Sinan KAVRAKOĞLU
  • 03/07/2019 Son günceleme: 03/07/2019 09:16
  • 7.621

İstanbul seçimi bitti ve bence hep topal olan Cumhur İttifakı’na karşı CHP-HDP-İP ve SP ittifakının adayı kazanan taraf oldu. Topal diyorum zira MHP ile her ne kadar ittifak yapılmışsa da, tabanı AK Parti’ye karşı mesafeli duruşunu hep korudu.

Sonuç itibariyle, -asla bir temenni değil ve umarım yanılırım- günlerdir söylediğim gibi; “AK Parti’ye bir ders lazımdı bunu millet verdi. Millete de bir ders lazım ve korkarım bu dersi de önümüzdeki beş yıl boyunca CHP verecek.”

Geçenlerde sosyal medyada AK Parti’yi bu hale düşürenleri Beykoz özelinde yazacağım dedim. Bir ara isim isim yazmayı dahi düşündüm. Ama ne değişecek? Kuyuya taş atan deli olacağız!

Ama şunu ifade etmeden geçmeyeceğim, 2001’de erdemliler hareketi olarak başlayan o minik kartopu, bu gün maalesef kocaman bir dağ olması gerekirken, içindeki kurtçuklar yüzünden her geçen gün eriyor.

O kurtçuklar yeri geldi partiden devşirilmiş bürokratlar oldu, yeri geldi atanmış yöneticiler, müdürler, genel müdürler oldu. Yeri geldi ilçe başkanları oldu, yeri geldi meclis üyeleri, başkan yardımcıları oldu.

Beykoz’da bunların hepsini tek tek, isim isim biliyoruz. Yazdık, çizdik, uyardık! “Bu gidiş doğru değil!” dedik. “Partimizin dibini dinamitliyorsunuz” dedik!

En büyük hatamız liyakatsiz, vizyonsuz ve emin olmayan insanları, baş döndürücü pozisyonlara, baş döndürücü hızlarda getirmek oldu.

Bir bakıyorsun adam partinin kapılarını aşındırıyor, bir zaman sonra bir bakıyorsun adam meclis üyesi, hop başkan yardımcısı!

Bir bakıyorsun adam borçlu olduğu insanlardan kaçmak için evinde karanlıkta oturuyor, sonra bir bakmışsın katlar, yatlar, yazlıklar… Beyimiz genel müdür oluvermiş!

Adam bir şekilde AK Parti’nin il yöneticisi olmuş yetmemiş Kızılay gibi bir kurumda üst düzey görev almış. Kafasına göre bölgesinde Kızılay’ı şekillendirmiş, Beykoz’da bazı üst düzeylerle(!) iş tutmuş sonra da birinci derece arkeolojik kazı alanına kaçak kafeteryayı kondurmuş. Şimdi partinin kapısından geçmiyor ama sağ olsun bizim partililer o kafeteryadan ayrılmıyor!

Anlayacağınız bazı yüzsüzler bu erdemliler hareketini fena halde kullanarak dünyalığını yığdı da yığdı!

Bizim de elimizde, avucumuzda kaybedilmiş İstanbul ve Ankara kaldı!  

Hata kimde? Atayanda mı, atanan da mı, göz yumanda mı?

Fatura Başkanlara çıkar!

Bazıları Belediye Başkanı Murat Aydın’ı meclis üyelerinden başkan yardımcısı yapmadığı için eleştiriyor. Ben buna anlam veremiyorum. Tamam, bazı konularda ters giden bir şeyler var ama el insaf daha üç ay oldu yahu. Biraz zaman tanımak, Beykoz’un o harika ve fakat bir o kadar da hırçın aurasını anlamak zaman ister… Önce o zamanı bir tanıyalım, sonra yapıcı eleştirilerimizi sıralarız…

Beykoz’un son dört dönemini çok iyi bildiğimi düşünüyorum. Kaldı ki yerel medya ve özellikle Dost Beykoz Beykoz’un hafızasıdır. Ve emin olun Türkiye’de en etkili ve sağlıklı yerel medya Beykoz’dadır.

Beykoz’un son yirmi yılını çok iyi bildiğimi düşünüyorum. Bu zaman zarfında görev yapan Belediye Başkanları kâh partisinin dayatması, kâh tepeden baskıyla çoğunlukla istemediği ekiplerle, başkan yardımcılarıyla, kritik noktalardaki üst düzey bürokrat dayatmalarıyla çalışmak zorunda bırakıldı. Bu AK Parti’de de böyle oldu, CHP’de de! Bunu lütfen kimse inkâr etmesin!

Hal böyleyken, geçmişe baktığımızda kamuoyunda tartışılan ne kadar tuhaflık ve şaibeli konular olmuşsa bu konuların merkezinde hep bu eğreti yapı olmuştur. Bazıları deveyi havuduyla götürürken, fatura hep Belediye Başkanlarına kesildi ve bedeli de onlar ödedi! Bu şaibelerin merkezinde olan birçok ismin yıllar geçmiş olmasına rağmen en küçük bir bedel ödemeden, şatafat içinde yaşamlarına devam ettiklerini de ibretle izliyoruz.

Durum bu kadar açıkken, Beykoz’a gelmeden önce çok derin bir araştırma yaptığını düşündüğüm Murat Aydın’ın kendi ekibini getirmesini abartılı bulanlara sadece şu soruyu soracağım, “son yirmi yıl Beykoz’da yaşamadınız galiba!”

Yıkımlar devam edecek mi?

Yüzde seksen altısı kaçak olan ve onlarca yıldır sağlıklı bir imar çalışması yapılmamış bir bölgede kaçak yapı geleneğinin devam etmesi sırıtmıyor.

Ama İmar Barışını fırsata çevirip hızlıca konduları dikip, “altı bin liraya kiralık” ilanı verenlerle, evinin çatısını beş sıra yükseltip, o çatı katına evladını yerleştireni bir tık ayrı tutmak gerekiyor.

En azından, yıkılacaksa öncelik bunu rant için yapanların olmalı.

Öte yandan, seçimi fırsat bilip “nasılsa imar barışı da var” diyerek, yüzlerce kaçak yapıyı Beykoz’un böğrüne saplayanların cesaretine ve iyimserliğine hayranım…

Belediye Başkanı ve bürokratlarının sizin için hapis yatmak isteyeceklerini de nereden çıkardınız?

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz