Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Fitne Fırtınaları içinde, Buruk RAMAZAN…

Bu sene mübarek Ramazan-ı Şerifi, maalesef buruk bir hâlet-i Rûhiye içinde karşıladık.

Şehid haberlerine ek olarak, düne kadar hizmetlerini takdirle karşıladığımız, bu nedenle de Kurban, Zekât ve tüm himmetlerimizi esirgemediğimiz gurup arkadaşlarımızın, aramızdan sıyrılıp gittikleri bir fitne içinde bulduk kendimizi.

Aynı Allaha inanıp, aynı Kur’an’ın ışığında, aynı Peygamberin ümmeti olduğumuz ve aynı kıbleye yöneldiğimiz halde, bu sinsi fitneye öylesine kapıldık ki, tüm ülke düşmanlarına da İslâm düşmanlarına da tam bir bayram yaptırdık.

Düne kadar birlikte olduğumuz bu arkadaşlarımızın, 1923’te 100 seneliğine peşkeş çekilen haklarımızı, 2023’te iade etmek istemeyen şer ittifak ülkelerin sinsi Siyonist tuzaklarına düşerek, Yüce dînimizin ve R.Nur ekolünün YASAK kurallarına rağmen, en meşru devletimize ihanet edecek kadar vatan sevgisinden ve bizlerden koptuklarını gördük.

Nasıl buruk bir hâlet-i Rûhiye içinde olmayalım ki: Bu fitne öyle sinsi tuzaklarla başımıza sarıldı ki, öz kardeş-ağabeye, öz evlât-babaya, omuz omuza hizmet eden dost ve arkadaşlar birbirilerine düşman edildiler. Bu fitne fırtınasına kapılan o din ve îman kardeşlerimizi, birden İsrail’in, Siyonistlerin, şu dış şer güçlerin, Üstadımıza rağmen İslâm’ın tescilli düşmanı olan CHP’nin, hatta HDP’nin, PKK’nın ve tüm terör örgütlerinin yanlarında görmeye başladık. Üstelik te Zuhruf S. 37. Âyete de muhatap oluyorlar: “Bu şeytanlar onları yoldan çıkarır, ama onlar kendilerinin hâlâ doğru yolda olduklarını sanırlar.”…

Şu âhir zaman fitnesinden sonra gayri ihtiyarî oluşan bu tabloya, objektif olarak bakabilirsek eğer, şu şekilde iki gurupta kümelenildiği çok net olarak görülüyor ve te’yit niteliğindedir.

  1. BİR TARAFTA: Tüm Cumhuriyet tarihimizin en meşru bir seçimiyle ve %49,5 oy ile seçilen hükümeti var. En demokratik bir şekilde %52 ile halk tarafından seçilen, en tecrübeli, en güven verici, en çalışkan, Cumhuriyet tarihinin en mütedeyyin bir Cumhurbaşkanı var. Ordumuzu meyhane âlemlerinden, Peygamber ocağına çevirmeye çalışan bir Genel Kurmay Başkanlığı yer alıyor. Bu guruba açık açık destek veren onbinlerce akl-ı selim akademisyenleri görüyoruz. Dînî cemaatlerin neredeyse tamamı burada. Bediüzzaman Hz.’nin mümtaz talebeleri vârisleri istisnasız burada. Ülke menfaatini düşünen; ülke, din ve mukaddesat taraftarı medya gurubu ve STK’ların büyük bir çoğunluğu bu gurupta. 57 İslâm ülkelerinin (Suriye, İran vs. birkaçı hariç) neredeyse tamamı burada yer alıyor.
  2. DİĞER TARAFTA İSE: PKK, PYD, HDP, CHP, DEAŞ, DHKP,  vd. tüm anarşist ve TERÖRİST guruplar. Ülkemiz üniversitelerinde terörist yetiştiren, teröre ve teröriste destek veren (150bine yakın akademisyen içinden, sadece bin civarında) azınlık bir gurup akademisyen 2. gurupta. Yahudi, Mason ve Siyonist beslemeli medya gurubu da burada yer alıyor. Masonlar, Yahudiler, İsrail, Rusya ve 1923 gaspının yamyamları olan müttefik güçler de aynı safta. FETÖ rumuzuyla tanımlanan oluşumun ihanet kadrosu ve maalesef yıllar önce omuz omuza hizmetlerde koştuğumuz Y.A.’nın takıntılı bir kısmı da burada yer alıyor.

