Erdal Öztürk ile Beykoz yolculuğu

  • 3
  • 14183
Erdal Öztürk ile Beykoz yolculuğu
Erdal Öztürk ile Beykoz yolculuğu
Erdal Öztürk ile Beykoz yolculuğu
Erdal Öztürk ile Beykoz yolculuğu

Çalıştığım Başkanlar -1... İnsanlar zaman zaman geriye dönüp bakarlar. Ben de geriye dönüp baktığımda birlikte çalıştığım 27 tane başkan gördüm.

Başlarken...

27 Tane başkan ile yakın çalışmışım. Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarım ve Meclis Üyeleri ile beraber ortalama 450 kişi eder. Aslında bu arkadaşlarıma da yer vermek isterdim ama rakamsal büyüklük bunu şimdilik erteleme görüşü ağır bastı. Çalıştığım başkanları ise belirlerken yönetiminde bulunduğum başkanları esas aldım. Vakıf, dernek ve spor kulüpleri. Bunun yanında Meclis Üyesi olduğum dönemdeki Belediye Başkanları, Meclis 1. Vekilleri, Belediye İhtisas Komisyon Başkanları ile Yönetiminde bulunduğum İlçe Başkanları, Grup Başkanvekilliği yaptığım ilçe Başkanları ve Belediye Başkan Danışmanlığı yaptığım dönemin İlçe Başkanlarına yer verdim. Yine Büyükşehir Belediye Başkanı ve Sendika Başkanı da bu çalıştığım başkanlara dahil ettim.

27 başkanla yaşadıklarım, paylaştıklarım ve düşüncelerimle zaman yolculuğu yapacağız… Yaşadıklarımız ve hissettiklerimle siz Dost Beykoz okuyucularının huzuruna çıkacağız. Yazacaklarım ile hafızalarınızı tazeleyeceğiz.  

Yeni öğrendikleriniz olacak. Geriye dönük son 20 yılı beraber harmanlayacağız. Bu yazı dizisi ile tanık olduğum birçok konuyu, tarihin tozlu raflarından kaldırırken, geleceğe de ışık tutmaya çalışacağım. Paylaşacağım bu anılarımla kimisi mutlu olacak, kimisi mutsuz olacak. Biliyorum ki mutlu olanlar beni arayacak, samimi sohbetler yapacağız. Mutsuz olanlar araya adamlar koyup, hiç üzerime salmasınlar. Yazacaklarımdan rahatsızlık duyanlar direkt yargıya gidebilirler. Çünkü her yazı yargıya açıktır. Özetler uzun bir yazı dizisi ile bir Erdal Öztürk klasiğiyle iyi okumalar diliyorum. Nasıl ki kefenin cebi yoksa anılarda olanlarda dünyada kalsın mezara gitmesin.

Adem Çalışkan

Adem Çalışkan'ı ilk 2009'da tanıdım. Ben CHP'den ikinci dönem Meclis Üyesi seçilmiştim. Adem Çalışkan ismini de AK Parti teşkilatı içinde Belediye Özel Kalemi'nde çalışacağını duymuştum. O sıralarda bana kendisi için olumsuz bilgilerde geliyordu. Lakin her karşılaştığımızda güler yüzlülüğünü ve samimiyetini görüyordum. Bunların yanında çok da saygılıydı. Ben de her aldığım olumlu ya da olumsuz referansları cebime koyar, kendi tecrübemle de insanları tartma ve gözlemlemede bulunurdum.

Çalışkan, daha sonra Özel Kalem Müdürü oldu. İlişkilerimiz daha düzenli, daha sık olmaya başladı. Devamında Kültür Müdürü oldu. Belediyeye gittiğimde yanına uğradığım müdürlerden birisiydi. Yücel Çelikbilek, kendisini Başkan Yardımcılığı görevine atadı. Tam bilemiyorum ama bir yıla yakın olabilir. Beraber çalıştılar.

Sonra Murat Aydın geldi. Aydın ile beraber Zeytinburnu'da adeta Beykoz'a taşındı. Dolayısıyla Adem Çalışkan'a başka görevler gözüktü. Adem Çalışkan ile bu hatıraları yaptıktan sonra Beykoz Vakfı'nın son kongresinde yollarımız bir kez daha birleşti. İkimizde Vakıf Başkanı Ali Zengin'in yönetimindeydik. Ali Başkan yeni dönemde devam etmeyeceği kararını bizlere söyledi. Beykoz Vakfı, Beykoz'un en önemli sivil toplum kuruluşudur. Kongreye giderken, yeni yönetimi birbirinden değerli isimlerden oluşturduk. Birbirinden değerli bu isimler oy birliğiyle Adem Çalışkan'ı başkanlık görevine getirdik. İnşallah çok güzel çalışmalar yapacağız. Birbirini kıskandıracak projelerimizle önümüzdeki aylarda Beykozluların huzurlarında olacağız. Bu değerli yönetim kadrosunu bir araya getirmekte Adem Çalışkan'ın da rolü oldukça yüksektir. Kendisiyle keyif alarak çalışıyorum.

Ahmet Okuyan

Ahmet Okuyan, mahallemizin (Gümüşsuyu) yetiştirdiği devrimci dinamiklerinden birisiydi. Şişecam'ın Paşabahçe Fabrikası'nda çalışıyordu. Sendikal hareketin öncü isimlerindendi. Kristal-İş Sendikası tuttuğunu koparan, istediğini alan güçlü bir sendikaydı. Ahmet Okuyan o dönemlerde sendika içerisinde yer alan kadroların içinde yer alırken bizler o zamanlarda askerden yeni gelmiş çok genç yaşlardaydık.

Yıl 1989'da Ahmet Okuyan Kristal-İş Paşabahçe Şube Başkanlığı'na adaylığını koymuştu. Yılların başkanı ve devrilmeyecek karşı güçlü olan Şirin Beceren'e karşı. Biz o günlerde genç militandık. Her toplantının, her görüşmelerin en önde olan cengaverlerinden birisiydik. Ahmet Okuyan'ın o günlerde aday olması Gümüşsuyu Mahallesi'nde ve Trabzon kökenli işçilerde oldukça heyecan yaratmıştı. Yıllarca Kristal-İş Sendikası'nda nefer olarak çalışan Okuyan, artık başkanlığa adaydı. Hiç aklımda yokken, düşüncelerimde yer almazken, bir gün geldiler ve dediler ki Ahmet Okuyan'ın delege listesinde yer alacaksın. Tamam dedik. Zor bir işe soyunmuştuk. Fabrikanın ileri gelenlerinin çoğu Şirin Beceren'in yanındaydı. Yıkılmaz bir duvar gibi duruyorlardı. Ahmet Okuyan karar ve söz sahibi tabandır sloganıyla yürüttüğü kampanya dip dalgasına büründü. Seçimle yatıyor, seçimle kalkıyorduk.

En yakın arkadaşlarım, ‘hayalin peşinden’ gidiyorsun diyordu. Seçim günü geldi, akşam sandıklar açıldı. Tetikte, heyecanla, çıt çıkarmadan sonuçları takip ediyorduk. Sayım bitti. Ahmet Okuyan 3 binden fazla çalışanı olan iş yerinde yedi oy farkla başkan seçiliyordu. Bu benim hayatımda en önemli seçimlerimden biriydi. O günkü sevincimizin bugünkü tarifini yazmak imkansız gibi. Yeni yönetimin genç bir delegesiydim. O hareket daha sonra beni Genel Merkez Kongre Delegeliğine ve Yedek Yönetim Kurulu Üyeliğine taşıdı. Okuyan ile yapılan ilk toplu iş sözleşmesinde aldığımız haklar ile maaşlarımız kat kat artmıştı. O günlerde yükselen maaşlarımız 'kaymakam' maaşından bile fazlaydı. Herkes altına sıfır otomobil çekmeye başlamıştı. Paşabahçe çalışanları parmakla gösteriliyordu.

Okuyan, Paşabahçe Şube Başkanlığı’nı sanırım 4-5 dönem sürdürdü. Daha sonra Kristal-İş Genel Merkezi'ne Başkanvekili olarak seçildi. Orada da görev yaptı ve emekli oldu. Sonrasında CHP'de beraber siyaset yaptık. O Gümüşsuyu'nun ağabeyiydi. Devamlı delegemizdi. Zaman içerisinde İl Delegesi olarak görev yaptı. Allah kendisine sağlıklı uzun ömürler versin.

Burada iki noktaya değinmeden geçemeyeceğim. Birincisi 1989'da devirdiğimiz Şirin Beceren'in de Kristal-İş ve Şişecam çalışanlarına emekleri vardır. Kendisiyle ilişkilerimiz hep düzeyli ve yakın olmuştur. Bizim gençliğimizden kaynaklanan kusurlarımıza o hep büyüklük göstermiştir. Beceren'e de sağlıklı uzun ömürler diliyorum.

