““Elindeki gücü; güçsüzlere karşı baskı aracı olarak kullanarak acımasızlaşan herkes ‘firavun’dur!” Dersek çok mu ağır olur?
”
Geçmişte Mısır halkını yönetenlerin sıfatı olan bu ifade Hz. Musa’nın dönemindeki Firavun ile özdeşleşmiş olup; halkımızın büyük çoğunluğunun aklında ‘İlahlığını ilan eden zalim bir figür’ olarak yer etmiştir. Müslüman bir kimseye ‘firavun’ dersek; büyük bir çoğunluktan tepki alır ve anlaşılmaz olur çıkarız.
Peygamber Efendimiz (sav.) gayrimüslimlere benzememek için uzattığı saçlarını kesecek kadar hassas davranırken; İslam’ı model almış ve bunun gereği gibi yaşayıp, teşvik eden kimselerin ‘Firavuni’ bir yolun esiri olmalarını nereye koyacağız?
‘Canım sende neden bahsediyorsun? Günümüzde bazı şeyleri kabul etmek zorundayız. Öyle atıp tutması kolay. Bu zamanda bunlar olmaz. Bazı şeyleri görmeyeceksin.’ Dersek ‘İman’ zafiyeti hastalığına tutulmuşuz demektir. Çünkü; bu cümleyi iki farklı bakış açısıyla kurarız: Birincisi; bu kişiye işim düşer. İkincisi; ya bana zarar verirse, yerimden, işimden, canımdan, paramdan, ailemden olursam, gücümü kaybedersem, statümü yitirirsem gibi gibi…
YORUMLAR