Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Prof. Dr. İsmail KOCAÇALIŞKAN
Prof. Dr. İsmail KOCAÇALIŞKAN

Dil katliamı

Çocukluğumda 1967 Adapazarı depremini yaşamıştım. Merkez üssü Adapazarı olmakla birlikte buraya 70 km mesafede olan köyümüz (Bolu/Mudurnu/Ekinören) depremden etkilenmiş ve evimiz kısmen hasar görmüştü.

Sarsıntı biter bitmez insanlar evlerinden dışarı fırlamış, heyecan ve korku dolu bakışlarla “Allah emri oldu geçmiş olsun” diyorlardı. Ben olayı ilk defa yaşadığım için pek bir şey anlamadım. Aklımda kalan sadece bu kelimelerdi. İnsanlar “Allah emri oldu” diyordu. Daha sonraki yıllarda bunun yerine “zelzele” denildi. Sonra da deprem denilir oldu. Şimdi “zelzele” ve “Allah emri” kelimelerinin yerinde yeller esiyor.

Ecdadımız tabiatperestlik kokan kelimeleri kullanmaktan imtina etmişler. Sebeplerden ziyade sebeplerin yaratıcısı olan Allah’ı hatırlatan kelimeler icad ederek bunları kullanmaya çalışmışlar. Çok eski değil bundan 50 yıl kadar önce deprem yerine “Allah emri” ve “zelzele” deniliyordu. Çünkü deprem, deprenmekten ve kımıldanmaktan geliyor. Kendi kendine kımıldanıyormuş gibi bir anlam veriyor akla. Kımıldayan yerdeki faylardır elbette. Ama kımıldatan kim? Kimin gücü yeter buna? Fayları yerküreye yerleştiren kim ise odur şüphesiz kımıldatan. Buradaki faile kimisi tabiat, kimisi de doğa diyor. Biz ise Allah deriz. Bunu hatırlatsın diye de atalarımız olaya “Allah emri” demişler.

İnsan eliyle ekilmeyip dağda kırda bitip büyüyen ceviz, döngel, ahlat ve kuşburnu gibi bitkilere Allah’ın bitirdiği anlamında “hüday-ı nabit” denildiğini çocukluğumda bizzat duymuştum. Yağmura “rahmet” denildiğini de biliyorum.

Hastalığı akla getirerek insanda olumsuz etki bırakan hastane (hasta evi) yerine iyileşmeyi çağrıştıran “şifahane” (şifa evi) kelimesinin eskiden kullanıldığını biliyoruz. İyice araştırılsa bunlar gibi yüzlerce kelime bulunabilir tedavülden kalkan. Bunlar insana pozitif enerji veren ve ümit aşılayan güzel kelimelerdi. Ama maalesef bugün artık kullanılmıyorlar. Keşke demenin bir faydası olmazmış, ama “keşke bunlar hala kullanılıyor olsaydı” demekten de kendimi alamıyorum..

Son yıllarda şahit olduğumuz bir furya var. Çocuklara olan hitap şekliyle ilgili. Çocuğa annem, teyzem veya anneciğim, teyzeciğim gibi kelimelerle hitap ediliyor. Bu durum, Türkçemizi alt üst etmekten başka bir şey değildir. Yavrucuğum, evladım, annesinin, teyzesinin kelimelerinin suyu mu çıktı! Eskiden böyle hitap edilirdi. Bu kelimelerde çocuğa karşı bir sevgi, bir şefkat ve bir himaye mesajı vardır. Bunların yerine şimdi kullanılan anneciğim, babacığım gibi kelimelerde ise çocuğu kendinden daha üst makama çıkarıp onu bir kibir ve gurur abidesi yapma, buna mukabil de kendini alçaltma var. Böyle olunca da; söz dinlemez, başına buyruk, anne ve babasını kendisine hizmetçi gören bir nesil yetiştiriyoruz. Sonra da; bu çocuklar neden saygısız böyle! Diyoruz.

Kasıtlı veya kasıtsız olsun. Dilde sadeleştirme adı altındaki kelime katliamları ise ayrı bir dert. Oraya hiç girmeyeyim. Maalesef, dilde sadeleştirme politikası bugün dede ile torunu birbirinin dilinden anlamaz hale getirdi. Geçmişte yazılan kitapları okuyup anlayamaz hale geldik. İstiklal marşımızdaki kelimeleri bile kaç öğrenci anlayabiliyor bugün. Böyle giderse ebeveyn ile evlat da anlaşamayacak yakında. Elbette ihtiyaç halinde yeni kelimeler icad edilebilir. Ancak yeni kelimeleri seçerken insanda pozitif duygular uyandıran kelimeleri kullanmak veya en azından tabiatperestlik ve şirk ifade eden kelimeleri kullanmamak gerekir.