İkincisi, Paşabahçe Şişecam'ın kapanmasında sendikacıların rolü olmuş mudur? Bana göre olmuştur. Paşabahçe Fabrikası zaten kapanacaktı. Küçüle küçüle belki sembolik olarak kalacaktı. Basiretsiz sendikacıların yüzünden, öngörüsüz sendikacıların yüzünden bu kapanış olayı hızlandı ve 2002'de gerçekleşti. Ahmet Okuyan'ın bunlarda rolü olmuş mudur? Okuyan'ın o günlerdeki tavrı ve siyaseti, küçülerek fabrikanın devamından yanaydı. Adlarını bile burada yazmak istemediğim bir takım Şube Yöneticisi sendikacılar ise ya hep, ya hiç dediler. Küçülmek istemediler, bir çoğunun emekliliği dolduğu için fabrikada kalmak istiyorlardı. Şişecam'ın Paşabahçe Fabrikasını kapatabileceğine ihtimal vermediler. Onun için ya hep ya hiç dediler. Lakin bu strateji, fabrikanın kapanmasıyla son buldu.

Ali Bilir

2004 yılında ben CHP'den, Ali Bilir AK Parti'den Meclis Üyesi seçildik. Dolayısıyla Beykoz Belediye Meclisi ilk tanışma yerimiz oldu. Sonrasında Belediye Başkan Yardımcısı oldu. 5 yıl boyunca Belediye Meclisi'nde görev yaptık. İki dönem Kültür ve Turizm Komisyonu'nda Bilir'in Başkanlığı'nda görev yaptım. 5 yıl gibi Meclis'te yaptığımız görevde çok kapışmalarımız oldu.

Bilir, tavizsiz bir AK Partili, ben hoşgörüsüz bir CHP'li olarak karşı karşıya çok geldik. Yılları içinde Meclis'te AK Partili birçok Meclis Üyesiyle samimiyet kurmuşken, Bilir ile hiç samimi olamadık. Lakin Bilir'in çok iyi bir yönü vardı. Meclis ve siyasetin dışında sosyal yaşamın içinde insani değerlerde ilişkileri çok iyiydi. Onun bu yönünü çok olumlu görürdüm.

Ali Bilir, Başkan Yardımcılığı görevindeyken en çok eleştiri aldığı konuların başında Giresun milliyetçiliği başı çekiyordu. Beykoz kamuoyunda hatta kendi teşkilatının içinde de bunu açıktan dillendirenlerin sesi oldukça çıkıyordu. Doğru muydu, değil miydi derseniz, mutlaka doğruluk payı vardır. Ben muhalefet meclis üyesi olarak o zamanlarda bu konulara girecek kadar sıralamalarımda yer tutmuyordu.

Giresun asıllılara farklı kolaylıklar sağlasa da neticede hepsi Beykoz'un çocuklarıydı. Bilir, Başkan Yardımcılığı döneminde özellikle kültür ve turizm konusunda önemli görüşmeler yaşadı. Kendisini ilerletti ve bu sektörde yatırımlara yer verdi. Şimdi de başarılı bir şekilde sektörde yerini sürdürüyor. Görele ve Giresun derneklerinde hizmetleri olmuştur. Bugün de bu hizmetlerini sürdürüyor.

Bilir'in taktir ettiğim bir yönü de kalemidir. Yazılarını okuduğumda akıcılığı ve izlenimlerini kaleme dökmesi okunmasını sağlıyor. Tam isimlerini hatırlamıyorum ama birkaç kitabı olduğunu biliyorum. Bugün de makaleleri yerel basında yer alıyor. Siyasette zaman zaman aday adaylıkları yaşasa da Başkan Yardımcılığı ilk ve son görevi oldu.

Kültür ve Turizm Komisyonu'nda beraber çalıştık. O dönemde komisyonlar beş kişiden oluşuyordu. 4 tanesi AK Partili 1 tanesi CHP'den teşekkül ediyordu. O yıllarda Beykoz çayırında her yıl festivallerimiz dolu dizgin yaşanıyordu. Birbirinden değerli sanatçılarımız çayırda sahne alıyordu.

Bir gün komisyon toplantısında dedim ki, hep sizin istediğiniz sanatçılar geliyor, 1-2 tane de bizim istediklerimize yer verin dediğimde Bilir dedi ki, "doğru diyorsun, kimi istiyorsun?" bu cevap karşısında çok şaşırdım ama çok memnun oldum. İlk söylediğim isim Edip Akbayram oldu. İkinci söylediğim isim Neşet Ertaş'tı. Bilir, "kabul, sıkıntı yok" dedi. Bu iki ismin menajerleriyle görüşüldü. Edip Akbayram'dan gelen cevap "AK Partili belediyelerin hiçbir programında yer almıyorum" oldu. Neşet Ertaş ise "Almanya'da yaşıyorum. Türkiye programlarına bu sıralar katılamıyorum" şeklinde cevap verdi. Velhasıl bu iki duayen ismi Beykoz Çayırı'na getiremedik. Kısmet değilmiş.

Bugün Ali Bilir ile ilişkilerimiz sıkıntısız bir şekilde sürüyor. AK Parti'ye geçtiğim günlerde ona çok sürpriz gelmişti. Demek ki böylesi de olabiliyormuş dedi. Bilir'in de adı CHP ile çok geçti. Çok konuşuldu ama ben hiç ihtimal vermedim.

Ali Zengin

Ali Zengin'i ilk 1983 seçim çalışmalarında Paşabahçe Bahçeli Kahve'de yaptığı konuşmada gördüm ve dinledim. ANAP'ın Belediye Başkan Adayıydı. Filinta gibi, gür bıyıklı, yağız bir Karadeniz genciydi. Tabi o zamanlar benim için ANAP'lı sermayeden yana tavrı olan birisi olarak kanaatimizdeydi. Her ne kadar Deri Kundura Fabrikası'nda sendikacılık da yapmış olsa da bizim için öte taraftı.

1983 Yılında Beykoz'un ilk Belediye Başkanı oldu. 5 yıl başkanlık yaptı. Hep eleştirdik onu. Çünkü farklı siyasi kulvarlardaydık. 5 yıl sonra seçimi kaybetti. Seçimi kazanan Şevket Arıkan oldu. Beykoz halkı Şevket Arıkan'ı gördükten sonra Ali Zengin'i arar oldu.

Ali Zengin, 1994'te ANAP'tan tekrar aday oldu. O dönemlerde ağabeyim dedi ki Ali Zengin bizim eve konuk olarak gelecek. Bende ne işi var bizim evde dedim. Bizim görüşümüz, çizgimiz belli. Ağabeyimin cevabı netti. Misafir gelmek isteyene hayır mı denilir? Haklıydı.

Geldi, ağabeyimin evi tıklım tıklım kalabalıktı. Neredeyse mahallenin tüm kesimleri evdeydi. Ali Zengin, geldiği yerin farkındaydı. Tecrübeli bir şekilde sorulanları cevaplıyordu. Benim de en yakın temasım ağabeyimin evinde olmuştu. Ziyaretin sonunda kendisine başarılar dilerken, sosyal demokrat olduğumuzun altını kalınca çizivermiştik.

Seçimi kazanamadı. 1994 seçimlerinde ANAP'ın birçok dinamikleri Refah Partisi'ne kayınca seçimi Yücel Çelikbilek kazanmıştı. Zengin, birçok yerde çalıştı. Buna ihtiyaç duyuyordu. 5 yıl Belediye Başkanlığı yap, sonra da çalış. Demek ki cebe çalışmaya zaman bulamamıştı ya da becerememişti. Son ihtimalde olabilir. Haram, helal çizgisi çok kuvvetli olup ağır basmıştı. Birçok yerde hatta lokantalarda dahi çalıştı. Çorbalar taşıdı, masalar sildi.

2004 yılında Muharrem Ergül, Belediye Başkanı seçildi. Zengin'i başkan danışmanlığı görevine getirdi. Ergül'ün Başkan Danışmanlarıyla ilgili CHP Meclis Üyesi olarak Meclis'te eleştirisel konuşmalarımda Ali Zengin'i hep ayrı tuttum. Beykoz'a faydalı olacağını dile getirdim. Bunu da alın teriyle çalışan eski bir belediye başkanına karşı kendimi borçlu hissediyordum. Hak etmediği eleştirilere hep maruz kalmıştı. O eleştirileri zaman zaman ben de yapmıştım. Onun için Meclis üyesi sıfatıyla kendisinin hakkını teslim etmek istiyordum.