Şu âhırzaman fitnelerinin; Ümmeti bölüp parçaladığı, İslâm kardeşliğini ve din kardeşi diye kendilerine güvenenleri sırtlarından hançerleyerek “Yüce Dînimizin güvenilirliğini dahi zedelediği” çok net ortadadır. Bu tablo karşısında, kalbinde zerre kadar vatan sevgisi ve Îmanı olan kişilerin, tereddüt dahi etmeden sahipleneceği taraf da çok net bellidir. Mehmet Kısakürek bakın konuyu nasıl özetlemiş: Cumhurbaşkanını hiç tanımasam, yüzünü bile bilmesem, düşmanlarına bakarak, yine onu tutarım!…” (Bu tespitler asla siyasi değil, sadece ümmet bütünlüğünü yeniden İHYÂ adınadır.)

Ancak bu apaçık manzaraya rağmen, bazı kardeşlerimizin eften-püften sebeplerle tereddüt ettiğini, hatta bazı algılara kapılarak veya şahsî menfaatler nedeniyle 2. Gurupta bocaladıklarını gördükçe, âlemi İslâm adına, güzel ülkemizin ve o kardeşlerimizin âkıbetleri adına çok üzülüyoruz.  Çünkü; “Vatan sevgisi imandandır.” (Bkz.: Acluni, Keşfu’l-Hafa, 1/345, no: 1102)

İşte bu nedenlerle Yüce dînimiz, “vatanın bütünlüğünü koruma” yolunda yaralananları GAZİ, ölenleri ise ŞEHİD unvanı ile mükâfatlandırmaktadır.

Benzeri nedenlerle buruk bir hâlet-i Rûhiye içinde geçmekte olan Ramazan-ı Şerîf hürmetine, Merhameti sınırsız olan Yüce Rabbimizden, bizlere İnâyetini ulaştırmasını ve özlediğimiz sahabe kardeşlikleriyle, ümmeti Muhammed’e SAV üstün zaferler ve muvaffakiyetler nasip etmesini niyaz ediyoruz. Çünkü; Sonu Cehennem olan bir hayatta hayır yoktur. Sonu Cennet olan sıkıntılı bir hayatta da şer yoktur. Sahabe kardeşliğine dönmekten başka da çaremiz yok. Vesselâm…

ÖNEMLİ NOT: Devletimizin, bu sinsi fitnelere karşı “çok sert tedbirler aldığını ve bazı sevdiklerimizi bile harcadığını” belirterek, konuyu dramatize eden bazı kardeşlerimiz var. Bu kardeşlerimiz, bütün dünya ülkelerinin kanunlarına ve tüm dinlerin adalet prensiplerine baksınlar. İster Krallıkta olsun, ister Padişahlıkta olsun, ister Halifelikte olsun, isterse tüm kurum ve kuruluşlarda olsun, hiç birinde “İHANETLERE” asla taviz verilmediğini çok net göreceklerdir. Üstelik de ihanetlerin cezası gerçekte, böyle sadece “sert tedbirler” le geçiştirmek değil, kesinlikle ÖLÜM veya en hafifletilmiş haliyle SÜRGÜN ile neticelenir.

Hatta hükumetlerin hâkimiyetlerine ortak olmaya kalkışan Padişah kardeşleri de olsa, öz evlatları da olsa, Şeyhülislâm fetvalarıyla, vatanın selâmeti ve bekası uğruna yargılanarak hapsedilmişler. Orada da fitneye devam etmesi halinde de daha ağır cezalar uygulanmıştır. Çünkü hâkimiyet, asla şerik ve ortak kabul etmez. Aksi halde, iktidar gücü düşer ve güzel ülkemize ağız şapırdatan ve yüce dinimize musallat olan Yahudi, Siyonist, Mason vs. güçlere (Allah korusun) yem oluveririz. Vebâli de hepimizin olur. Bu nedenlerle ülkemizi ve devletimizi her zaman ve özellikle 2023’e kadar son derece güçlü tutmak zorundayız…

Bir sonraki yazımız: ŞER Odakların GÜÇBİRLİĞİ ve Kur’ân’dan ÇÂRELER”

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

3 adet yorum var

  1. 1923 te almamız gereken haklar 2073e 2015 yılında alınan bir kararla uzatıldığını unutmamak gerek.

  2. ABİ DUYGULARMIZA TERCUMAN OLMUŞSUNUZ MÜSLÜMANLAR ARASINDAKİ HASTALIĞIN REÇETESİ: İşte o çare budur: Allah için işleyiniz, Allah için görüşünüz, Allah için çalışınız. Lillâh, livechillâh, lieclillâh rızası dairesinde hareket ediniz.

  3. çok sayın remzi dayı 2015 yılında kimler bu uzatma kararını almış lütfen bunu bana bir isbat edin, böyle algı operasyonlarıyla nereye varacağınızı sanıyorsunuz, kimlere ve neye hizmet ediyorsunuz????

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER