Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Dünkü Güneşle, Bugün çamaşır kurumaz. & FETÖ…

Asrımızın Bedîsinin buyurduğu gibi, “Fena ve fâni bir adamın, güzel ve bâki bir sözü”ne takıldım bugün. Evet, bu söz gerçekten çok ulvî anlamlar yüklüdür.

“Dünkü Güneşle, Bugünkü çamaşır kurutulmaz…”

Birlikte düşünelim bakalım, hangi anlamlar bizi kucaklayacak?

İlk aklıma gelenler: Sanki “Geçti Bor’un pazarı, sür eşeği Niğde’ye” atasözüyle eş anlamlıdır.

Yani, Sen bu hayırlı işi yapmakta çok geç kaldın kardeş. Gereksiz beklemeler veya ihmaller yapmasaydın, zamanında kafanı çalıştırıp erken davransaydın, hedefine ulaşırdın”, anlamında olduğu hemen anlaşılıyor.

Mefhum-u Muhalif (zıt) anlamları ise “Geçmişte çok hatalar yapıldı, fakat sen bugünü iyi değerlendirmeye bak” veya “bugünün işini, yarına bırakma” anlamlarını da barındırıyor…

Bu girizgâhtan sonra siz dilerseniz, başka anlam çıkarmaya devam edebilirsiniz. Fakat ben tam bu noktada, ‘İNSAN olarak yaratılıp, dünya sınavındaki esas görevlerimizi kapsayan ve bu konudaki ihmallerimizi’ düşünerek, bu cümleyi analiz ve tahlil etmeye çalışacağım, inşaallah.

Girizgâhtaki ihmallerimiz her ne olursa olsun, bazı dünyevî avantajlarımızı engelleyebilir veya en fazla geri kalan kısa ömrümüzü sonlandırabilir. Hatta bunların telâfisi bile mümkündür.

Fakat İnsan olarak, sınav için çeşitli mükellefiyetlerle yaratıldığımız halde, bunu fark ve idrak edemeden ihmal edersek, işte o zaman iş işten geçmiş olabilir.

Yani, Telâfisi asla mümkün olmayan ebedî ve sonsuz Cehennem azabına müstahak olursak, işte o zaman hâlimiz nice olur?

Hasbelbeşer şu Dünya sınavında bulunan insanlar olarak; her birimizin, en önemli endişesi, en önemli derdi ve en önemli gayretleri, hatta hep birlikte seferberliğimiz bu olmalıdır…

Gerçek pişmanlıkların yaşanmaması için, hatırlatmak istedim… Vesselâm.

 

***

15 Temmuz 2016 FETÖNÜN HÂİN DARBE GİRİŞİMİ.

9 Sene önce bugün veya bu hafta, Hain Fetö darbe girişimiyle, tam 253 Masum vatandaşımız, bir kısmı tank paletleriyle parçalanarak şehit oldular.

2 734 Kişi de ezilerek, yaralanarak ve sakat kalarak, gazi oldular.

BİNLERCE çocuk YETİM, binlerce kadınlar DUL kaldı.

Bu hain darbe girişimi ve bu hainler asla unutulmamalı ve unutturulmamalıdır.

Bu nedenledir ki; Ülkemizin 90BİN küsur tüm resmî camilerindeki CUMA vaazları ve Hutbeleri, bu ihanetin ve hainlerin unutulmaması için hazırlandı ve takdim edildi.

NASIL UNUTULSUN Kİ?

Kırk küsur sene önce ünlü bir vaiz iken; ABD’NİN sinsi tuzağına düşürülerek, ülkesine ve masum vatandaşlarına düşman edilen FETÖ elebaşısı, gözünü kırpmadan, kendi ülkesini ABD’YE peşkeş çekmek için, lanetli emirler vermişti.

Üstelik de ülkesinin okullarında (cevap anahtarları çalınarak) torpilli okuyan, devletinin imkânlarıyla, makam ve mevki sahibi olanların; devletinin askerlerini, silâhlarını, tanklarını ve uçaklarını; masum halkına, devletine, hükümetine ve güvenlik güçlerine çevirerek, acımasızca boşaltmaları nasıl unutulabilir ki?

Sonsuz şükürler olsun ki ordunun içinde, Milliyetçi Generallerden Zekâi Aksakallı ve Öner Halisdemir gibi yüzlerce kahramanlar, bu darbe girişimine geçit vermediler.

Bu ihaneti yöneten vatan haini Tuğgeneral Semih Terzi’yi; kahraman Ömer Halisdemir, (sonunda mutlaka şehit olacağı kendisine bildirildiği halde,) alnının tam ortasından vurarak, darbe girişiminin yönünü değiştirdi.

Güzel vatanı için, vücuduna tam 30 mermi yağdırılarak şehit edildi…

Bundan sonrasını da Allah’ın inayetiyle, Başbakanın “vatanı savunma çağrısıyla”, bu güzide millet üstlenerek; 253 kahraman vatan evlâdının Şehit, 2 734 fedakâr Kişinin de yaralı, BİNLERCE çocuk YETİM, binlerce kadınların DUL kalmalarına rağmen, bu ihanete fırsat verilmedi…

Ne gariptir ki, FETÖ’NÜN kalıntıları; bu halktan, devletten ve hükümetten, “biz fetö elebaşısının bu art niyetini bilemedik” diye özür dilemek yerine, maalesef İNTİKAM peşine düştüler.

Ne gibi?

Aynen, kendi hataları sebebiyle yol kenarındaki ulu çınara çapran şoförün, “bu ağacın burada içi ne? Bunun yüzünden kaza yaptım!” düşünceleriyle, ağacı tekmeleyerek, ağaçtan intikam almaya çalışan zavallı şoför gibi…

Fakat bu millet, FETÖ konusunda gözünü iyice açmıştır.

Onlara artık bu ülkede rağbet te yok, müsamaha da yok, yer de yok!..

Sürgün ve kaçak olarak gittikleri yerlerde, debelenip dursunlar.

Er veya geç, İlâhî Takdir olan ÖLÜM gelip çattığında, Vatana İHÂNET EDENLER için hazırlanan İlahi intikam nasıl olurmuş, orada görecek onlar. Vesselâm.

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER