Çavuşbaşı Belediyesi kurucu Başkanı Osman Şimşek sosyal medya üzerinden yapmış olduğu paylaşımda durumu özetledi.
İçinde bulunmuş olduğumuz ruh haline ışık tutan Şimşek, çözüm yolunu da gösterdi.
Osman Şimşek açıklamalarında şu ifadelere yer verdi:
Bu günlerde düşündükçe insanı afakanlar basıyor. Gözler ufukta asılı kalıyor, çaresizlik ve belirsizlik tarifsiz bir ruh haline dönüşüyor.
İnsanların kafası çok karışık, neye inanacağını, neyin doğru olduğu konusunda bir sürü spekülasyon yaşanıyor.
İnsanlar artık güven duygusunu kaybetmiş. Çünkü neye güvendiyse elinde sadece hayal kırıklığı kalmış. Bunun bir sürü örneği; camiden, politikaya, ticaretten eğitime ve günlük yaşamda onlarcası, yüzlercesi mevcut.
Çıkar ve menfaat hayatın tek gayesi haline gelmiş. Bütün yaklaşımlar bu minval üzere inşa edilmiş. Bu durum hastalıklı, ahenksiz, hoyrat, tahammülsüz ve ahlâksız bir toplumu meydana getirmiş. Doğal olarak da atiye bakış flu ve kasvetli oluyor. Güvenilir İnsan neredeyse yok gibi o yüzden insanlar ne yapacağını bilemez hale gelmiş. Bu yüzdende oradan oraya savrulup duruyor.
Bir kısmı iradesini partisine, cemaatine, kulübüne, kliğine teslim ederek toptan bir çözüm bulmuş kendince. Bir kısmı da oynamıyorum diyerek arenadan çekilmeyi çözüm bulmuş çözümsüzlük içinde. Ama maalesef bu çözülmeyi, harap olmayı ve yaklaşan sonucu ortadan kaldırmıyor. Çözüm olarak sunulan reçetelerde maalesef bu algının kurbanı olarak boşlukta yuvarlanıyor.
Kendi mahallesinin pisliklerini temizlemek yerine diğer mahallenin zibillerini dağ gibi göstererek mahallesi adına bir gol atma peşinde. Oysa kendi inancının emrine uysa ve mahallesini pirupak yapsa maçı da rahat kazanacak ama alıştığı rahat ve zahmetsiz hayat tarzı yani dünyevileşme onu bu gerçekten uzaklara savurmuş. Öyle ya iltimas, rüşvet, israf, eğlence, rahat, bol paralı bir yaşam merkeze alınınca; değer yargılarının anlamı kalır mı. O yüzden Hz. Peygamberin asrı saadeti, Hz Ömer’in adaleti artık onlar için mitolojik bir tarih sahnesi olarak kalıyor. Ya da ağızlarında meze olduğu için karşısındakilerin hiddetini ve şiddetini celbediyor haklı olarak.
Peki, çözüm ne? Çözüm kendinden başlayarak öze dönmek, adam olmak, helali-haramı bilmek, adaletli olmak, doğru yürümek, yardımsever ve yüce gönüllü olmaktır. Müşvik, kucaklayıcı, üreten bir lokma bir hırka ile değil binlercesini topluma sunmaktır. Adaletin kestiği parmağın acımamasıdır. Komşusunun derdiyle dertlenmektir. Kısacası savunduğumuz sadet-i Ebediyenin değerlerini bizzat yaşamaktır.
Selâm ve dua ile!