Ergül'den sonra Yücel başkanın da iki dönem danışmanlığı devam etti. Çelikbilek'in, son döneminde kader birlikte çalışmamızı nasip ederek danışmanlık görevinde bulunduk. 5 yıl birlikteydik. Beykoz'un gündemini birlikte çok değerlendirdik. Ali Zengin belediye de çok önemli görevler yapıyordu. Birçok insan bunu görmezdi ama ben bunları görüyordum.

Fen İşleri'nde vatandaşın hepsine yetişiyordu, gelen herkese yardımcı oluyordu. Şahidim ki cebinden canlı olarak yardımlarını gerçekleştiriyordu. Belediyeden öyle böyle şikayeti olan ilk durak ya da son durak Ali Zengin'e gelirdi. Ali ağabey onları bir şekilde dilinin döndüğünce anlatır ve çoğu kez belediyeden dönenleri hoşnut bir şekilde yolcu ederdi.

Bugün Beykoz'un 45 mahallesinin alt yapısında Ali ağabey vardır. Yer altındaki bütün boruların nereden geçtiğini, nere bulunduğunu Ali Başkan kadar kimse bilemez. Ne yazık ki Murat Aydın başkan geldi ve Ali başkan ile çalışmak yerine Beykoz'u navigasyonla öğrenmeye çalışanları tercih etti. Ali Zengin ile birlikte danışmanlık görevini sürdürürken, Beykoz Vakfı'nda önemli değişiklikler oldu.

Şaban Tören başkanlığı bırakacağını ilan edince, vakıf kongresi Ali Zengin başkanlığında yeni yönetim kurulu kongrede seçildi. Yeni yönetim kurulu üyeleri arasında Şaban Tören de vardı. Ben de vardım. Şaban Tören çoğu kez İzmir Dikili'de olduğundan toplantılara pek katılamazdı. Yönetim Kurulu Üyeleri ve Ali Zengin başkanımız ile Beykoz Vakfı'nın çehresini değiştirdik. Bu değişimde Belediye Başkanımız Yücel Çelikbilek kelimenin tam anlamıyla A'dan Z'ye her safhasında ilgisini desteğini esirgemedi.  

Yücel Başkan olmasaydı biz Beykoz Vakfı'nda bu başarılara imza atamazdık. Burada Yücel Başkan'a teşekkür ederken, Belediye ile yaptığımız protokolün belediye meclisinde geçmesinde desteğini veren ve oy birliği ile alınan karardı AK Parti ve CHP grubunun da hakkını teslim etmek gerekir. AK Parti İlçe Başkanı Mustafa Gürkan ve CHP İlçe Başkanı Aydın Düzgün'e de teşekkürlerimi sunuyorum.

Ali Zengin başkan ile Beykoz Vakfı'nda çok güzel çalışmalar yaptık. Ali ağabey çok uyumlu kimseyi kırmamaya çalışan, her düşünceye, görüşe yer verirdi. Kendisiyle çalışmaktan dolayı şanslı ve mutlu hissediyordum. Beykoz'da elini öptüğüm ender insanlardan birisidir, Ali ağabey. Kendisine sağlıklı uzun ömürler diliyorum.

Bir sonraki yazıda: Asım Özdemir, Ayten Kayalıoğlu, Bahadır Yavuz, Birzat Mermer,

Erdal Öztürk / Dost Beykoz

Beykoz 15 Temmuz Turnuvası’nda çeyrek final
Önceki Beykoz 15 Temmuz Turnuvası’nda çeyrek final
CHP Beykoz İlçe Başkanı Dost Beykoz'a konuştu
Sonraki CHP Beykoz İlçe Başkanı Dost Beykoz'a konuştu
Yorumlar (3 Yorum)

Burakhan (5 yıl önce)

Erdal bey birazda kendinizden bahsetseydiniz CHP den istifa edip AKP geçtiğinizi buradanda danışman sıfatıyla sizi yücel bey maaşa bağladığını bahsetme cesareti gösterebilseydiniz dost beykoz sizlerde umarım yayınlama cesareti gösterirsiniz

kofin (5 yıl önce)

Çok güzel bir nostalji, tebrikler Erdal Kardeş...

Sedat (5 yıl önce)

Erdal abi eline Sağlık içinden geçeni açıkça yazman güzel , sizin gibi tecrübe sahibi insanların geçmişleri kaleme alıp bizlere aktarması beykozluların yaşanmışları öğrenmesi bizler açısından olumlu yazının devamını bekliyoruz

Yorum Yaz