A. Raif ÖZTÜRK
  • 17/01/2016 Son günceleme: 17/01/2016 18:49
  • 12.013

Okurken adeta ŞOK olacağınız, çok ilginç ve ibretlik şu olayları, en güvenilir ve birinci ağızdan nakledeceğim bugün.

Emekli Din görevlisi olan ve Beykoz’da yaşayan H. Hızır Çakır hocamız şöyle anlatıyor.  “Bu ibretlik olay benimle toprağa girmesin diye anlatıyorum. Bunları yazınız ki, tarihe geçsin. Bu gerçekleri anlatmak için ben her yere gelmeye, gerekirse TV.’ye çıkmak dâhil her şeye hazırım. Bu hadiseyi yüzlerce, hatta binlerce dostlarıma da anlatmışım.”  H.Hızır Çakır hocam şöyle devam ediyor:

Sene 1973 İstanbul Boğazında durdurulan bir gemide ilk defa Türkiye'ye kaçak olarak sokulan binlerce 'Dürbünlü TÜFEK' yakalanmıştı. Yakalananlardan birisi, benim öz Kardeşim HALİL ÇAKAR idi... Tevkif edildiler. Mahkeme devam ederken 1974-75 CHP-MSP Koalisyonunun çıkardığı AF ile tahliye olundular. O kardeşim enteresan bir kişiliğe sahiptir. Dört sene İlkokula gitmiş, birinci sınıfı 2’ye geçememiş, yani ilkokul birden terk. Şimdi bile ismini  yazamaz.  Ancak; gözü pek, hırçın, kavgacı, şizofrenik bir yapıya da sahip. (Küçükken düşmüş, beynini çarpmış derler.) Evi terk edip gitmişti. Zar, zor askerliğini yaptırabildik. Firar etmiş, askerliği de yanmıştı. O da genel af kapsamında AF edildi. Yalvar yakar askere tekrar gönderebildik. Askerlik bitince yine aynı (karanlık) âlemlere takılmıştı. 1-2 Ayda bir eve gelirdi. Akıl almaz şeyler anlatırdı. Mafya Âlemi’nin Babası Dündar KILIÇ'IN FEDAİSİ olduğunu, Romanya' ya  gittiklerini, Çavuşesku'nun Sarayında ağırlandıklarını  söylerdi. Biz de ailecek “yalan söylüyor” düşüncesiyle gülüp eğlenir, hoşça vakit geçirirdik. Ta ki; Üsküdar'dan Bağlarbaşı'na dönen virajdaki eski ŞİLE OTELİ'NİN Müdürü evimize telefon edene kadar…

Telefondaki ses “sizinle, kardeşiniz Halil ÇAKAR'la ilgili önemli bir mevzuu görüşeceğim. Lütfen gelir misiniz” deyince kalkıp gittim.

Sene 1978. Otele girdim. “Bendeniz Hızır Çakar, Halil'in Abisiyim. Buyurunuz söyleyiniz...” dedim. Müdür ilk önce “siz ne iş yaparsınız” diye sordu. “Din görevlisiyim” der demez,   adam gülme krizine girdi. Ben sinirlendim. Adamın üstüne doğru yürüyünce, eliyle “dur” diye özür işareti yapıyor, fakat gülmeye de devam ediyordu.

Neyse, gülme krizi bitti. Müdür “Allah aşkına darılmayınız, size değil, şu karışık işe güldüm. Siz İmam, kardeşiniz böyle. Çok özür dilerim” diye diller döktükten sonra:
-“Efendim sizi gerçekten, iyi niyetimle çağırdım. Kardeşiniz eve para veriyor mu?” diye sordu. Hayır dedim. Gerçekten hiçbir zaman bize tek bir lirası dahi geçmedi elhamdülillah...
Müdür: “Hocam, bu adam MİLYARLAR harcıyor” dedi. “Lütfen bundan biraz para koparmaya bakın, yazık günah, şimdi batırıyor, ilerde kendine de lazım olur, ona verirsiniz” dedi. İyi niyetli Müdür bir de şöyle bir hadise ekledi:

-Halil Bey bazen gelir. Müdür! Akşama oteli kapat... Otelde tek başıma kalacağım” der. Mecburen gelenlere “otelimiz dolu” deriz. Gece gelir. Terasa çıkar. Ayaklarını  masanın üstüne koyup sade kahvesini içer, saatlerce denizi seyreder, sabah otelin tüm parasını ödeyip giderdi. Siz biraz para kapmağa bakın!...

İşte anlattığımız bu kardeşim, o yıllarda merhum Gün Sazak BAKAN olunca 'Süt Dökmüş   Kedi'ye döndü. Benden 3-5 lira borç isteyecek kadar düştü. “Bittik, mahvolduk. Bizim âlem de sinek uçmuyor. Resmen aç kaldık abi.”  diyordu. Aradan kaç ay geçti bilemem... Bir gün neşeli bir şekilde bana geldi. Ne ulan, hangi derede kurt öldü” dediğimde, “Abi yakında kurtuluyoruz, bu iş bitti. Ben gene eski günlerime döneceğim” diyerek şarkılar söylemeye başladı. “Anlat hele, ne olacak” diye sordum. Şu akıl almaz vesikayı anlattı.

-''Geçen akşam bizimkiler konuşurken duydum. Yakında Gün Sazak öldürülecek'' dedi. Ben de “eee, ne olmuş. O öldürülürse başka birisi bakan olur. Siz gene avucunuzu yalarsınız”  dediğimde, şöyle devam etti;
-''GÜN SAZAK ÖLDÜRÜLECEK. BU HÜKUMET YIKILACAK. YENİ HÜKUMET KURULACAK. (şu gelen cümleye lütfen dikkat ediniz) YENİ HÜKUMETTE 'GÜMRÜK ve TEKEL BAKANI'  TUNCAY  MATARACI OLACAK''  dedi...

Biz, “Olmaz böyle şey” dedik. Onu bu âlemden kurtarmak için sülale olarak başına çöktük. Zorla Rize'ye götürüp evlendirdik. Namus belası bu işlere bir daha bulaşmadı. 7 Çocuğu oldu. Çay Fabrikasında çalışıp emekli oldu. Şimdi  İST./ Anadoluhisarı’nda  baba evinde oturuyor. …  Biz şimdi diğer esas konuya devam edelim:

..Anlattıklarına, bizler pek ihtimal vermemiştik. “Yalandır” dedik. Amma aynen söylediği gibi, hadise birebir gerçekleşti. Önce, Gün Sazak Bey şehit edildi. Sonra hükümet yıkıldı. Seçim yapıldı. Ecevit’in CHP si, (şer güçlerin, şişirme Karaoğlan propagandalarıyla) % 41 oy aldı, 214 milletvekili çıkardı. Fakat hükümet kurulamadı. Siyaset Tarihinin en büyük rezilliklerinden birisi yaşandı. Ve Güneş Motel Lobisinde yapılan en rezil anlaşmaya göre, 11 AP milletvekili, hepsi de bakanlık vaadiyle istifa ettirildi. İstifa edenlerin hepsi BAKAN yapıldı... Yani, Mafya bozuntusu zırcahil birisinin 7-8 ay önce haber verdiği gibi, 'Gümrük ve Tekel Bakanlığı'na aynen TUNCAY MATARACI GETİRİLDİ. Mafya bayram yaptı ve memleket hızla soyulmaya ve batırılmaya başlandı. Bu rezillikleri çoook sahtekârlıklar izledi. 1980 Darbesi oldu ve sonrasında ise Tuncay Mataracı Yüce Divanda 36 sene ceza aldı…  

AHHH BENİM ZAVALLI MİLLETİM... Dinden uzaklaşanların koalisyonlarında, ne sinsiliklerin döndürüldüğünü genç nesil de bilsin istedim. İç ve dış ŞER GÜÇLERİN, bin bir türlü sinsi tuzaklarla ve çeşitli iftiralarla, niçin güçlü iktidarları tökezlettiklerini, akabinde de GEZİ ve diğer sokak hareketleriyle, darbe girişimleriyle, terörü akıl almaz şekillerde destekleyerek, ülkemizi niçin koalisyonlara düşürmek istediklerini, herkesin anlamasını istiyorum. Üstelik bunlar, 1923’te Lozan’da peşkeş çekilen topraklarımızın ve hazine değerindeki diğer haklarımızın, Türkiye’ye İADE tarihi olan 2023’e, GÜÇLÜ bir hükümetle girilmesini asla istemiyorlar. Lozan ittifakını yapan güçler de ülkemizi işte bu nedenlerle koalisyonlara düşürmek istiyorlar. Tâ ki, 100 senedir sömürdükleri haklarımızı bize İADE etmesinler! Yakalanan ve öldürülen teröristlerin yarıdan çoğunun, niçin Ermeni, İngiliz, Rus ve Alman çıkma sebebini şimdi anladık mı? İşte, bu geniş topraklarımızın ve hazine değerindeki haklarımızın ülkemize iadesi için, bu sinsi tuzakları mutlaka bilinçli olarak bozmak şarttır...

Yazan: Emekli Din Görevlisi. H. HIZIR  ÇAKIR. (Açıklama: 1. ÇAKAR olan soyadımız, sonradan ÇAKIR olarak değişti. 2. Bu konu ifşa edildikten sonra, TRT yetkilileri Halil Çakar’ın evine gelip detaylı bilgiler aldılar. Halil, Yukarıdakilerin tamamını onaylayarak anlattı ve “Gün Sazak dizisi” olarak yayınlandı.) 

Yazarın Yazıları