Büşra ŞEN ÇOBAN
  • 09/05/2017 Son günceleme: 09/05/2017 17:46
  • 8.053

Her şeyi yasaklayabilirsiniz; bütün eylemlere, bütün haklara müdahale edebilirsiniz. Ya fikirlere?

Örneğin; Çok şiddetli sevdiğiniz biri var ama o kişi size yasak. Hiçbir şekilde konuşmuyorsun, dokunmuyorsun, aramıyorsun, sosyal medyadan takip de edemezsin tabi. Peki, kalbine aklına, hayallerine zincir vurabiliyor musun? Fikrindeki özgürce gerçekleştirdiğin vuslata kim DUR! Diyebilir?

Davranışlar usule uygun olsa da fikirler firarda. Fikir özgürlüğünün anahtarı, eylem aracı ise sanat ile olur.

Sanat; arınmaktır, haz almaktır. Sanat karanlıktadır; onu aydınlatmak için, özgürleştirmek için. Sanat sezmektir, Yetenektir.

En son ne zaman bir sanat sergisine katıldınız ya da “sanat” sizin için ne ifade ediyor?

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesinde lisans üzeri eğitimlerden birinde bir Çarşamba günü adeta sanat günüydü. Sabahtan “estetik” dersi, öğleden sonra da “sanat felsefesi” dersim vardı. Bol sanatlı bir günden sonra Bomontiden Nişantaşına doğru yürürken bir sanat galerisinin önünden geçiyordum. Bir sanat sergisi vardı. İçeri girdim ve anlamlandıramadığım birçok üç boyutlu maket ve resim gördüm. Ben bu maketleri anlamlandırmaya çalışırken birçok kişinin bu eserleri takdir ettiğini ve hayranlıkla, zevkle eserleri seyrettiklerini fark ettim.

Sanatçı bazılarına anlamsız gelen bir çok eserle ne mesajlar verdi kim bilir.

Örneğin Dali ‘nin “Belleğin Azmi” eserinde eriyen saatler neler anlatmakta, zaman ve mekân kavramları üzerinden ne mesajlar vermekte. Dali; katı ve değişmez zaman kavramını “belleğin azmi” eserinde protesto etmekte. “Monalisa”daki şifreler de adeta bir protestonun ve firardaki fikirlerin imgelerini taşıyabilir.

Sanat eseri sonsuza kadar akıllarda imgelemleriyle, anlatmak istedikleriyle var olacak. Sanatçıyı yaşatacaktır.  Çok sevdiğim bir söz vardır ; “Sanat uzun, hayat kısa.” Hayatlar sonlu da olsa sonlu hayatı sonsuz yapan sanattır.

Yazının başında “Sizce Sanat nedir ?” diye sormuştum. Bence sanat olmayanı oldurmaktır. İyi olan 4 ün, kötü olan 5 ten büyük olduğunu anlatabilmektir.

İspanyada yaşandığı rivayet edilen bu olay sanatın ta kendisidir;

Küçük kızın babası özgürlüklerin kısıtlı olduğu bir ülkede en ağır siyasi cezaların verildiği bir hapishane de mahkumdu. Her hafta sonu annesiyle birlikte babasını ziyaret için hapishaneye giderdi.

Bir ziyaretinde babasına vermek için özenerek bir resim yaptı ve yanında götürdü. Fakat kontrol esnasında yaptığı resim hapishane kurallarına göre uygun bulunmadı. Çünkü resimde çizdiği kuşların özgürlüğü temsil ettiğini düşünüyorlardı. Hapishanede özgürlük gibi düşüncelere yer yoktu. Bunun üzerine küçük kızın resmini oracıkta yırtmışlardı. Çok üzgün bir şekilde görüşmede babasına resim yaptığını ama izin vermediklerini söyledi. Babası da;

Üzülme kızım, başka bir resim yaparsın. Bu sefer resminde çizdiklerine dikkat edersin, olur mu?

Küçük kız bir sonraki ziyaretinde babasına yeni bir resim yapıp götürdü. Bu sefer resimde kuşlar yoktu. Bir ağaç ve üzerine siyah minik benekler çizmişti. Bu sefer izin vermişlerdi. Babası resme keyifle baktı ve sordu:

Hmmm! Ne güzel bir ağaç çizmişsin! Ağacın üzerindeki benekler ne? Elma mı bunlar?

Küçük kız babasına eğilerek, sessizce:

Hşşşşt! O benekler elma değil, ağacın içinde saklanan kuşların gözleri!

Hayatın akışında özgürlükleriniz sadece hapishanede değil günlük yaşamınızda da yasaklarla kısıtlanabilir. İnsanların davranışları, en doğal insan hakları yasaklanabilir. Ama zihinleriniz, düşünceleriniz hapsedilemez. Onun içindir ki ilginçtir bir çok yazar, şair en güzel eserlerini fikirleri, düşünceleri nedeniyle mahkûm edildikleri hapishanede yazmışlardır.

Diyor ya bizim adam; Fikrim firarda mahpusa sığmaz, EYVAH!

Yazarın Yazıları