İnsanın karakteri ve davranışları üzerinde yaşadığı iklim ile yediği ve içtiği şeylerin etkisi olduğu bir gerçektir. Aynen öyle de; günlük hayatta kullandığımız söz ve kelimelerin de kişiler üzerinde tesiri vardır. Rastgele şeyleri yiyip içmediğimiz gibi, konuşurken de olumlu mesajlar veren uygun kelimeleri seçerek kullanmamız gerekir. Bu hususta herkese görev düşmektedir. Bir kişiden ne olur demeyelim. Kelebek etkisi diye bir şey vardır. Bir yerde bir kelebek kanat çırptığında onun zarif kanatlarının havayı titreştirmesiyle meydana gelen minik hava dalgaları orada kalmayıp kilometrelerce uzaklara yayılıyor. Biz bize düşeni yapalım yeter.

Prof. Dr. İsmail KOCAÇALIŞKAN
Prof. Dr. İsmail KOCAÇALIŞKAN HAKKINDA

İsmail Kocaçalışkan, Akademik, Bilim, Doğa Bilimleri kategorilerinde eserler yazmış bir yazardır. Başlıca kitapları alfabetik sırayla; Bitkiler Bize Neler Söyler?, Biyoistatistik, Doku ve Hücre Kültürü Teknikleri olarak sayılabilir. İsmail Kocaçalışkan kitapları; LP Akademi Yayınları, Nobel Akademik Yayıncılık aracılığıyla kitapseverlerle buluşmuştur. İsmail Kocaçalışkan tarafından yazılan son kitap "Biyoistatistik", Nobel Akademik Yayıncılık tarafından okurların beğenisine sunulmuştur. E-posta: [email protected] Eğitim Bilgileri Doktora, Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi / Fen Bilimleri Enstitüsü, Moleküler Biyoloji Ve Genetik, Türkiye 2010 - Devam Ediyor Araştırma Alanları Yaşam Bilimleri, Bitki Biyolojisi, Bitki Fizyolojisi, Temel Bilimler Yönetilen Tezler Bursa Uludağ'ın Arabis drabiformis Boiss., Aubrieta olympica ve Erodium sibthorpianum Boiss. subsp.sibthorpianum endemik bitki türlerinin doku kültürü yöntemleriyle çoğaltılması, Ceviz yaprak özütleri ve juglon’un bazı mikroorganizmalar üzerine etkileri, Juglon’un kavun ve hıyarda bazı fizyolojik, biyokimyasal ve anatomik parametreler üzerine etkisi, Dormansi kırıcı yöntemlerin yabancı ot tohumları üzerine etkileri, Çam fidelerinin büyümesi üzerinde bazı süs bitkilerinin allelopatik etkileri, Çeşitli şiddetteki gök gürültüsü seslerinin tohum çimlenmesi üzerine etkileri, Juglon’un hıyar fidelerinde protein ve enzim parametreleri üzerine etkisi, Ceviz yapraklarından mevsimsel olarak elde edilen özütlerin tohum çimlenmesine etkileri, Juglon’un kavun fidelerinde protein ve enzim parametreleri üzerine etkisi, Kozalaklı bitkilerde amonyum ve nitrat beslenmesinin kozalaklı bitkilerde büyüme üzerine etkilerinin karşılaştırılması, Kütahya kaplıca sularının tohum çimlenmesi üzerine etkileri, Saponin’in buğday tohumlarının çimlenmesi üzerine olan etkilerinin polifenol oksidaz ve amilaz aktiviteleriyle ilişkisi, Çeşitli çözücülerde hazırlanmış ceviz yaprak özütlerinin tohum çimlenmesi ve fide büyümesi üzerine etkileri, Bazı allelokimyasal maddelerin Kütahya yöresinde yaygın yabancı otlar üzerine herbisit etkileri, YTÜ Davutpaşa Kampüsü Fen Edebiyat Fakültesi avlusundaki çamların kurumasında çimlerin allelopatik rolünün araştırılması, Ceviz yapraklarında Juglon ve toplam fenolik madde miktarlarındaki mevsimsel değişimin belirlenmesi, Düşük sıcaklık stresinin kışlık buğday ve karalahana yapraklarında çözünebilir ve apoplastik proteinler ile prolin ve klorofil üzerine etkileri, Fenolik allelokimyasalların mikroorganizmalar üzerine etkileri, Ceviz yaprak özütlerinin bazı tohumların çimlenmesi üzerine allelopatik etkileri, Yonca özütlerinin çimlenme üzerine allelopatik etkileri, Bitkilerin tuz stresine toleransında prolin'in fizyolojik rolü ve öneminin doku kültürü şartlarında araştırılması, Büyümeyi düzenleyici maddelerin bazı bitkilerde soğuğa dayanıklılık üzerine etkileri, Bazı tohumların çimlenmesi sırasında polifenol oksidaz enzim aktivitesindeki değişmeler,

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER