Recep ÖNCEL
  • 27/05/2022 Son günceleme: 27/05/2022 19:16
  • 3.521

Yüce Allah (cc.) Kur’an-ı Kerim’de; ‘Bismillahirrahmanirrahim. Şüphesiz biz sana apaçık bir fetih verdik.

Ta ki Allah senin geçmiş ve gelecek günahlarını bağışlasın, sana olan nimetini tamamlasın, seni doğru yola iletsin ve Allah sana, şanlı bir zaferle yardım etsin. Fetih suresi 1, 2, 3. Sürenin tamamı 29 ayettir. Medine döneminde inmiştir.  Ayetteki ‘fetih’ ile daha sonra gerçekleşecek Mekke fethi kastedilmektedir.)

1 - Mekke Fethi; İslam tarihindeki en önemli ve bir numaralı Fetih, Mekke’nin fethidir!

Malum, Peygamber Efendimiz Mekke de doğdu ve büyüdü.

Peygamberliğini ilan ettikten sonra kendi kavmi onu kabul etmek istemediler.

Aleyhisselatü vesselam Efendimize, zulmettiler.

Allah’ın Sevgilisi, çok zor günler yaşadı.

Bunun üzerine, Efendimiz Medine’ye hicret etti.

Beni hep duygulandırır, Peygamberimiz Mekke’den ayrılırken; ’Ey Mekke! Seni çok seviyorum ama kavmim beni senden ayrılmaya mecbur bıraktı’ diyerek, doğup büyüdüğü şehirden ayrılırken mahzun olmuş, üzülmüştü.

Kim bilir, bu hüzün bir şekilde memleketlerinden ayrılmak zorunda olanların hislerine, Peygamber dilinden tercüman olmaktır.

Ne yapalım, hayat imtihanlarla doludur.

Ve imtihanların sahibi de Allah’tır.(cc).

Mekke’nin fethi esnasında Sevgili Peygamberimiz bizlere örnek bir tavır sergilemiştir.

Daha önce ayrılmak zorunda kaldığı Mekke’ye, fetih sonrası muzaffer bir kumandan olarak girerken devesinin üzerinde secde ederek, şükür ederek girmiştir.

Cenabı Hakk’a teşekkür etmiştir.

Ve dahi zaferin muvaffakiyetin Allah’ın izni ile gerçekleştiğini göstermek istemiştir.

Mekke halkına şefkat göstermiş, herkesin canı ve malının güvende olduğunu belirterek, insani bir yaklaşım ortaya koymuştur.

Bu Fetih de; Peygamber Efendimiz, üsve-i hasene olarak bizlere güzel mesajlar vermek istemiştir.

2 - İstanbul’un Fethi; İslam’ın ikinci ve en önemli fethidir.

Peygamber Efendimizin ‘İstanbul elbette fethedilecektir. O’nu fetheden komutan ne güzel komutan O’nu fetheden asker ne güzel askerdir’ müjdesine nail olmak için tarih boyunca birçok kere İstanbul kuşatılmış, birçok komutan ve asker bu şerefe nail olmaya çalışmıştır.

Ama 2. Sultan Murad Han’ın; ‘Acep İstanbul’un fethi kime nasip ola?’ sorusu üzerine Hacı Bayram Veli’nin cevaben, ‘şu köse ile şu çocuğa diye’ işaret ettiği’ Akşemseddin ve Şehzade Mehmet’e, “günü gelince fetih nasip olmuş ve bu şerefe nail olmuşlardır.

Gece yarısı genç şehzadenin odasının ışıkları yanıyordu…

Bu durum Hocası Akşemseddin’in dikkatini çekti.

Şehzadenin odasının kapısından girdi ve ‘Şehzadem ne yapıyorsunuz, neden yatmadınız’ diye sordu.

Şehzade Mehmet, ‘uyku tutmadı, İstanbul’un fetih planlarını yapıyorum’ diyerek masasının üzerindeki evrakları gösterdi.

Gençler!

Fethin sırrı; ‘uykusuz kalmakta’ gizlidir!

Başarının sırrı da sevda ile izah edilir…

İstanbul maddi ve manevi anlamda sevilmeyi hak ediyor.

Şair; ‘İstanbul benim canım,  vatanımda vatanım’ diyor.

Mekke, Medine ve Kudüs gibi manevi anlamı olan şehirlerden sonra, İstanbul dünyanın anlamlı şehridir.

İstanbul manevi başkenttir.

İstanbul tarihi başkenttir.

İstanbul tabii güzellikte emsalsiz bir başkenttir.

İstanbul ekonomik başkenttir.

Ve bir başkent her zaman başkenttir...

Türkiye’nin başkenti; Ankara’dır. Ama İstanbul umur görmüştür...

İstanbul Türkçesi deriz.

İstanbul markası deriz.

Ve gündelik hayatta, İstanbul’la ilgili pek çok güzel şeyi söyleriz.

Napolyon; ‘dünya’da tek ülke olsaydı, başkenti İstanbul olurdu’, diyor.

Dünya üzerindeki pek çok kişi İstanbul’un özelliklerini ve güzelliklerini kabul ediyor.

Ama kabul edemedikleri bir şey var.

İstanbul’u Türklere layık görmüyorlar!

İstanbul’un bizim olmasını kabul edemiyorlar.

İstanbul’u geri almak için her türlü oyuna ve tuzağa başvuruyorlar.

Türkiye ‘ye operasyon çekiyorlar!

Dikkatli olmak, oyunları boşa çıkarmak lazımdır.

Gençler İstanbul bir sevdadır!

İstanbul, bir adanıştır!

Fatih Sultan Mehmed’in atını denize sürmesi, ‘ya İstanbul beni, ya ben İstanbul’u ‘demesi, hepimize bir örnektir.

İstanbul bu aşkın sonucunda gemilerin karadan yürütülmesidir.

İstanbul azim ve gayrettir.

İstanbul mücadeledir.

 Ve Allah’ın izni ile muvaffakiyettir İstanbul.

Tarihten bir sayfa;

İstanbul kuşatılmış, Otağtepe denen mevkide padişah otağını kurmuştu.

Asker sürekli vuruşuyor, cihad ediyor ancak bir türlü fetih gerçekleşmiyordu...

Türk Padişahı Mehmet heyecan içindeydi.

Akşemseddin Hazretlerine seslendi; ’Hocam, fetih ne zaman gerçekleşecek?’dedi.

Hoca efendi müsaade istedi, Cenab-ı Hak’ka yöneldi.

Yalvardı, dua etti.

Gerçek istenilmesi gereken merciden istedi.

Bir zaman sonra; ‘Padişahım, 29 Mayıs inşallah fetih müyesser ola!’ diye cevap verdi.

Gerçekten, Fatih Sultan Mehmet, Akşemseddin, Ulubatlı Hasan ve topyekûn ordunun mücadelesi sonucunda 1453 yılında Fetih gerçekleşti.

(Ama şimdilerde bazı kendini bilmezlerin dediği gibi; 1453 yılı zulmün değil, adaletin iyiliğin başlangıcı oldu). 

Fatih Sultan Mehmed Han muzaffer komutan olarak, önderimiz ve örneğimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) gibi tevazu ile şehre girdi.

‘Herkesin malı, canı ve namusu emniyettedir’ diye güvence verdi.

Peygamberin izinde ve onun övgüsüne layık olmuş bir komutan olarak, İstanbul’u daha da imar etti.

Ve bizlere bu güzel şehri hediye ederek, günümüze kadar gelmesine vesile oldu.

İlk iş Ayasofya’yı açtı ve ilk namazı orada kendisi kıldırdı.

Namazda, Kâbe-i Muazzama’yı gördüğü ve Hızır’ın (as)  namaza cemaat olarak katıldığı, söylenir.

İşte İstanbul değerlidir!

‘’Bu şehr-i Sitanbul ki bi misl ü behadır,

Bir sengine yek pare Acem mülkü fedadır!’’

Gençler! Fetihten alınacak çok ders var.

Şairin dediği gibi ‘ne diye oyunda oynaştasın, Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın’.

Önce aşk gerek.

Sonra çok çalışmak gerek.

Ve dahi liyakat gerek!

Sonrası; Kün fe yekün!

 

3 - Hedefte; Mescidi-i Aksa ve Kudüs’ün Fethi var!

İnanıyorum, bu gençlik başaracak.

Allahümme ya müfettihal ebvab, iftah lena hayral bab!

Yüce Allah’tan, vatan savunmasında şehit olan Mehmetçiklere rahmet, gazilere şifa, ailelere sabır niyaz ediyorum.

Ve ahıru da’vahüm, enil hamdulillahi rabbil âlemin.

Yazarın Yazıları