A. Raif ÖZTÜRK
  • 01/06/2018 Son günceleme: 01/06/2018 17:47
  • 22.019

FETÖ ile uzaktan veya yakından hiçbir alâkası olmadıkları halde, “FETÖ zanlısı” ihbarı ile tutuklanarak, her yönden mağdur edilen bu kişilerin ve yakınlarının feryatları ayyuka çıktığı halde, ilgililer(!) tarafından maalesef pek ciddiye alınmadığı görülüyor.

Bu konularda tam yetkili mahkemeler bile, bunları hafife alarak, savsaklayarak ve sanki kasıtlı şekilde aykırı kararlar vererek, mevcut hükumeti töhmet altına sokmaya çalışıyorlar.

Ciddi araştırmalar yapıldığında, bunların başarılı oldukları da çok net görülüyor.

Ben siyasetten uzak durmaya azamî gayret gösteriyorum. Fakat şu son gelişmeler siyasetten çıkarılarak, VATAN-MİLLET meselesi haline getirildi! Tüm ŞER güçler birleşti, güzel ülkemizi Suriye, Afganistan, Libya, Tunus, Irak gibi parçalayıp tabîi zenginliklerimiz paylaşılmaya azmedildi. Bu gelişmeler; HAÇ ile HİLÂL, Küfür ile Îman savaşı mesâbesine dayandırıldı.

1923’te Lozan antlaşmasıyla 100 yıllığına gasp edilen kuzey Irak petrollerimizi, Yunanistan’a katılan topraklarımızı ve Boğazlar Hukukumuzu geri vermemek için, 2023'ten önce güzel ülkemiz alenen kuşatılmaya çalışılıyor.

Nasıl ki 40 senelik sinsi plan kapsamında, FETÖ ile ülkemizin kuşatılmaya ve ABD'ye peşkeş çekmeye programlandıysa, bugün de PKK ve diğer terör örgütleriyle, ülkemiz ve özellikle en çok korktukları bugünkü güçlü iktidar yıpratılmaya, böldürülüp parçalanmaya çalışılıyor.

İktidarı sinsice yıpratma plânının bir parçası da; FETÖ MAĞDURLARI ordusu oluşturmaktır ve bunun için zemin de çok müsait hâle getirilmiştir. Sadece bizim çok yakından bildiğimiz; fetöcü olmadığı halde mahkûm ettirilip veya görevden alınıp mağdur edilen, fakat diğer yandan hâlen fetöcü mahkûmlara gizli gizli para toplayanların, yöneticilere beddua saydıranların, bu gün bile serbest gezdikleri de yine bunların sinsi marifetleridir.

Yukarıda arz edilen FETÖ mağduriyetleri de işte bu planın bir parçasıdır.

-NASIL yâni? ..derseniz, hemen arz edelim:

FETÖ İhanetleri sebebiyle 4000 civarında savcı ve yargıç görevden alınınca, onlardan boşalan kadrolara maalesef chp’li M.Moğultay’ın ve D.Perinçek’in önceden yerleştirdikleri, sol zihniyetli ve özellikle de Hükumete ters düşen kişiler otomatikman görev aldılar. Pek tabiidir ki yalan ve takiyyelerle, hâlen yargıda olan FETÖ kalıntıları da görev başındadırlar.

FETÖCÜ olup ta kendilerini gizlemesini beceren birçok hain de (basına yansıdığı kadarıyla), hâlen şâibeli tahliyeler ve art niyetli tutuklamalar yapabiliyorlar.

Tarafsız hâkimler ise bu fetöcü olmadıkları halde, iftira ile tutuklananlara karşı ihtiyatlı ve tedbirli davranıyorlar. Öyle ya, 15 Temmuzda 252 masum vatandaşın ölümüne, 2993 kişinin sakat kalmasına vesile olan bu Hâinler de, takiyye ile “biz masumuz” diyorlar. Haksız yere şikâyet edilen şüpheliler de masum olduklarını söylüyorlar. Üstelik te gerçek hainlerin her biri çeşitli hilelerle, en kısa zamanda yurt dışına ve Türkiye düşmanı ülkelere kaçıyorlar.

Bu kaçışları önlemek için de bu mağdur kişilerin, masum oldukları anlaşılması için, titizlikle yapılan incelemeler bitinceye kadar, o masumlar da tutuklu bekletiliyor. Bu masumların aklanması da, maalesef şu ‘mayın tarlası gibi zemin’ nedenlerle, aylar ve yıllar alabiliyor.

İşte FETÖ’cü olmadıkları halde, onların sinsi ve kasıtlı şikâyetleri üzerine binlerce FETÖ mağdurları oluşması ve dâvâlarının savsaklanması, böyle birçok planın acı neticesidir.

Sinsi gâyeleri; hem o mağdurları Hükumete karşı kışkırtıp düşman etmek, hem de gerçekten masum oldukları anlaşılıp tahliye edilirken, “FETÖDEN tahliyeler” adı altında kendi ihanetlerini sulandırarak, bir nevi meşrulaştırmaktır.

Maalesef kısmen başarıya da ulaştılar.

Bu konunun EN ACI TARAFI da bu fetöcü olmayan mağdurların, gerçek fetöcülerin sinsi zokalarını yutup, önceden ölesiye destekledikleri bu hükumete düşman olmalarıdır.

Bu mağdurların bir kısmı; çektikleri haklı acılar sebebiyle, hem bencil ve HİSSÎ davrandıkları için, hem de bu hissiyatları nedeniyle bu sinsi plânları idrak edemedikleri için, “biz bu hükumet zamanında mağdur edildik, bunlara oy-moy yok!” diye dert yanıyorlar.

Aynen; Ramazan ayında bir mağduriyet yaşasa; bunu da Ramazan ayından bilip, Ramazan ayını suçlayarak; “bundan sonra oruç-moruç yok” der gibi zavallıca, saçma, hissî, akıldan, izândan ve vicdandan yoksun ve mantıksız savunmalar yapıyorlar.

İşte bu kişilere; perdenin arka tarafları mutlaka anlatılmalı ve pire için yorgan yakmaları önlenmelidir. Hatta yorgan yakmak gibi basit de değil, bu gafletleri nedeniyle güzel memleketimiz yakılarak mahvedilecektir. Fotoğrafın tamamını görmek zorundayız.

Bu kardeşlerimizin, bu mağduriyetleri nedeniyle “hiçbir yere oy vermeyeceğim” diye inat etmeleri, sadece o ŞER güçleri sevindiriyor. Küsüp te doğruya bile oy vermemek, bu şer ittifaka güç katmak olacağından, o inat eden kişiyi yemin billâh VEBAL altına sokacaktır.

Çünkü Allah indinde; vatan müdafaasında ölenlere ŞEHİT unvanı verilirken, görevden kaçanlara da HÂİNLİK cezası öngörülmesi, bu vebâli te’yid etmektedir.

Bu seçim, asla diğer seçimler gibi değildir. HAÇ+PKK+FETÖ+ABD+AP+CHP+HDP+ tüm din ve vatan düşmanlarının karşındaki, HİLÂL+AKP+MHP+BBP yani Din-Îman savaşına dönmüştür.

Bu sinsi plânları fark eden her akl-ı selim vatandaş ve her Müslüman, bu tuzaklar karşısında yekvücut seferber olmak zorundadır. Aynen ASKERLİK gibi, vatan borcu haline gelmiştir. Hatta İstiklâl ve Çanakkale kuşatılmasında olduğu gibi, nasıl ki nene hatunlar, sütçü imamlar ve 15 yaşındaki çocuklar bile seferberlikle ve aç-susuz savaşa katıldılar. Bizler de bu konuda zerre kadar tereddüt etmeden, bu tuzaklara düşmemek için seferber olmak zorundayız.

NETİCE: Yâ YANLIŞ yere oy vermekle; vatanımız şer güçlere peşkeş çekilecek. Veya DOĞRU yere oy verilerek güzel ülkemizin hızlı kalkınmasına ve tüm şer güçlerin karşısında DİM-DİK durularak, daha güvenle doğru yolda kalkınmaya DEVAM edilecek, inşaallah.

FETÖ ile hiçbir alâkası olmadığı halde, FETÖ suçlamalarıyla mağduriyet yaşatılan o masum kardeşlerimize ve yakınlarına saygılarımla arz ediyorum… Vesselâm.

Yazarın Yazıları