Saadettin KILIÇ
  • 10/04/2020 Son günceleme: 10/04/2020 17:58
  • 3.829

Haberiniz var mı?

Şu, şu, ve şu gazete şu partiyi destekliyor; şu, şu ve şu gazete de şu partiyi destekliyor.

Şu, şu ve şu dernekler şu partiyi destekliyor; şu ve şu vakıflar da şu partiyi destekliyor.

Vatandaşların kimileri de şu, şu ve şu gazeteyi okudukları için şu partiyi destekliyor, kimileri de şu, şu ve şu dernek ve şu vakfın üyeleri oldukları için şu ve şu partiyi destekliyor.

İşte ilçemizin siyasal panoraması budur…

Son 20 yıldır hem yerel, hem genel seçimler işte bu pazarlıklarla sonuçlanıyor.

Gerçek Beykozlu seçmenlere ise bu filmde sadece ve sadece figüran rolü oynuyorlar.

İyi de;  şu, şu vakıf, dernek ve şu, şu gazeteler Beykozluları ne kadar temsil ediyorlar?

Acaba içlerinde kaç kişi Kelle İbrahim’i, Sağır İsmail’i ya da Hasan Albayrak’ı tanırlar ki? Ne ironi değil mi?

Beykoz’un kaderini belirleyenler artık eski ve kentli Beykozlular değil.

Çünkü sivil toplum örgütleri, siyasi parti kadroları, dernek ve vakıf yöneticilerinin pek çoğu artık eski ve kentli Beykozlular değil.

Örneğin İlçemize yeni bir Emniyet Müdürü atanıyor; Yöresel Dernekler hemen kendisine ziyarete gidiyor, bilgi veriyor, tanışıyor ve Beykozluların aynasıymış gibi yansıyorlar.

Yeni Bir Kaymakam geliyor, yeni belediye başkanı geliyor, yeni bakan, başbakan geliyor yine aynı topluluklar tarafından ziyaret ediliyor ve Beykozluları sanki gerçek Beykozlularmış gibi ilk onlar temsil ediyorlar.

Oysa derneklerin pek çoğunun adları bile Beykozlu değil…

Neden mi?

Hem yerel basından, hem de pratik yaşamdan biliyoruz ki; 2. Milenyum Çağında eski ve kentli Beykozlular pratik yaşamda çok silik kaldılar.

Ne siyaset, ne sanat, ne spor ve ne de herhangi etkin bir eylemde Zeki Aksu ve Cüneyt Pulant belki adlarını hatırlayamadığım birkaç kişi dışında hiçbir aktivitede imzaları pek yok.

Meydanları, tek başlarına olduklarında hiç de etkili olamayan bu örgütlü insanlara bıraktılar da ondan.

Peki, eski ve kentli Beykozluların bu denli silik kalmasından mı yöresel dernekler bu denli aktifleşiyor, yoksa eski ve kentli Beykozlulara göre daha çok çalışan ve hem sosyal hem de geleneksel olarak varlığını koruyan daha dinamik hemşeri yöneticiler olmalarından mı?

Bana göre ikincisi.

Geldikleri yörelere göre daha gelişmiş çalışma alanı bulan bu hemşerilerimiz, Anadolu insanının çalışkanlığını da kentlerimize taşıyor ve eski Beykozlular da onların nallarını topluyorlar…

Gerçekten Sezar’ın hakkını, Sezar’a, Tanrının hakkını Tanrıya vermek gerekirse; mevcut tüm örgütlenmiş kurumlar sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif alanda bir gün bile yaşamı boş geçirmiyor ve doğal olarak emeklerin karşılığını da hakkıyla alıyorlar…

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz