Büşra ŞEN ÇOBAN
  • 24/05/2019 Son günceleme: 24/05/2019 17:02
  • 9.945

Latincedeki pater (baba) kelimesinden türeyen paternalizm, baba gibi davranmayı ya da bir kişiye kendi çocuğuymuş gibi davranmayı ifade eder.

Devletin vatandaşları sahiplenmesi onları koruması ve müdahalesi olarak görülebilir. Kişinin refahı, iyiliği, mutluluğu, ihtiyaçları, çıkarları ya da değerlerini korumak bahanesiyle kişinin eylem özgürlüğüne müdahale edilmesini anlayabiliriz. Örneğin; devletin bireylere yasalarla yaptığı müdahaleler ya da ebeveynlerin çocuklarına yapmış olduğu yasaklar paternalizm örneklerindendir.

Paternalistik yaklaşım olarak düşündüğüm müdahale türlerinin bir listesi bulunmaktadır.

Belirli paternalistik müdahaleler üzerine konuşacak olursak öncelikle bireye yasak olarak sunulan yasalara bakalım. Zaten yasa demek yasak demektir. Aynı kökten gelirler.

Makinelerini kullanırken motosikletçilerin kask takmasını gerektiren yasalar. Cankurtaranlar görevde bulunmadığında kişilerin halka açık bir plajda yüzmelerini yasaklayan yasalar. İntiharı suç teşkil eden yasalar. Belirli ilaçların kullanımını düzenleyen yasalar. İnsanları, gelirlerinin belirli bir kısmını emeklilik maaşlarının alımı için harcamayı zorunlu kılan yasalar (Sosyal Güvenlik). Çeşitli kumar biçimlerini yasaklayan yasalar (genellikle fakirlerin paralarını ödeyebilecekleri zenginlerden daha fazla alıkoyacakları gerekçesiyle haklı). Krediler için azami faiz oranını düzenleyen yasalar.

Bireyin emniyet kemeri takıp takmamasından, hangi ilacı kullanacağına, ne yiyip içtiğine, hangi cinsel eğilimde bulunduğuna gibi birçok noktada kişiye müdahale söz konusudur. Düşünsenize bir takım yasalarla özgürlüğümüz kısıtlanıyor. Örneğin intihar etmek dahi suç. Borç batağına batmış biri artık sona yaklaşmış ve intihara kalkışmış. Bu intihar başarılı olmazsa devlete bir takım para ödemek zorunda. İntihara teşebbüs suçu.

Peki, kendi bedenim ile kendi tercihlerimle ilgili bu kadar müdahale altında olmamın sebebi ne? Özgürlüğümü kısıtlayan yasaların gerekçeleri ne? Gerekçe ne olursa olsun benim özgürlüğümün değerine hiçbir zaman erişemeyecek. Örneğin emniyet kemerini takmayan ya da kasksız motoruna binen çok şiddetli bir kazadan ağır yaralı çıkan bir kişiyi düşünelim; bu kişinin çocukları varsa hem maddi hem manevi açıdan sefil olacaklar. Sefil ve mutsuz birey verimsiz bireydir. Ayrıca emniyet kemeri takmayan ağır yaralı kişi kamuya zarardır; gerek hastane masrafları, gerek bakım hizmetleri, aksatmış olduğu iş gücü olarak devlete zarardır.  Paternalizmin amacı tam da burada devreye girer aslında. Devletin toplumsal düzeni korumak için maddi ve manevi kontrol mekanizması olan yasaya ihtiyacı vardır. Bu yasalarda bireye temas eder.

 Paternalistik müdahaleler, bireye dayatılma zorunluluğu taşımazsa birey için olumlu etkileri görülebilir. Böylelikle birey gerçek manada kendi farkındalığına varır, davranışların sonuçlarını öngörebilir ve kendi davranışı sonucu ortaya çıkacak zarara katlanabilir. Bilinçlenen birey yaptığı her adımı rasyonel atar ve toplumsal ilerleme kaydedilir.

Devlet babacılık kavramı baba gibi sahiplenmeyi anımsatır. Ancak bu sevgi sahte sevgidir. Amaç otorite kurmak ve düzeni korumaktır.

Otorite; boyun eğmenin en büyük erdem başkaldırının ise en büyük günah olduğunu savunur. (Erich Fromm)

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz