Her seçim zamanı, kimimiz ezberlediğimizden, kimi ailemize saygı ve sevgimizden, kimimiz de "Bakalım bu sefer durum değişecek mi?" hevesinden, gidip sandığa oy veririz. Bu seçimde de Beykozlular olarak gidip oyumuzu vereceğiz. Ben kimsenin oyuna hayatım boyunca karışmış değilim. CHP'de siyaset yapsam da sandık başındayken kimseyi görmediğimden, "CHP'ye verdik Elif" diyenlerden de hiç emin değilim. Bunun için şimdi size kalkıp 23 Haziran öncesi "Oyunuzu nereye vereceğinizi" söyleyecek değilim. Ama nereye vermemeniz gerektiğini de bilmenizi isterim. Lütfen bu seçimde 31 Mart'ta her nereye mührü basmış olursanız olun, lütfen bu seçimde oyunuzu elinizle değil, yüreğinizle verin. Zarfın ağzını da vicdanınıza bulayın, öyle kapatın. Çünkü bu seçim yalnızca bir Belediye Başkanlığı seçimi değil; geçmişte hata yapan ve pişman olan herkesin, tüm Beykozluların da bir pişman olma-tövbe etme seçimidir. Eğer Beykoz'da ezberlediğiniz yere gidip de verir de benim bu söylediklerimi dinlemezseniz, biliniz ki yarın son nefesinizi verinceye dek, vicdanınız sizin yakanızı bırakmayacaktır.
Neden mi?
Ben Elif Çelik olarak yıllardır Beykoz'da CHP'de siyaset yapmaktayım. Yöneticilik yaptım, CHP Beykoz İlçe Başkanlığına aday oldum. Yüzlerce, binlerce Beykozluyla hem tanıştım hem de birlikte siyaset yaptım. Sizce ben Beykoz'daki tüm CHP'lileri bağrıma mı basıyorum? Hepsine kefil olur muyum? Hepsini de ayrımsız kucaklar mıyım? Hayır, tabi ki... Peki, CHP Beykoz Örgütü içinde herkes beni Elif Çelik'i sever mi? Aynı partide yoldaş olduğumuz halde benim dedikodumu yapan, bana iftira atan birisine "Kes sesini" der mi? Beni sahiplenir mi? Elbette hayır... Daha üzerine ekleyip de söyleyeni bile olmuştur.
Peki, Beykoz'da ben Kürtlerle, Türklerle, Hıristiyanlarla, Ateistlerle sorunsuz ve mükemmel bir şekilde anlaşabilir miyim? Hepsiyle de mükemmel bir komşuluk, arkadaşlık kurabilir miyim? Tersi, Beykoz'da yaşayan herkes beni "Elif, Ablamızdır, canımız feda" der mi? Olabilir mi hiç böyle bir şey? Mümkün mü?
İyi Parti... Sizce benim Elif Çelik olarak Meral Akşener'in bazı açıklamalarının altına şerh düştüğüm olmamış mıdır? Her yaptığını şartsız bir şekilde alkışlar mıyım? Murat Miniç mesela... İyi Parti'nin Beykoz Adayı... Kardeşimiz... Bizden birisi... Sizce İyi Parti içinde herkes sevdiğimiz Murat Miniç gibi adamlar mıdır? Murat Miniç'i bile bu kadar severken, sizce Murat kardeşimiz hatasız bir insan mıdır?
CHP'li Milletvekilleri... Hepsini de tüm ülke kucaklayabilir mi? Hatası olan, yanlışı olan ve hatta bizim görüntüsüne-sesine bile dayanamadığımız hiç yok mudur?
İttifak yapan MHP ile AK Parti, diğer tarafta da CHP ile İyi Parti, sorunsuz bir birliktelik mi yaşıyor sizce? Aralarında hiç tartışma yaşanmıyor mu?
Yaşanıyor...
Evet, ama bunlar bizim zenginliğimiz de değil mi aynı zamanda? Farklı düşünceler, farklı milliyetler, farklı inanışlar bize çeşitliliği ve mozaiği sunmuyor mu? Hatta şunu da söyleyeyim: Size de hiç olmuyor mu; bazen tıpa tıp düşüncenizle-inancınızla örtüşen birisiyle kavga ederken; sizinle hiç ilgisi olmayan ve farklılık yaşadığınız birisiyle bir olayı yorumlayışınız benzeşmiyor mu?
Sevgili Beykozlular...
Ben şimdi size tüm bu yazdıklarımdan sonra desem ki, "Eğer oyunuzu Ekrem İmamoğlu'na vermezseniz, sonrasına karışmam" diye, bana ne derdiniz?
Haydi söyleyin...
Deseydim ki, "Eğer oyunuzu Ekrem İmamoğlu'na vermezseniz, Beykoz Belediye Başkanı Murat Aydın da o koltukta rahat oturamaz" diye, ne düşünürdünüz?
Eğer Ekrem İmamoğlu'na oy vermezseniz, ülkenin bekası tehlikeye girer
Kim ki, Ekrem İmamoğlu'na oy vermez, o zaman terör örgütlerinin maşası olur
Ekrem İmamoğlu, İstanbul'un kaderidir
Ekrem İmamoğlu kesin kazanacaktır çünkü halkın iradesi bu yöndedir
Ekrem İmamoğlu dışında birisi kazanırsa, boş yere kazanmış olur. İBB koltuğunda oturmadan icabına bakılır
Ekrem İmamoğlu dışında birisine destek olunursa, İstanbul Halkı da sonuçlarına katlanır
Size bu sözler tanıdık geldi mi?
Lütfen Beykozlular... Oyunuzu 31 Mart'ta ellerinizle kime verdiyseniz, zaten verdiniz. Lütfen... Allah aşkına... Bu kez oyunuzu vicdanınızla birlikte mühürleyin ve öyle sandığa gönderin.
Hep birlikte toplasan 30-40 sene daha bu Beykoz'da ve İstanbul'da ya yaşarız, ya yaşamayız.
Allah aşkına vicdanınızı karartıp da şu kısa yaşamı hepimize zehretmeyin.
Vicdanınızla vereceğiniz 1 oy, belki adaleti sağlamaya yine yetmeyecek. Ancak en azından ne bu dünyada ne de ahrette vicdanınız sizden en azından hesap sormayacak.
Siz bu dediklerime kulak verin.
23 Haziran'da sandığın başına gidin ve oy kullandıktan sonra evinize küfrederek değil, gülümseyerek ilerleyin.
Her şey çok güzel olacak...
"Daha fazlasını" da lütfen istemeyin...
