Erdal Öztürk 'ÇALIŞTIĞIM BAŞKANLAR – 3'

  • 1
  • 6483
Erdal Öztürk 'ÇALIŞTIĞIM BAŞKANLAR – 3'
Erdal Öztürk 'ÇALIŞTIĞIM BAŞKANLAR – 3'
Erdal Öztürk 'ÇALIŞTIĞIM BAŞKANLAR – 3'
Erdal Öztürk 'ÇALIŞTIĞIM BAŞKANLAR – 3'
Erdal Öztürk 'ÇALIŞTIĞIM BAŞKANLAR – 3'

Dost Beykoz Yazarı Erdal Öztürk, ele aldığı Beykoz’un değerlerine yenilerini ekledi. Öztürk, birlikte görev yaptığı isimlerle olan anılarını ve düşüncelerini paylaştı.

İbrahim Hocaoğlu

İbrahim Hocaoğlu ile 2009 yılında Beykoz belediye Meclisinde tanıştık. O AK Parti'den Meclis üyesi, ben CHP'den meclis Üyesi seçilmiştim. Teknik bir adamdı. Mühendisti. İmar Komisyonu Başkanı olunca kendisini çok izledim. Çok takibimde kaldı. Daha sonra Meclisin 3. yılında ben de İmar Komisyonuna seçilince beraber yakından çalışma olanağı buldum. İbrahim Hocaoğlu'nun ilgisi bana çok yüksekti. Mecliste zaman zaman yaptığım eleştirilerde bazen onu hedef aldığımda bile, hiç bana gönül koymazdı. Anlatmaya çalışır, aydınlatmaya çalışırdı. Samimi bir insan dost canlısıydı. Üç yıl İmar Komisyonu'nda beraber çalıştık. Ben teknik bir insan değildim. İnanın Hocaoğlu sayesinde yarı teknik bir adam olmuştum. Muhalefet Meclis Üyesi olduğum için ilk zamanlarda temkinli yanaştığım Hocaoğlu, beni hiç yanıltmadı. Güvenimi kazanmıştı. Bugün bile geriye dönüp baktığımda verdiği bilgiler doğrultusunda aldığımız kararlardan dolayı hiç sıkıntı yaşamadık. Hocaoğlu beni bilgilendiriyordu. Ben grubumu bilgilendiriyordum. Dolayısıyla Beykoz'a hizmet ediyorduk.

Tarihinde ilk kez Beykoz kendi planlarını yapıyordu. Ön görünüm, Çavuşbaşı ve o zaman ki köy statüsünde olan yerler hariç, her mahalleyi ve mahallelerin bazı bölümlerini masaya yatırıyorduk. İmar Komisyonu'nda vatandaşın lehine olacak her şeyi kabul görüyordu. Yeter ki İmar mevzuatına ve plan notlarına ters düşmesin. STK ve muhtarlarımızla iç içeydik. Aldığımız isteklerin hepsini İmar Komisyonu'nda değerlendiriyorduk. Allah şahit, hiçbir zaman şahsi taleplerimiz olmadı. Komisyon üyeleri Birzat Mermer, Nevzat Oral, Cemal Yavuz ve Nusret Yılmaz şahittir. Elimizde olan birçok imkanı ranta çevirmedik. Vatandaşın lehine olabilecek her şeyi sonuna kadar kullandım. Bunda bizleri başarıya teşvik eden Yücel Çelikbilek'in rolünü de belirtmek isterim.

Beykoz planlarının yapıldığı kozmik odaya hiçkimse giremiyordu. Doğrusu da buydu. Çalışmalarımızı tamamladık, İbrahim Hocaoğlu'na dedim ki "senden bir isteğim olacak, yapabilir misin?" "Söyle" dedi. Bu yaptığımız kozmik oda çalışmalarıyla ilgili CHP İlçe Başkanı, Meclis Üyeleri ve CHP İlçesinin teknik adamlarına bir brifing verebilir misin? Hiç ihtimal vermiyordum ama Hocaoğlu, "hay hay!" dedi. Bu brifing gerçekleşti. CHP'nin tüm yönetim kadroları o brifingte hazır bulundular. Planlar meclise geldiğinde CHP ilçesinin baskısıyla meclis grubu olarak planlara ret verdik. Siyasetin çirkin yüzü budur. Oysa böyle olmamalı lakin ülkemizde siyaset böyle işliyor. İbrahim Hocaoğlu ile arkadaşlığımız hep üst seviyede devam etti. Benim Meclis Üyeliğim sona erdi, Hocaoğlu'nun Meclis Üyeliği 7. dönemde de devam etti. Yine İmar Komisyonu Başkanıydı. Daha sonra da Belediye Meclisi'nin 1. Başkanvekili oldu. Her makamın hakkını verebilecek kadar, her yönüyle donanıma sahip bir insandı. Ben AK Parti'ye katılım sağladıktan sonra beraber Yücel Çelikbilek başkana danışmanlık görevi yaptık. Aynı görevi farklı alanlarda yürüttük. Bugün yüz yüze ve telefonla sık sık görüşür, hal hatır yaparız.

İsmail Yüksek

Gümüşsuyu Mahallesi'nde oturuyordu. Yıldız Teknik Üniversitesi'nde Öğretim Üyesiydi. Sonra Abdullah Gül sayesinde Rektör oldu. Rektör olunca Beykoz'dan taşınıp gitti. Ara sıra hafta sonları Beykoz'a gezmeye geliyordu. Karşılaştığımızda selamlaşıyorduk. Beykozlu Doğu Karadenizliler Derneği'nde Artvin Rize Trabzon olarak bir aradaydık. Derneğimiz çok güzel işler yapıyordu. Beykoz'a örnek bir dernek, marka değeri olan bir dernektik. Bende bu derneğin yönetimlerinde bulunmuş, tüm yöneticilik ve başkanlık yapmış kişilerle ilişkilerim üst düzeydeydi. Önce Artvin, sonra Rize kendi derneklerini kurdu. Trabzon uzun süre kendi derneğini kurmadı. Lakin kurulma işi Trabzonlular arasında hep konuşuluyordu. Kimi kuralım diyordu, kimi kurmayalım diyordu. Genellikle kuralım diyenler Doğu Karadenizliler Derneği'nde başarılı olamayan kişilerden teşekkül ediyordu. O sıralarda ben eğer bu dernek kurulacaksa toplumda iki çay içmeye adam bulamayanlardan değil, Beykoz'un gelmiş geçmiş bütün Trabzonlu kanaat önderlerinin bir arada olmasını hedefledim.

Bu çerçeve de bütün Trabzonlu kanaat önderleriyle görüştüm. Hepsi şahittir. Bu görüşmeler meyve verince, 61 tane kurucu üye fikrini ortaya attım. Kabul gördü ve kuruluş çalışmalarına başladık. Görüştüğüm birçok kanaat önderlerinin görüşleri şimdilik bende kalsın. Birileri de el altından Rektör İsmail Yüksek ile görüşüyordu. Onun kurucu Başkan olması için kulis yapıyorlardı. Çünkü onun sayesinde yönetimlerde kalabileceklerini umuyorlardı. Ben İsmail Yüksek'e karşı çıkmıştım. Rektör olan birisinin Başkanlıkta ne işi vardı? Tabii bizim görüşümüz cılız kaldı. Herkes rektörün peşine takıldı gitti. Rektör de geldi, emeklerimizin üzerine oturdu. Oysa rektörlükten Beykoz dışından derneğe nasıl vakit ayırabilecekti? Hem de kuruluş aşamasında zamana ihtiyaç varken, yapılan yanlış bir durumdu.

Rektör Kurucu Başkan olunca, kurucu üye olarak düşündüğümüz birçok isim kuruculardan çıkarıldı. Sadece sembolik olarak 61 kurucu için ben ve İsmet Konca vardık. Ben bunu hazmedemedim, rest çektim. İsmet Konca hazmetti, kurucu yönetime girdi. Düşüncelerinde hep benim gibi konuşan Muharrem Ergül de kurucu yönetime girmişti. Sonra düşündüm. Ne kadar başkanlık yapmış olursan ol bazıları için yönetim kurulu üyeliği ne kadar da önemliymiş. Muharrem Ergül'ü biliyorduk da İsmet Konca beni hayrete düşürmüştü. O dönemde konuştukları ile duruşları aynı olan doğruya doğru yanlışa yanlış diyen isimlere buradan yazmadan geçemeyeceğim. Ahmet Hulusi Batu, Muhammed Hanefi Dilmaç, Osman Şimşek, Ahmet Okuyan, Hasan Ayaz, Haşim Aydın ve Şefik Yavuzyılmaz. Hepsinin derneğin kuruluşunda emeği vardı. Kuruluşunda topal doğan derneğin sebep olanlarına söylemlerini esirgemediler.

Sonra ne oldu? Dernek topladığı bağış paraları ile arsa aldı. Bu alım-satım ile o zamanlar işin dışında kaldık. Arsa sahibi ile bir emlakçı üyemiz muhatap olmuştu. Ben çok araştırdım, o arsa sahibine bir türlü ulaşamadım. Alınan o arsaya bir iş adamı ortak edilmişti. Şimdi o arsanın ne durumda olduğunu bilmiyoruz. Sonra bir sabah baktık, İsmail Yüksek Yıldız Teknik Üniversitesi'nin rektörlük görevinden alınmış. FETÖ'cülerin bir bir açığa alındığı dönemlerdi. Trabzonlular Derneği'ne kimse uğramıyordu. Bugün bile rektörün görevden niçin alındığını bilenimiz yok ve bir daha asla Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörlüğüne dönemedi. Biz dernek faaliyetleri, etkinlikler, hemşerilerimizle buluşma beklerken bir dernek lokali açıldı. O lokalde okey oynama dar bir zümre bir araya gelip kahvehane gibi işletilecekti. Bunu bizler yapsak, hadi neyse de rektör hocanın kahvehane gibi lokal işletmesine soyunması abesle iştigaldir.

İsmail Yüksek önce Beykoz'u bırakmıştı, sonra İstanbul'u terk ederek Antalya'da vakıf bir üniversiteye rektör olmuştu. Beykoz'u İstanbul'u bıraktı ama Trabzonlular Derneği'ni bırakmadı. Belki de haklıdır. Koca Beykoz'da başkanlık yapacak birisini bulamamıştır. Ya da kendi isteğiyle asla bırakmama prensibi vardır. Yıllardır Beykoz'daki derneğimizi uzaklardan yönetiyor yada yönettiğini zannediyor. Ben buraları dile getirip, söyleyip yazdığım zaman gittikçe benden uzaklaştı. Dikensiz bir gül bahçesi istiyordu. Beni disiplin kuruluna yollamak istedi. Rektör çok seslilik istemiyordu. Yanında güçlü istemiyordu. Bugün yanında kuruluşta olan o güçlü kanaat önderleri kalmadı. Çavuşbaşı Trabzonlular Derneği olmasa Sami Şahin olmasa, derneğin varlığından hiçbir hemşerimizin haberi olmayacak. Bugün yine derneğin yönetiminde bulunan arkadaşlara asla lafım yok. Bir şeyler yapmak istediklerini biliyorum. Birçoğunu tanıyorum ama inansınlar ki İsmail Yüksek ile bu dernek yürümüyor.

Beykoz'daki Çayır Festivaline bile gelmedi. Yeniden yeni isimler ve güçlü kanaat önderlerine ihtiyacımız var.

İsmet Konca

İsmet Konca'yı ilk kez 1999'da CHP'nin Paşabahçe'deki İlçe Merkezi'nde gördüm. Ben o zamanlar CHP üyesi değildim. Gümüşsuyu'ndan CHP'li arkadaşların davetiyle CHP İlçe Merkezi'ne gittiğim oluyordu. İlçe Başkanı Mahmut Yavuz'du. Yavuz'un yanında her zaman oturan kişi dikkatimi çekmişti. Kim olduğu sorduğumda Çubuklu'dan İlçe Sekreteri İsmet Konca demişlerdi. CHP, 1999 seçimlerinde baraj altında kalmıştı. Tarihinde ilk kez CHP parlamento dışında kalıyordu. Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olan CHP'nin baraj altında kalması çok zoruma gitmişti. CHP bunu hak etmiyordu. O sıralarda İlçe merkezi Paşabahçe'den Kavacık'a taşınmıştı. Sordum soruşturdum gittim buldum, sessiz sedasız CHP'ye üye oldum. O günlerde en hızlı CHP'liler DSP'nin etrafında fink atıyordu. Bizde yıllardır DSP içinde bulunmuş bir kişi olarak baraj altında kalan CHP'ye gitmiştik.

Bir bayram günü partide bayramlaşma törenine katıldım. Orada öğrendim Mahmut Yavuz, İlçe Başkanlığı'ndan istifa etmiş, yerine İsmet Konca atanmıştı. Aradan fazla bir zaman geçmeden bir akşam üstü telefonum çaldı. Açtım, Ben CHP İlçe Başkanı İsmet Konca dedi. Buyur deyince, yeni oluşturacağım yönetime seni de almak istiyorum dediğinde ağzımdan tek bir cümle çıkmıştı. "Onur duyarım başkan" O gün bugün İsmet Konca ile yollarımız çok sıkı oldu. İlk yönetim görev dağılımında İcra Kurulu'nda Başkan Yardımcılıklarından bir tanesi de bana verildi. Yönetim içinde çalışmalarım ile göze çarpıyor öne çıkıyordum. Bunda özel sektördeki yöneticilik tecrübelerimin payı çok yüksekti.

Aldığım her görevi sonuna kadar sürdürür ve neticelendirirdim. Sonunda geri dönüşüm yapar raporlandırırdım. Bunlar CHP içinde hızla yükselmemi sağladı daha sonra ilçe yönetimi içinde İlçe Sekreterliğinde boşalma oldu.

CHP'de İlçe Sekreterlik görevi çok önemlidir. Başkandan sonra 2. adamlıktı ve İlçe Sekreterleri yönetim içinde seçimle belirlenirdi. İlçe Sekreterliği'nde boşalma olunca Başkan Konca sekreterliğe aday olmamı söyledi. ben yapabilir miyim dedim. O fazlasıyla yaparsın dedi. Yönetim de benimle birlikte bir isim daha aday oldu. 12'ye 5 olacak şekilde seçimi kazandım. İlçe Sekreteri olmuştum.

