A. Raif ÖZTÜRK
  • 01/01/1970 Son günceleme: 30/12/2012 23:11
  • 30.603

Hafız ve hukukçu bir yakınım, hayırsever ve varlıklı bir Müslüman olan Fatma teyzenin, yılbaşı için evine çam fidanı, hindi v.s. götürdüğünü fark etmiş.

Selam-kelâm ve hal-hatırdan sonra kendisine:

-“O ne Fatma teyze, o çamı bahçeye mi dikeceksin?” diye sormuş. Fatma teyze:

-“Yok be evlâdım, yılbaşı için aldım. Malûm, çocuklar ve torunlar sevinsin.”

-“Fatma teyzeciğim, bunların Hıristiyan âdeti olduğunu ve Müslüman’lara yasak ve günah olduğunu bilmiyor musunuz?”

-“Evet duydum evlâdım, fakat çevremizde birçok kimse alıyor ve yılbaşını böyle kutluyor!”

-“Fatma teyzeciğim, siz Almanya’da uzun süre kaldınız, değil mi?”

-“Evet yavrum, tam 20 sene Almanya’da yaşadım.”

-“Orada, 20 sene içinde, hiçbir Hıristiyan aileyi, tek bir defa Kurban keserken veya senin Peygamberinin doğum gününü kutlarken gördün mü hiç?”

-“Hayır yavrum, hiç görmedim, niçin sordun?”

-“Şayet görmüş olsaydınız, o aile hakkında siz ne düşünürdünüz?”

Fatma teyze biraz düşünür ve cevap verir:

-“Bu aile galiba Müslüman olmuş veya en azından, Müslüman’lara özeniyorlar, gibi şeyler düşünürdüm yavrum.”

-“Peki Fatma teyze, sizin bu halinizi bir Hıristiyan görse, o sizin hakkınızda neler düşünür acaba?” ..deyince, Fatma teyze kısa bir müddet tebessüm eder, sonra yavaş yavaş tebessümü bozulur, ciddileşir ve başını hafifçe öne eğer. Bir noktaya dikkatlice bakarak bir müddet hayale dalar. ..Ve dudaklarından şu anlamlı sözler dökülür:

-“Çok doğru söylersin be evlâdım. İnan ki ben bunları hiç düşünemedim…”

-“Fatma teyzeciğim. Aslında, Müslüman ailelerin düşünemeden, bu şuursuzca yaptıklarını, bütün Hıristiyanlar TV’lerinden, ellerini ovuşturarak, bizlerle alay ederek izliyorlar ve bundan da büyük keyif alıyorlar!…” ..diyerek sözlerini tamamlamış.

Evet, bundan sonra Fatma teyze gerçekleri idrak etmesine rağmen, o aldıklarını son kez kullandı mı? Yoksa idrak ettiklerini sevdiklerine anlatıp, onları da vazgeçirdi mi?

Bunu çok net bilemiyoruz ama herhalde bundan sonra, böyle bir yanlışlığa düşeceğine, ben şahsen hiç ihtimal vermiyorum. Çünkü, aklın yolu birdir…

·       İsterseniz, bundan sonrasını en doğru sözlü belgelerle değerlendirelim:

Âl-i İmran Suresi, 31. Âyet:Resûlüm, de ki; “..Ey insanlar, eğer Allah'ı seviyorsanız, gelin bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah gafurdur, rahimdir!”

Burada Allah c.c. Hz. Muhammed’e (sav), “Ey insanları uyarıcı olarak seçtiğim Muhammed. İnsanlara de ki, şu emrimi onlara ilet, onlara şöyle söyle” diye emir buyurduğu gibi, bizlere de Hz. Muhammed SAV’e uymamızı ve O (sav) nasıl hareket ediyorsa öyle hareket etmemizi emrediyor. Ayrıca Kur’ân-ı Kerimde bu anlamda, 10’dan fazla âyet var. İşte bu nedenle de Hz. Muhammed’in devamlı yaptıklarını, sakındıklarını ve emirlerini, mutlaka yerine getirme zorunluluğumuz vardır.

Şöyle ki: Patronumuzun, komutanımızın, valimizin veya âmirimizin çok sevdiği ve çok güvendiği bir tanıdık bize gönderilse, o da bize; “..O (beni gönderen zât) zât, sizden şöyle davranmanızı istiyor veya benim söylediklerimi dinlemenizi ve aynen uygulamanızı istiyor!”dese, ha kendi söylemiş, ha yâverine söyletmiş, ne fark eder ki?

İşte, Hadîs-i şerifler de aynen bunun gibidir...

Bakınız, şu âyet de ne kadar da net:

“Ve O(Muhammed), kendi hevâ ve hevesinden söz söylemez. O’ nun söyledikleri, KENDİSİNE (tarafımızdan) VAHİY’den başkası değildir.”(Necm:3-4)  

Peki, bu girizgâhtan sonra; Hz. Muhammed SAV şu yılbaşı veya benzeri olan, “gayri Müslimleri taklit etme hakkında” ne emrediyor? Bir nebze de ona bakalım.

Peygamber efendimiz (S.A.V.), bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuşlar:

-“Bizden başkalarına benzemeye özenenler, bizden ve bizim milletimizden değildir.”

-“Kim bir kavme benzemeye çalışırsa, o da onlardandır.(El-Cami’üs-Sağîr.)

·       İkaz çok net, değil mi? İşte bunun içindir ki; Güneşe tapanlara benzememek için,güneş doğarken ve batarken, nafile namaz kılmak bile yasaklanmıştır, yani haramdır…

“Ben Müslüman’ım” diyen insanımız, acaba bu yanlışları ne zaman idrak edecek?...

Saygıdeğer dostlarım.

Eğer bizler de yukarıdaki Fatma teyzemiz gibi yanlışlıklar yaparsak, bu tür yanlışlıkların bizden görülüp devam etmesi halinde, gelecek neslin tümünün vebali ve günahı, bizlere de yüklenecektir. Fatma teyze gibi “..başkaları da yapıyor yâ,” mazeretiyle düşülen bu tuzaklar nedeniyle, neslimiz maalesef hüsrana ve felâketlere sürüklenmektedir. Çünkü neslimiz yılbaşının, Müslüman aileler tarafından böyle kutlandığını görüp benimserken, DÎNÎ bayramlarımızı ise maalesef, sadece TATİL BAYRAMI olarak algılayacaktır...

 

·       Asrımızın BEDÎSİNDEN bu konuda bir haykırış:

-"Ey bu vatan gençleri! Frenkleri (Avrupa’nın sefahatini ve günahlarını) taklide çalışmayınız. Âyâ, (acaba) Avrupa'nın size ettikleri hadsiz zulüm ve adâvetten(düşmanlıklardan) sonra, hangi akılla onların sefahet (günah ve yasak olan eğlenceler) ve bâtıl efkârlarına (sapık düşüncelerine) ittibâ edip (uyup) emniyet ediyorsunuz? (Onlara nasıl güveniyorsunuz?) Yok, yok! Sefihâne taklit edenler, ittibâ değil, belki şuursuz olarak onların safına iltihak edip (şuursuzcasına onlardan olup), kendi kendinizi ve kardeşlerinizi idam ediyorsunuz. (Yok edip bitiriyorsunuz.). 

Âgâh (uyanık ve farkında) olunuz ki, siz ahlâksızcasına ittibâ ettikçe (onlara uyup taklit ettikçe), hamiyet (Millî onur, haysiyet, insanlık, fazilet)dâvâsında yalancılık ediyorsunuz. Çünkü şu surette ittibâınız, (onlara uymanız) milliyetinize karşı bir istihfaftır ve millete bir istihzâdır. (Hafife almak ve milletle alay etmektir)."[Lem’alar/17. Lem’a-5.Nota-211.Sayfa.]

·       Başka söze ne hâcet? Bediüzzaman Hz. bir paragrafta her şeyi ne güzel anlatmış...

Sadece şunu ilave etmek istiyorum:

Eğer yılbaşı, İsa A.S.’ın doğumunu kutlamak ise bir Peygamber doğumu, asla böyle (içki, milli piyango v.d. kumar, eğlence v.s.) haramlarla kutlanmaz, kutlanamaz ve kutlanmamalıdır. Bunu herkes bilir…

·       Eğer yılbaşı; ömrümüzden koca bir yıl harcandığını kutlamak ise hüzünle tefekküre dalıp, ciddi bir şekilde geçmişimizin muhasebesiyle meşgul olmak zorundayız.

·       Eğer yılbaşı; yaratıcımız tarafından bizlere yeni bir senenin bağışlanmasını ve sağlıklı bir şekilde yeni bir yıla ulaştığımızı kutlamak ise bu kutlu gece, kesinlikle HAMD, ŞÜKÜR ve İBADETLERLE kutlanmalıdır.

..Asla Allaha c.c. İSYAN ile değil!...

NOT: Bendeniz, akşamları evime giderken, haftada birkaç kez kuruyemiş aldığım halde, eğer yılbaşı gecelerine denk gelirse, ihtiyaç olsa dahi o gece asla almam.

O gece, bu gürûha benzememek için, televizyonu da kapalı tutmaya özen gösteririz.

O gece, geçen senenin (dünyevî ve uhrevî) muhasebesini yapar, sağlıkla kavuşturulan yeni sene için, Yüce Rabbimize hamd, senâ ve şükürler ederiz…

Yazarın Yazıları