Kader GÜR
  • 01/01/1970 Son günceleme: 04/12/2008 23:11
  • 14.721

Beykoz’da bazı kesimlerin bu yazıyı okuduktan sonra ne diyeceklerini tahmin etmek çok zor değil… Ona rağmen Beykoz politikasında yakaladığım bazı ince çizgileri kamuoyuyla paylaşmak istiyorum…

Bunu söylerken, anlaşılmasını istediğim esas meselenin; yöneticilerin hedeflerinin fiziksel icraattan ziyade, bölgesinde ve ülkenin genelinde egemen olan dengeleri gözetme zorunluluklarının olmasıdır.

Bir önceki yazımda çok net bir şekilde ortaya koymuş olduğum çatışmanın taraflarının ülkemiz üzerinde egemen olmaya çalıştığı gerçeğinden yola çıktığımızda, zaten dengelerin ne olduğunu anlayabiliyoruz. Örneğin; bir başbakanı halk seçer ondan sonra, ‘ben herkesin başbakanıyım’ der, bir belediye başkanını çoğunlukla kendi partilileri seçer ama ondan sonra bir belediye başkanın en çok suçlandığı şey partizanlık yaptığıdır…

Bu yaklaşımlar muhalefetin iktidarı yıpratabileceği en kolay malzemelerdir… Ülke siyasetinde bu anlayışı en fazla ortaya koyan ideolojilerin başını maalesef bağımlı sol kanat çekmektedir. Neden diye sorarsanız, iktidar olma ümidini tamamen yitiren bağımlı sol kanat ancak bu şekilde kendi kitlesine hizmet edebildiğini düşünmektedir.

Türkiye’nin bugün içinde düştüğü bunalımın nedenlerinden bir tanesi de, iktidarın sürekli suçlandığı kadrolaşmayı sol kanatın geçmişte çok iyi yapmış olmasıdır. Bu açık seçik görülmektedir. Halk desteği olmayan sol sürekli hırçınlaşıyor… Anadolu halkını hiçbir zaman nazarı itibare almayan elit kesimin sözcü ve savunuculuğu yapan sol kesim sosyal anlayışından her geçen gün biraz daha uzaklaşıyor… Sosyal demokrat anlayışın özünden uzaklaşmasından doğan boşluğun bugün ki iktidar tarafından doldurulmaya çalışılması ister istemez dengeleri sarsıyor ve bazı kesimlere duyulan ihtiyaç ortadan kalkınca siyaset geriliyor.

Mensubu olduğu partisinin merkezde uyguladığı politikayı uygulayan Beykoz Belediye Başkanı Muharrem Ergül’de muhalefet tarafından partizanlık yapmakla suçlanırken, kendi partisince de yapmamakla suçlanıyor.

Bu söylemlere ilişkin çok sağlıklı bir değerlendirme yapmak mümkün değilse de, gerek içerden gerekse dışarıdan yapılabilecek muhalefetin en kolay yolunun bu olduğu biliniyor. AK Parti’ye açılan kapatma davasıyla birlikte siyasi yasak istenen isimler arasında Muharrem Ergül’ün olmaması, ihtiyaçtan değil, zaruretten sağlanan dengelerin bir sonucudur.

Ergül’ün, Beykoz Belediyesi’nin Tesisleri olan Beytaş’tan alkol satışını, kendisine en yakın isimlerin yoğun baskılarına rağmen kaldırmaması bir siyaset gereksinimi ve bir denge unsurudur. Son seçimlerde CHP teşkilatlarıyla birlikte CHP’ye oy isteyen Ülkü Erakalın için film günleri yapması, akabinde Ülkü Erakalın’ın yapılan film günlerini fiyasko olarak nitelendirmesi de Ergül’ü kendi partilileriyle karşı karşıya getirmiştir. Yine film günleri yapılan Yılmaz Güney’in, filmlerinde işlediği konuları, vermek istediği mesajları zannediyorum bilmeyen çok azdır.  Tiyatro binasının adını Feridun Karakaya koyması da aynı şekilde eleştirilmiştir. Ergül’e sorduğunda kültür adamı olan Feridun Karakaya, kimilerine göre öyle değildir.

Netice itibariyle Ergül’ün mensubu olduğu partinin teşkilatlarının büyük çoğunluğu bu isimlere ve etkinliklere karşıdır… Bu bir dereceye kadar normal karşılanabilir, fakat kendi ideolojileriyle adeta özdeşleşmiş bu isimleri kimseye kaptırmayanların, etkinlikleri Muharrem Ergül yaptı diye ilgi göstermemesiyle ortaya koymuş oldukları niyetleri, toplumu bölmekle kalmayıp çatıştırmaktadır.

Beykoz’da uzun süredir yaşanan köpek meselesi herkesin malumu… Beykoz sokaklarında başıboş dolaşan köpeklere Beykoz Belediyesi’nce gösterilen müsamaha Hayvan Hakları’na saygı gibi gösterilmek istense de, esas amacın, bu dev sektörden geçimini sağlayan insanlarla çatışmaya girmemek olduğunu ancak bizim gibi gözlemciler anlayabilir.

Vatandaşımız ancak elindeki tek yetkisi olan şikayet hakkını kullanır… Oda ne sonuç getirir Allah bilir… Beykoz’da aylarca süren bu tartışma karşısında Ergül ciddi bir sabır göstermiştir… Sonunda sözde hayvan hakları savunucularının yapmış olduğu hatayı fark eden Ergül o kesimin tepkisini alsa da haklı gerekçeleriyle Beykoz halkının taleplerini yerine getirmiştir…

Denge sağlayacağım diye mücadele eden Muharrem Ergül’ün yakın çevresi de, ideolojileri nedeniyle partisinin üst düzey insanları tarafından benimsenmiyor… Denge sağlayacağım diye hoşgörüyü elden bırakmayan Ergül, dışarıya sızdırılan belgelere rağmen bozuntuya vermiyor.

Toplumun huzurunu sağlamakla da yükümlü olduğunu düşünerek, devlet kademelerinde görev yapanların gözetmek zorunda olduğu dengeler, siyasette, 2+2 eşittir dört ederse de etmez demek zorunda bırakıyor insanı.

Yani demem o ki, muhalefet sırf konuşmuş olmak için konuşuyor… Attığının boş mu dolumu olduğuna bakmıyor… Adam çıkmış kürsüde konuşuyor… “Onu dinleyenlerde off be helal olsun sana” diyerek görevini yerine getiriyor. Muhalefet bundan ileriye gidemiyor…

Yerel yöneticiler, siyasi tercihleriyle değil projeleriyle tartışılan bir adam olmaları gerekirken, alkollü-alkolsüz, sağ-lı sol-lu tercihleriyle konuşulur hale geliyor.

Bu nedenle işin iktidar cephesi ise siyasette denge arayışlarıyla uğraşırken, yapması gerekenlerle ilgili bir adım atamıyor.

Yazarın Yazıları