İsmet Konca'dan çok şey öğrendim. Ben ona inandım, o bana güvendi. barajın altında olan CHP olmasına rağmen toplumda ilgi duymaya başlamış, mahalle mahalle köy köy çalışmalarımızı sürdürüyorduk. İyi de yönetim Kurulu üyelerimi vardı. İlçe Sekreterliğim konusunda mütevazılık yapmayacağım. Efsane bir İlçe Sekreteri olmuştum. Yılların partisinin bir arşivi yoktu. Yazışmaları gelişi güzel yapılmıştı. Güzel bir arşivleme dosyalaması yaptım. Gelen ve giden evrakları düzene koymuştum. Veri bilgilerini defterlerden çıkarıp, bilgisayar ortamına girmeye başladık. En büyük şansım İsmet Konca ile çalışmamdı. O da İlçe Sekreterliği'nden gelen bir isimdi. Partiyi isim isim tanımaya başladım. İddia ediyorum. Benden sonra gelen İlçe Sekreterleri benim çıtamı henüz yakalayamadılar. Bir tek Hüseyin Okumuş da bu ihtimali görüyorum. Tabii bu benim görüşümdür. benim bu görüşüme yakın çok görüşlerde aldığım bir gerçektir. CHP içinde İsmet Konca ile girdiğimiz her kongreyi kazandık. (Hızır Yılmaz kongresi hariç) 2002 Genel Seçimlerin Beykoz ayağının seçim çalışmalarını bizzat yönettim. Programlanmasını yaptım, İsmet Konca rotayı gösteriyor. Ben eksiksizce fazlasıyla yerine getiriyordum. 2004 yılında ben Belediye Meclis Üyesi, Konca İl Genel Meclis Üyesi seçildi. Beykoz için çalıştık. Artık partimiz Ana Muhalefet Partisiydi, protokolde o en arkalardaki yerimiz ön saflara taşınmıştı.

Konca ile güzel bir ikili oluşturmuştuk. Birbirimizi çok iyi anlıyorduk ve anlaşıyorduk. 2009 yılında 2. kez ben yine belediye meclis üyesi Konca'da 2. kez il Genel Meclis Üyesi seçilmişti. Konca'nın siyasetteki başarıları iş hayatında tam tersi ile sonuçlanıyordu. Bulgaristan'a, Güney Afrika'ya gitti. Yapmak istediği işleri başarıyla sonuçlandıramadı. İş hayatında başarılı olamaması biz yakın arkadaşlarını da üzüyordu.

Bana göre Konca'nın en büyük hatalarından birisi de Ayten Kayalıoğlu'ndan ilçe başkanlığını alıp tekrar aktif siyasete dönmesiydi. Bunu o zaman da doğru bulmamıştım. Lakin Konca çok istekliydi ve benim ona karşı çıkma şansım yoktu. Doğru da olmazdı. Zaten Ayten hanıma en yakın olanlar bile Ayten hanımı terk etmiş, Konca Konca diye görüşlerini dile getiriyorlardı. Sonuçta İsmet Konca hem İl Genel Meclis Üyesiydi hem de İlçe Başkanıydı.

İsmet Konca İlçe Başkanı seçildiği kongrede tek adaydı. Tek adaydı ama ekip olarak hepimizi listelerin dışında bırakmıştı. Yıllarca parti içinde karşımızda olanları ve onların uzantılarını listelere toplamıştı. Dolayısıyla tek aday olarak seçildi. Konca'nın en büyük hataları burada başlamıştı. Ben de Belediye Meclis Üyesiydim, beraber sıkıntısız çalıştık. Problem yoktu. Ne İsmet Konca eskisi gibiydi, ne de ben eski Erdal Öztürk'tüm.

Konca'nın son İlçe Başkanlığı'nda olumsuzluk zincirleri sonucunda İlçe Başkanlığı bir sabah istifasıyla son buldu. Hiç unutmuyorum, istifa öncesinde yaptığımız ikili görüşmede istifa edeceğini söylediğinde bende çok doğru yaparsın demiştim. Bence kendisi içinde hayırlısı olmuştur. Şimdi daha rahat daha stressiz işine gücüne baksın. İsmet Konca son İlçe Başkanlığını bıraktıktan sonra aktif siyasete dönmedi.

Lakin perde arkalarından da geri kalmadı. özellikle Hızır Yılmaz'ın ilçe başkanı olmasında rolü büyüktü. Hızır'ın akıl hocasıydı fakat bu uzun sürmedi. Hızır Yılmaz, genelde akıl hocalarını sevmezdi. İhtiyaç sona erdiğinde hiç dinlemez olmuştu. Hızır Yılmaz ile son günlerinde ilişkileri pek iyi durumda değildi. Konca, Mahir Taştan, Şevket Arıkan ve Aydın Düzgün'ün seçildiği kongrelerde de hep bir bilen, hep bir başvurulan isim oldu. Bunlarda normaldir. Bir ikili görüşmemizde Hızır Yılmaz'ın Belediye Başkanı olduğu günlerde artık CHP'den istifa edeceğimi söylediğimde sakın bunu yapma. Bugün böyle yarın başka olur demişti. Ben kararlılığımı gösterince döndü bana bari seçimden sonraya bırak seçimden önce istifan hiç doğru olmaz demişti. Beni ikna etmişti. Ama ben Hızır Yılmaz'a seçimlerde hiç destek vermedim. Seçimlerden sonra İlçe Kongreleri birbirini kovaladığı için takriben seçimlerden 7-9 ay gibi sonrasında CHP'den istifa ettim. Bu benim için kolay bir karar değildi, CHP'de eski CHP değildi.

Kendi kendime karar aldım. Partiler üstü köşe yazılarıma devam edecektim. Beykoz'a hizmetin yolu sadece siyaset değildi. İstifa sonrası Konca ile yaptığımız görüşmede, kesin istifa ettin mi, kabul edildi mi? diye sordu. Ettim ve kabul edildi dedim. "Neyse, bir müddet nadasta kalırsın" dedi. CHP'den istifa ettikten tahminen 11 ay sonra AK Parti'den bana davet geldi. AK Parti teklifi sürpriz oldu ama mutlu oldum. Allah'ın bildiğini kuldan saklamamak gerek. Gerçekten AK Parti teklifi beni mutlu etmişti. Ailem ve sülalemin mensupları ile yaptığım istişareler sonrası teklifi kabul ettim. Bu süreçlerden İsmet Konca'ya hiç bahsetmedim. Geçtikten sonra karşılaştığımızda bana kızmıştı. Şimdi buradan ben İsmet Konca'nın bana kızmasına ve gönül koymasına itirazım yok. Gayet normal bu lakin benim AK Parti'ye katılmamın sebepleri içinde kendisine düşen günahlarını ve sebep olanları da gözden geçirip öz eleştiri yapmasında yarar var.

İsmet Konca ile Beykozlu Doğu Karadenizliler Derneği'nde de beraber çalıştık. Başkan Konca 15 kişilik çok güzel bir yönetim kurulu listesi yapmıştı. Ben de yönetimdeydim. Konca ile çalışmanın keyfini siyasetten sonra STK'larda da çıkardım. Çok güzel çalışmalarımız oldu. Deprem konusunda yaptığımız verisel çalışmalar ilçede yankı bulmuştu.

Dernek üyelerimizin çoğu bu çalışmalardan bilgilendirildi. İlk kez Doğu Karadenizliler web sayfasını oluşturduk. Sayfa sitemiz ile bizzat ilgileniyordum. İlk kez bir arsa satın almıştık. Arsayı kimden aldık, kaça aldık her şey şeffaftı. Ay da bir horon geceleri yapıyorduk. Ailece katıldığımız bu geceler kuşaklar arası farkı da kaynaştırıyorduk. Beykoz çayırında Belediyemizin organize ettiği festivalde Doğu Karadenizliler'in gecesinde on binleri topladık. Gecenin sunuculuğunu ben yürütüyordum. Sahneden o on binlerce muhteşem insanları ve kurdukları horonları görebilmenin mutluluğunu yaşamıştım. Stantlarımız dolup taşıyordu. Karadenizli olan olmayan standımıza uğramadan geçmiyordu. (Şimdilerde dernek adına stant alıp kiraya verenleri buradan kınıyorum) İşte böyle çalışmalarımızı müthiş bir kadro ve uyumlu Konca başkan ile Doğu Karadenizlilerde altın çağlarından birini yaşamıştık.

İsmet Konca bugün ticari yaşamını sürdürüyor. Karşılaştığımızda hal hatır yapıp selamlaşıyoruz, hepsi bu kadar. Kendisine her zaman başarılar diliyorum.

Kadir Topbaş

İstanbul Büyükşehir Belediye Meclis Üyeliğine seçildiğimde Kadir Topbaş Belediye Başkanıydı. Çok beyefendi nazik kibar birisiydi. Meclise pek gelmezdi. Yılda ya iki ya da üç sefer gelirdi. Bütçe görüşmelerinde ve faaliyet raporlarında genel kurula hitap ederdi.

Büyükşehir gündemi genelde AK Parti ve CHP İl Başkanlıklarında kotarılırdı. Grup Başkanvekilleri Mecliste değerldnirmeler, konuşmalar ve görüşmeleri yürütürdü. AK Parti'nin Grup Başkanvekili Hüseyin Evliyaoğluydu. CHP Grup Başkanvekili Kemal Akar'dı.

Kemal Akar çok saygı duyduğum birisiydi, o da benimle yakın çalışır, Beykoz'un raporlarını benimle istişare ederdi. Zaman zaman Beykoz'a gelir yer içer sohbetler ederdik, Kadir Topbaş'ın Meclis'te Genel Kurula hitapları hiç gergin geçmezdi. Bilakis karşılıklı sevgi, saygı ve muhalefet şerhlerimiz bile kabul görürdü. Bağırıp çağırmak, kırıp dökmek ve hakaretlere hiç şahit olmadım. CHP'nin ret vermesi gereken yerlerde oylarımızı hayır yönünde kullanıyorduk.

Hiç unutamadığım anılarımdan bir iki tanesini buradan paylaşmak istiyorum. Üçüncü Boğaz Köprüsü çok gündemdeydi. Yapılacağı kesindi. 100 binlik planlara işlenmişti lakin yeri henüz belli değildi. Aslında belliydi de biz aşağıdakiler bilmiyorduk. Kuliste AK Parti Meclis Üyelerinden bir tanesi dedi ki 1. Köprüye karşı çıktınız, 2. Köprüye karşı çıktınız, gelin bari 3. süne karşı çıkmayın destek verin dedi. Rizeli bir CHP'li ağabeyimiz vardı hemen dedi ki Allah hakkı üçtür, huylu huyundan vazgeçmez.

İkinci önemli anımda, Beykoz'un 1/5000'lik planları Büyükşehir meclisi'nde görüşülecekti. Beykozluların planlarla ilgili çok ciddi rahatsızlıkları vardı. Dönemin dernek başkanları büyükşehirde hem AK Parti hem CHP gruplarıyla görüşmek istiyorlardı. AK Parti'den randevu alamamışlardı, CHP olarak randevularını ayarladım. Hepsini Büyükşehir Belediye Binasına sokarak CHP Grup Başkanı Kemal Akar ve Grup Sözcüsü Can Yedierler ile görüştürmüştüm. Kadir Topbaş ile Meclis dışında kokteylerde, iftar yemeklerinde bir araya geliyorduk. Hoş sohbetler anılarımızda yerini aldı. Kemal Akar ile çoğu kez telefonla görüşüyorum. Hiç kopmadık. Kadir Topbaş ile görüşme imkanlarımız olmadı.

Gelecek Sayıda Mahmut Yavuz, Mehmet Zekai Emeç, Metin Çanak, Muhammed Hanefi Dilmaç, Muharrem Ergül, Mustafa Gürkan...

Dost Beykoz / Erdal Öztürk

Beykoz Kundura’da ücretsiz gösterimler başlıyor
Önceki Beykoz Kundura’da ücretsiz gösterimler başlıyor
Beykoz'da çocuğunu kemerle gezdiren anne gündem oldu
Sonraki Beykoz'da çocuğunu kemerle gezdiren anne gündem oldu
Yorumlar (1 Yorum)

Hayrullah aytaç (5 yıl önce)

Kalemine sağlık beykoz arşivindeki değerli yeri alacaktırr

Yorum Yaz