Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muharrem ERGÜL
Muharrem ERGÜL

Etten önce kazana düşenler

Genç şair heyecanla odaya girdi. Yayınevinde ben dahil beş kişiydik.

Abilerin abisi İsmet Özel'e yöneldi genç şair. Heyecan içindeydi.

Abi dedi. Telaşlıydı. Kekeledi. Yutkundu. Söyleyeceği sözleri bir kez daha zihninde tasarladı.

Abi dedi tekrar.

Matbaada baskıdan çıkan ilk kitabı size getirdim.

Genç şairin ilk şiir kitabıydı bu anlaşılan.

Genç şair bir kez daha İsmet Özel'i kast ederek bir hamle daha yaptı. Abi dedi. Bu kitaptaki şiirleri üç ayda yazdım. İlk kitabı size getirdim. Sizin görmenizi istedim.

İsmet Özel, onca yıldır okuyan, yazan, konuşan, saygın bir entelektüel ve şairdi. Yazdığı şiirler ancak birkaç kitaba sığmıştı.

Genç şairin "üç ayda yazdığım şiirlerden oluşan kitabı size getirdim" sözleri İsmet Özel'i adeta hayrete düşürmüştü. Nasıl düşürmesindi ki!

Bir döneme damgasını vuran şair Yahya Kemal'in şiirleri bir kitaba sığmıştı. 33 kurşun şiirinin efsane şairi Ahmet Arif'in de bir şiir kitabı yayınlanmıştı hayatı boyunca.

İsmet Özel oturduğu yerden büyük bir hiddetle kalktı. Masanın üzerinde bulunan kitabı bir hamleyle aldı. Kitabın kapağını bile açmadan "Arkadaş" dedi. "Matbaalar basıyor diye, yazmak zorunda mısınız? Üç ayda bu kadar şiir nasıl yazılır? Koskoca Yahya Kemal bir şiirindeki bir kelimeyi on yıl çalışarak değiştirdi. İnsanı delirtmeyin." diye de ekledi.

Odada bulunan bizler buz kesmiştik. Genç bir şairin hevesi kırılmış rencide edilmişti. İlk şaşkınlığı atlatınca birbirimize baktık. İsmet Özel galiba haklıydı. "Matbaalar basıyor diye herkes şiir yazmak zorunda mıydı?"

Bu kadar kısa zamanda bunca şiir yazılıp kitaplaştırılabilir miydi?

Anlattığım olay 1988'li yıllarda benim de bulunduğum bir ortamda gerçekleşmişti.

Yıl 2022.

Aradan onca yıl geçmiş. Aynı özensizlik sürgit devam ediyor.

Kerameti kendinden menkul şairler, yazarlar ve sözde gazeteciler sanal mecralarda kariyer planlaması yaparak bunu "meta"ya çevirme uğraşı içindeler.

Nasılsa,

Mısraları alt alta dizince şiir oluyor. Yaz gitsin.

Sağdan bir paragraf al. Soldan bir paragraf al. Biraz da dedikodu salla. Yan yana koy. Al sana makale.
Yaz gitsin.

Hazır ortam müsaitken, tanıdığın siyasi figürlere laf at. Gece gördüğün rüyayı gerçek gibi yaz. Yalanı diline dola. Sonra otur. Yalanına cevap bekle. Bunun da adı gazetecilik olsun. Eline kalemi alan herkes, bin düşünüp bir yazmadıkça bu konuda mesafe almamız zor görünüyor.

Bihakkın kuyumcu titizliği ile yazanları bu kapsamın dışında değerlendirdiğimi belirtmeliyim.

Bilgi, görgü ve birikimlerini okuyucu ile rasyonel bir bakışla değerlendiren gazeteci ve yazarları tarihin saygın tanığı olarak gördüğümü ifade etmeliyim.

Burada sözüm Anadolu tabiriyle;

"Etten önce kazana düşenlere"
Yani basın diliyle "tetikçilere."

Bilinmelidir ki,
Tarih, yazdıklarınıza şahit olacaktır. Sizler de yazdıklarınızla, tarihe şahitlik edeceksiniz.

O nedenle kalemi her elinize aldığınızda bunu hatırlamalısınız.

Etten önce kazana düşenlerden olmayın.

Hele hele, matbaalar basıyor diye, yazanlardan hiç olmayın.

Muharrem ERGÜL
Muharrem ERGÜL HAKKINDA

Aslen Kuzey Kafkas göçmeni. Aile Trabzon ve Ordu kökenli. Beykoz doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Beykoz’da yaptı. Yüksek öğrenimini Marmara Üniversitesinde tamamladı. Beykoz Paşabahçe Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmenliği yaptı. (1980-1982) Ardından aynı okulda Müdür Yardımcılığı yaptı. (1983) Daha sonra müdürlük sınavlarını kazanarak; Beykoz Anadoluhisarı Ortaokulu Müdürü oldu. (1984) 1987 yılında kamu görevinden ayrılarak özel sektöre geçti. Birleşik Yayın Dağıtım Şirketi Genel Müdürü oldu. İki yıl bu görevi sürdürdü. Aynı görevine paralel olarak, Türkiye’nin ilk ve saygın kitap dergilerinden biri olan “KİTAP DERGİSİ’NİN” editörlüğünü yaptı. 1989 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol’un davetiyle yeniden Kamu görevine döndü. Milli Eğitim Bakanlığı Müşavirliği yaptı. (1989-1991) Bakan değişiminden sonra Milli Eğitim Bakanlığı Devlet Kitapları Genel Müdür Yardımcılığına atandı. (1990-1993) 1993 yılında Beykoz Milli Eğitim Müdürü oldu. 1994 yerel seçimlerinden sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Özel Kalem Müdürü oldu. (1999) Ardından 2004 yılındaki yerel seçimlerde Ak Parti’den Beykoz Belediye Başkanlığı’na aday oldu. Yüksek oranda bir oy alarak “AK PARTİ’NİN” ilk Beykoz Belediye Başkanı seçildi. 2009 yerel seçimlerinde aday olamadı. 2010 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Müşavirliğine atandı. 2012 yılından itibaren İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Danışmanlığı görevini sürdürmüştür. Eğitimcilik ve yöneticilik dışında Uzun yıllar Kanlıca, Beykoz ve Anadoluhisarı kulüplerinde amatör ve profesyonel olarak futbol oynadı. Yine Beykoz’da birçok sivil toplum kuruluşunda kurucu olarak görev aldı. Yayınlanmış dört kitabı ve yüzlerce makalesi bulunmaktadır. Türkiye’de birçok belediyede yöneticilik dersleri verdi. Yurtiçi ve yurtdışında birçok seminer konferans ve panele katıldı. Halen Beykoz Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyeliği yapmaktadır. Evli ve üç çocuğu bulunan Muharrem Ergül orta derecede İngilizce bilmektedir. Yaşadığı yer olan Beykoz’dan ve sokağından hiç ayrılmamış olup, Beykoz ve Beykozluluğu İstanbul ve İstanbulluluğuyla özdeşleştirmiş bir Beykoz çocuğudur.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER