Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Eğitimde hala ciddi bir dengesizlik var

Bir Değerler Eğitimi Uzmanı olarak; her eğitim yılına başladığımızda, hayretler, tedirginlikler, üzüntüler ve şaşkınlıklar yaşıyorum.

Bu üzüntülerimi hayretlerimi ve şaşkınlıklarımı her zaman içime atıyor, ‘bu dengesizliği seçtiğimiz yetkililer düşünsün” diyerek, otoritenin işlerine karışmak istemiyordum. Ve “inşallah bu dengesizlikler bir gün herkes tarafından fark edilir, idrak edilir ve çoğunlukla değil de, hep bir elden düzeltilir” temenni ve dualarımla yutkunuyordum.

Ancak bu kez yutkunmayacağım, içime de atmayacağım. Belki yine üzüleceğim, fakat müsterih olmak için, bu çok ciddi dengesizlikleri dilim döndüğünce arz etmeye çalışacağım…

Çok net olarak görüyoruz ki, örgün eğitim hazırlıkları ve uygulamaları, sadece şu dünya hayatı için yapılmaktadır. Çocuklarımızın eğitimlerine; “..evlâtlarımız iyi bir eğitim alarak, havalı ve gösterişli bir meslek sahibi olsun. Çok yorulmadan, çok paralar kazansın. En avantajlı biçimde emekli olarak, kalan hayatını da kimselere muhtaç olmadan yaşasın” vs. önyargılarla bakılıyor. Eğitim programlarına da hep bu doğrultuda çözümler üretiliyor. Bu konulara bu duygularla yaklaşan ve titizlik gösteren kişilere de İLERİ GÖRÜŞLÜ deniliyor.

Oysa insan hayatı, sadece şu görünen dünya hayatından ibaret değil ki!…

Bu gerçek te tartışılamayacak kadar çok NET ve KESİNDİR…

Bu dünya hayatının sonu, ebedî bir hayatın başlangıcıdır. Bu ebedî ahret hayatına geçiş dönemine BERZAH HAYATI deniyor ve kabir, haşir, kıyamet, sırat, mahkeme-i Kübra süreçleriyle oluşacak. Üstelik te berzah hayatının 50 000 sene civarında olduğu bildiriliyor. (Bu konu “İnsan Hayatının 4 EVRE Kronolojisi” başlıklı makalede izah edilmiştir.)

Berzah hayatına ve ebedî Ahret hayatına “inanmıyorum” demek ve inanmamak, bu gerçeklerin yaşanmasına asla engel değildir. Berzah hayatını “bast-ı zaman ve tayy-ı mekân” sırrıyla, yani hem sıkıntısız, hem de çok kısa bir zamanda aşmaya engeldir. Ayrıca EBEDÎ ve SONSUZ olan Ahret hayatını Cennetlerde ve mesûdane yaşamaya engeldir. Berzah hayatımızdaki bu uzun süreci hem sıkıntısız, hem de çok kısa zamanda aşmaya yarayacak olan eğitim, hem de ebedî ve SONSUZ olan Ahret hayatımızı Cennetlerde ve mesûdane yaşamayı kazandıracak EĞİTİM, sadece şu dünya hayatında alınıp, bu eğitime göre yaşayarak kazanılacaktır…

Gerçek hâl böyle olunca, evlâtlarımızın bu ebedî ve sonsuz hayatları ile ilgili eğitim, niçin seçmeli oluyor da, zorunlu olmuyor? İşte ciddi sıkıntı ve dengesizlik burada!…

Elbette sınav gereği olarak, şeytan ve aveneleri bu gerçeklerin üstünü örtmekle, insanları da çeşitli zevk ve eğlencelerle gaflete düşürmekle meşguller ve başarılılar. Yavrularımız bu konuda uyarılmaz ise elbette nefisleri zevk ve eğlenceleri tercih edecektir. Onları kötü alışkanlıklardan koruma eğitimleri, anne ve babaya ve milli eğitimimize ait olduğu gibi, bu gerçeklere hazırlanma eğitimini evlâtlarımıza vermek, anne ve babaya ait ve milli eğitimimizin en aslî görevlerinden değil midir?

Şimdi akl-ı selim ile çok ciddi düşünelim:

Burada, yani bu eğitim anlayışımızda bir terslik ve ciddi bir dengesizlik yok mu?…

  • Bu 15-20 senelik tahsilin içinde, bu ebedî hayatımızı kazandıracak eğitim niçin yok?…
  • Azami 70-80 senelik bir dünya hayatı için 15-20 sene tahsil zorunlu iken, kabir, haşir, kıyamet, sırat, mahkeme-i Kübra ve ebedî, sonsuz Cennetleri kazanmak için, niçin zorunlu değil? Evlâtlarımıza hiç mi acımıyoruz? Veya bu gerçeklere inanmıyor muyuz?…

Meşhur bir atasözü var: “Kızı serbest bırakırsan, ya davulcuya kaçar. Ya da zurnacıya!…”

Bunun anlamı şudur:  “Çocuklar eğitime muhtaçtır, ancak serbest bırakılırsa, nefislerinin hoşlandıklarını yaparlar”.

Madem öyle, çocuklarımız ve neslimiz asla ihmal edilmemelidir.

Pedagojik formasyon gereği, onları sıfır yaşından itibaren hem dünya hayatı için, hem de ebedî Ahret hayatımız için, ta evlendirinceye kadar, üzerlerine titreyerek eğitmeliyiz. Çünkü, ahrette kendilerini ebedî azaplardan kurtarabilmek umuduyla, bizlerden de yöneticilerden de eğitim sistemimizden de şikâyet edecekler.

Bakınız, bu gerçeği; ebedî ve ezelî İLMİYLE bilen ve hem dünyanın hem de Ahretin Hâkimi olan Allah cc bizlere nasıl haber veriyor. Ta ki tedbir alalım:

Ahzab Suresi; 67. Ayet: ..Yine derler ki: "Rabbimiz! Biz yöneticilerimize ve büyüklerimize itaat etmiştik, fakat onlar bizi yoldan saptırdılar." 68. Ayet: “Ey Rabbimiz! "Rabbimiz! Onlara iki kat azap ver, onları büyük bir lânete uğrat" derler…

……….

NOT: Çok önemli bir konu olduğundan ve köşe yazısı boyutunu aşarak sabrınızı zorlamamak için, bu uzun ve çok önemli yazıyı ikiye böldük. Çok daha önemli olan ve en kolay çözümü içeren devamını, bir sonraki 2. bölümde arz edeceğiz, inşallah…

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER