Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Dikkat iki cehennemin arasında sınavdayız!

Bu başlıktaki ifadem şaka değil, teşbih yani bir benzetme de değil, abartı hiç değil.

Gelişen teknolojinin ışığında tespit edilen gerçeklerin tâ kendisi, fakat bir özetidir.

Altımız; yani gezip tozduğumuz, gülüp oynadığımız, hatta Yüce Yaratıcımızın emir ve yasaklarına İSYÂN ederek günah işlediğimiz şu yerin altı, bir Cehennemdir.

Üzerinde yaşadığımız dünya gemisi, uzay denizinde yüzerken geminin sahibi olan Yüce Yaratıcı, gemidekilerin rahatsız olmaması için öyle bir düzen kurmuş ki gemidekiler ne dünyanın döndüğünü, ne de herhangi bir ses ve gürültüsünü hissetmiyorlar. Bu sayede rahatça uyuyabiliyorlar. İşlerini yapıyorlar.

Hâlbuki bu gemi, aslında büyük bir düdüklü tencereye benzemektedir.

Yerin kalbi hükmündeki merkezinde madenlerin erimesiyle meydana gelen sıvı bir ateş bulunmaktadır ki bilim dilinde mağma denilen bu çekirdeğe küçük cehennem denilmektedir. Buradaki sıcaklığın 6000 oC olduğu tahmin edilmektedir. Bu yüksek sıcaklıkla birlikte gaz oluşumundan, burada yüksek bir basınç da ortaya çıkar. Bu yüksek basıncın bir taraftan tahliye edilmesi gerekir. Aksi halde, kesinlikle dünyamızın patlaması bilimsel bir gerçektir.

Yanardağlar, bu dev tencerenin tahliye ve emniyet sübaplarıdır.

İşte yanardağ bacalarından çıkan gazlar, küller ve lav akıntılarıyla dünya rahat bir nefes almakta ve üzerindeki yolcuları güneşin etrafında asırlardır sâlimen seyahat ettirmektedir.

cehennem

Bizi bu kadar tehlikeli bir gemide rahat yaşatan Yüce Allah’ımıza ne kadar şükretsek azdır.

Dünya’yı bir futbol topu büyüklükte düşünsek, üzerini kaplayan toprak, dağlar ve ana kayalar, topun deri kısmı oranında olurdu. Topun hava dolu kısmı ise merkeze kadar ısısı, 33 M.’de 1 derece artan ve 6000 dereceye ulaşan mağma tabakasıdır. Çekirdekteki basıncın etkisiyle mağmadaki lâv ateşi bazen ana kaya tabakasındaki çatlaklardan dışarı fışkırır. Yanardağlar bu şekilde ortaya çakarlar.

Bir ateş topunun üzerinde yaşatıldığımızın, daha da açıkçası SINAVDA OLDUĞUMUZUN farkında mıyız?

Daha da önemlisi, NEYİN ÜZERİNDE GÜNAH İŞLİYORUZ?

cehennem2 jzeRoeCivm

Büyük levhalar üzerinde yaşamaktayız.

Dünyanın yüzeyi, biçimsiz taşlarla döşenmiş bir kaldırımın yüzeyi gibi birbirine geçen parçalardan meydana gelir. Yerkürenin derisinin tektonik levhalar adıyla anılan bu iri parçaları, gezegenimizin derinliklerinden kaynaklanan ve İzn-i İlâhi ile ortaya çıkan hareketlerin etkisiyle yer değiştirirler. Yani asla bir tesadüf değil!..

Levhaların birbiriyle çarpıştığı levha sınırları, deprem denilen yer hareketlerinin çok olduğu yerlerdir.

Yanardağ püskürmeleri ve depremlerin çoğu bu sınırlarda meydana gelir.

İki levhanın karşılaştığı her yerde birbirine giren kayaların doğurduğu büyük gerilimler yer sarsıntıları, zelzele biçiminde boşalır. Yanardağların çoğu da erimiş kayanın, levhadaki çatlaklardan yüzeye fışkırdığı levha sınırlarında yer alır. Levhaların çarpışması sırasında bir dalma-batma kuşağı olmak üzere biri ötekinin altına girmeye zorlanır. Batan levha, bir ucundan erir ve mağma levhalar arasında kalan yanardağları beslemek üzere İzn-i İlahi ile yükselir.

Diğer yandan; Üstümüz de âdetâ bir cehennem:

Yerkürenin içi cehennem olduğu gibi, yer küreyi çepeçevre saran atmosfer tabakalarını da incelediğimizde, bundan çok farklı olmadığını görürüz. Atmosferin en alt tabakası troposfer olarak adlandırılır. Burası solumamız için gerekli olan O2 (oksijen) gazı ile bitkilerin fotosentez yapması için gerekli olan CO2 gazı ve bitkilerin büyümesi için gerekli olan N2 (AZOT, Nitrojen-N2) gazının bulunduğu hayata elverişli tabakadır.

Bu tabaka yaklaşık 1218 km kalınlığında olup üst kısımlarındaki sıcaklık (eksi) -55 oC civarındadır.

80 km yukarıya çıktığımızda ise üçüncü tabaka olan Mezosfer gelir ki burada sıcaklık (eksi) -80 oC civarındadır. Buralarda canlı yaşaması mümkün değildir. Çünkü bu oldukça düşük bir sıcaklık olup, SOĞUK ATEŞ olarak adlandırılır ve SOĞUKLUĞU İLE YAKAN bir ateş tabakasıdır.

Daha yukarı çıktığımızda, bu kez sıcaklık tekrar artar ve 180 km de 395 oC ve daha yukarılarda 700 oC’yi geçen yüksek bir sıcaklık bulunur. 

cehennem3 b5gEekgV14

İki Cehennemin arasında, bir nevi CENNETTE yaşatılıyoruz:

Birkaç metre derinlikteki toprak tabakası ile birkaç yüz metre yükseklikteki hava tabakası canlıların yaşamasına elverişli olarak yaratılmış.

Bu dar dünya Cennetinde bitkiler, hayvanlar ve insanlar hep beraber fevkalade rahat yaşatılıyoruz. Elbette bu dar yeryüzü âleminin dışındaki yerler de oralara mahsus melekler, cinler ve rûhaniler gibi canlılarla şenlendirilmiştir.

Bu dünyada iki Cehennem arasında bir Cennette yaşatıldığımızın ve bunu bize hazır eden Yüce Rabbimize sonsuz şükür ve kulluk gerektiğinin farkında olmalıyız? Bizlere bahşedilen akıl ve vicdan bunu gerektiriyor.

Burada Cennet ile Cehennem iç içe ve yan yana yer alırken, Âhiret denilen ve bu hayatın devamı olan öbür âlemdeki büyük Cennet ve büyük Cehennem ayrı ayrı olacaktır. Buradaki ömür sermayemizin SINAV için verildiğini idrak ederek, şükür ve kulluk derecesine göre, oradaki EBEDÎ mekânımız ya Cennet, (İnşâallâh) ya da Cehennem olacaktır. (Allah cc muhafaza buyursun.)

Dünyevî meşguliyetlere dalıp, bu gerçeklerden GAFLET edilmemesi için ve bu dünyadaki SINAVIMIZDA, mutlaka kazanma gayreti içinde olma adına hatırlatmak istedim. Vesselâm…

(Teknik bilgiler, Prof. Dr. İsmail Kocaçalışkan hocamın eserlerinden alınmıştır.)

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER