A. Raif ÖZTÜRK
  • 09/02/2020 Son günceleme: 09/02/2020 17:33
  • 5.451

Bir önceki yazımızda, jeolojik ve fizyolojik olay olan depremlerin asla tesadüf olmadığını, “bırakınız depremleri, tek bir yaprağın bile, Allah’ın bilgisi ve iradesi dışında düşmediğini” belgeleriyle mütalaa etmiştik. Bu gün de “mademki bu gibi musibetler tesadüfen olmuyor, hatta jeolojik ön hazırlıkların bile Allah’ın cc. ilmi ve iradesi dışında gelişmiyorsa, bu tür musibetlere sebep olan faktörler nelerdir” sorusunun cevabını mütalaa edeceğiz.

Önceki yazımızın girizgâhında: Yerkabuğu içindeki kırılmalar nedeniyle, ani olarak ortaya çıkan titreşimlerin dalgalar halinde yayılarak, geçtikleri ortamları ve yer yüzeyini sarsma hadisesine “deprem” denir. Ve depremler, enerji birikmeleri nedeniyle yer kabuğunu oluşturan levhaların birbirine basınç uygulamaları ve birbirlerini hareket ettirmeleri sonucu oluşur, demiştik… Bu tarifler, depremin fizyolojik, jeolojik ve fiziki tanımıdır.

Fakat bu tarifler aynen; “ceza evlerinin inşamsını hazırlayan faktörler nelerdir” sorusuna, “kum, harç, çakıl vs.’in, gerektiği oranda birleşerek, gerekli tekniklerle inşa edilişidir” şeklinde verilen cevap gibidir ve doğru olsa da çok çok eksiktir.

Esas ana sebepler, yani hazırlayan faktörler gizlenmiş veya ihmal edilmiş olunur.

Oysa bu soruya en doğru cevap; “Her hangi bir belde veya ülkede ceza evleri inşaasını hazırlayan faktörler, o beldenin hâkim ve yöneticileri tarafından, SUÇ İŞLEME oranlarının artmasını bizzat müşahedeleri ve bu ihtiyaca cevap vermeleridir” olmalıdır. Yukarıdaki ilk cevap ise inşâ ve icraat yönünü anlatır, bu ise gerektiren faktörleri bildirir…

Bu itibarla da “Deprem, Virüs, Dolu, Sel, Çığ, Hortum, vs. musibetleri hazırlayan faktörler nelerdir” sorusuna verilecek en güzel cevap: “Hâkimlerin Hâkimi, Kâinatın ve insanlığın Yüce Yaratıcısının emir ve yasaklarına AYKIRI davranışlardır. Yani, zinalar, zulümler, zalimlere meyiller ve nankörlüklerdir. Veya bazen de ikaz mahiyetindedir” olmalıdır.

Yukarıdaki ilk cevap ise; oluş, sergileniş, yani icra şeklini anlatır.

Bu doğru cevap asla bir iddia değil; Yüce Yaratıcımızın bizlere merhameten ve sınavda olduğumuz için(Mülk Suresi, 2. Ayet.), bir nevi kopya vermek gibi gönderdiği Kur’ân-ı Kerimi ve Rehber ve kılavuz olarak görevlendirdiği dünyanın en doğru sözlü Muallimi, Hz. Muhammed SAV’in sözleridir. (Önceki yazımızda örnekler vermiştik.)

Elbette “Kuluna zulmetmek istemez Hüdâsı. Herkesin çektiği kendi cezası”dır, çünkü insanlar, yani bizler O’nun cc eserleriyiz ve O cc, sınırsız Merhamet sahibidir.

O kopya mahiyetindeki uyarıcı mesajlardan sadece birkaçını görelim.

Bakara S., 155. Ayet: Sizi mutlaka biraz korku ve açlık, biraz da mallardan, canlardan ve mahsullerden bir noksanlık ile imtihan edeceğiz. (Ey Resulüm!) O hâlde sabredenleri (tevekkül edenleri Cennetle) müjdele!

İnsan Suresi, 3. ayet: Biz insana doğru yolu gösterdik; o, ya şükredici olur ya da nankör.

Sebe Suresi, 17. ayet: Böylelikle nankörlük etmeleri dolayısıyla onları cezalandırdık.

Enfâl S., 51. Ayet: İşte bu, sizin kendi ellerinizle meydana getirdiğiniz bir sonuçtur. Hiç şüphesiz Allah, kullarına hiçbir şekilde zulüm edecek değildir.

Hûd S., 113. Ayet: ..Ve zulüm yapanlara asla yakınlık göstermeyin ki, size de ateş (ceza) dokunmasın.

A’raf S., 165. Ayet: Onlar yapılan bunca nasihati unuttukları zaman, o kötülükten sakındıranları kurtardık, o zalimleri de fena hareketlerinden dolayı şiddetli bir azaba uğrattık… (Bu tür musibetlerde ölen çocukların ve masumların durumlarını ve sebeplerini önceki yazımızda açıklamıştık.)

Evet dostlar, bunlar bizlerin maruz kaldığı belâ ve musibetler hakkındaki kesin hükümlerdir ve insan aklıyla tartışılamaz. Ahvâl böyleyken, acaba bizlere düşen nedir?

Biz ona bakmalıyız ve bizleri uyarıcı bu tür İlâhi ikazlardan nasıl ibret almalıyız?

Sınavda olduğumuzu asla unutmamalıyız ve o titizlikte yaşamalıyız.

İnsanın cesetten ibaret olmadığı ve metafizik yönünün olduğu gibi, olayların da metafizik yönünün elbette varlığına inanarak, olayların gerçek yönünü bilmeliyiz.

Konulara sadece fizyolojik, jeolojik veya tabiat açısından değil, metafizik yönünden, vahiy açısından, yâni Yüce Yaratıcımızın emir ve yasakları açısından da bakmalıyız. Çünkü şu Kur’ân kitabındaki hükümler de Allah’ındır. Şu Kâinat kitabı da, olayların işletilişi de Allah’ındır. Kesinlikle ayrı düşünülemez

Asla nankörlük ve zulüm yapmamalıyız, nankörleri ve zalimleri de ikaz etmeliyiz.

Hatta zalimlere yakınlık ve müsamaha dahi göstermemeliyiz.

Zalimlerin kimler olduğunu en doğru yerden, Kur’ân ayetlerinden öğrenmeliyiz.

Bu konuları hem bilimsel açıdan ve hem de maneviyat açısından araştırıp, 3 ayrı köşe yazısı yazan Emekli Dekan Sayın Ergun YILDIRIM hocamızın şu yazısıyla, yazımızı taçlandıralım ki, hiç kimsede en az bir şüphe kalmasın, inşaallah…

ÖNEMLİ NOT: 'Çin'de başlayıp hızlıca yayılan Corona Virüsü hakkında da bir araştırma yapılsa, Türkmenlere yıllarca yapılan ZULÜMLER, NANKÖRLÜK, ZİNA vb. gibi, benzeri birçok metafizik sebepler ortaya çıkacağı kesindir. Bu şu demektir: “1,4 Milyarlık nüfusuna güvenip, DOĞU TİRKİSTANI açık ceza evine çeviren zalim ÇİN’İ, Allah cc, görülmeyen küçücük VİRÜS ordusuyla, KAPALI CEZAEVİNE çevirdi! Yani, Kur’ândaki vaadini yerine getiriyor. Yüce Rabbimiz bazı belde ve kıtalara deprem, sel, fırtına, çığ, hortum, vs. musibetler verir, bazı yerlerde de CORONA VİRÜSÜ, HPV, AIDS, domuz gribi, çekirge, fare, yılan ve diğer ordularını görevlendirebilir. Avustralya’da mucizevî ve mukaddes hayvan olan DEVELER hakkında, çok su içiyorlar bahanesiyle yapılan katliam zulmüne, SU cinsinden cezalar verilmesi de çok anlamlıdır… (Soru ve teklif gelirse, bu konuda bir yazı daha ekleyebiliriz.)

Yazarın Yazıları