Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Dehşetten sonra ferahlatıcı Müjdeleri

Mübarek Ramazan ayının ulvî ve bereketli atmosferinden çıkarken; bu Kur’ân ayından ayrılık zamanı nedeniyle, hüzünlü olan son günleriydi.

İftardan önce bir TV programında, Prof. Dr. bir ilâhiyatçıyı dikkatlice dinliyordum.

Önce, “Ümmet-i Muhammed SAV için, Cehennem azabı yok" cümlesi dikkatimi çekti.

Bu elbette çok önemli bir müjdeydi, acaba bu nasıl olacaktı?

Bu duygularla daha çok dikkatli dinlemeye başladım ve "Onların günahları, dünyadaki birçok sıkıntılarla, ölüm ânında, kabirde, haşirde, kıyamette, sıratta, mahkeme-i Kübra'da çekeceği, çok ciddi sıkıntılarla eritilecek" anlamında ayet ve Hadis-i Şerifler ekleyince, önce biraz ferahladım.

Sonra da, bir başka duygularla ürperdim…

Dünyadaki sıkıntılara bile tahammül edilemezken, ölüm ânında, o uzun Kabir hayatında, Haşirde, Sırat’ta ve hele “dehşeti birçok Ayet ve Hadis-i Şeriflerde vurgulanan KIYAMET sıkıntılarına nasıl tahammül edilecek” diye düşünürken, birden ağzım kurudu.

Acaba, buralardan da selâmetle geçilmesi mümkün değil miydi?..

Cehenneme düşme tehlikeleri içinde geçilen Sırat denilen imtihan köprüsünde ve yıllarca bekleme sırasında iliklerin bile kaynadığı bildirilen Mahkeme-i Kübra'da, “biz Ümmet-i Muhammed’in SAV ahvâli nice olacak”, diye düşünürken, hatibin şu ŞOK edici cümlesi beni mahvetti.

“Evet, muhterem Mü’minler; Bütün bu sıkıntılar, en hafif Cehennemin kısacık bir azabının yanında, çok hafif kalacak" demez mi?

Tüylerim diken diken oldu…

Çünkü Dünyanın en doğru sözlüsü olan Hz. Muhammed SAV, EN HAFİF Cehennem azabını şöyle tarif etmişti:

“Kişi Cehennemin kızgın direklerine bağlı olarak, ayak topuklarına kadar zemin KÖZ halinde kızdırılır ve öyle azap edilir. Bu yüzden beyni, tencere gibi kaynar. Bu kişi kendisini, herkesten çok azap çektiğini zanneder” buyurmuştu. (Buharî, Rikak, 51.)

  • En hafif Cehennem azabı böyleyken, sadece bir vakit NAMAZ için, uzun yıllarca tüm vücudunun, dehşetli Cehennem alevlerinin azabı, acaba hiç hafife alınabilir mi?

Üstelik te yukarıdaki cezalar; Ümmet-i Muhammet (SAV) için değil miydi?

  • Peki, diğer günahlar için veya yapılan isyanlar için hak edilen Cehennem azaplarına, acaba nasıl tahammül edilecek?..

Evet dostlar. Bundan sonra kesinlikle ve kararlılıkla, hiç günah işlememeye çalışalım ve geçmiş günahlarımız için çok çok tövbeler edelim.

İşte Ferahlatıcı MÜJDELER:

Merhameti sınırsız olan Yüce Rabbimizin harika müjdeleriyle, konumuzu noktalayalım.

Zümer Süresi, 53. Ayet: De ki: “Ey çok günah işleyerek kendi öz canlarına kötülük etmede ileri giden (haddi aşan) kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, Gafûr ve Rahîmdir.”

Fetret nedeniyle, gayrimüslim ülkelerde veya beldelerde doğmuş olduğu için, İslâm’ın güzelliklerinden haberdar edilmeyerek bu günahları işleyenlere; ancak haberdar olunca çok ciddi bir samimiyetle ve kesin bir kararlılıkla tövbe edip İslâm’a bağlananlara, daha çok müjdeler var.

Furkân S., 70. Ayet: Ancak şu var ki, (Günah ve isyanlardan) dönüş yapıp iman edenler, güzel ve makbul işler işleyenler bundan (ebedî Cehennem azabından) müstesnâdır (hâriç tutulacaktır). Allah onların kötülüklerini iyiliklere, günahlarını sevaplara çevirir. Çünkü Allah Gafûrdur, Rahîmdir.

  1. “..kötülüklerini iyiliklere” çevirmek, yani İslâm’a dönüş yapmadan önceki günahları silinerek, sıfırlanmış amel defterine, artık kazandığı sevaplar yazılacak.
  2. “..günahlarını sevaplara çevirir” ifadesiyle de, kişi bundan sonra hayırlı işler yaparak, önceki günahlarının aksine, amel defterine sevaplar yazdırmaya döndürür, anlamındadır.
  3. Ancak bazı âlimler, Remzî ve İŞÂRİ manada “eski günahları siler, yerine sevaplar yazar” şeklinde de yorumluyorlar…

Bu müjdeleri hatırladıktan sonra bir nebze ferahladım, fakat bu işin asla şakasının, bu dünya sınavının da asla tekrarının olmadığını düşündüm.

NİHAYET, Tegâbun S., 16. Ayette; “Elinizden geldiği (gücünüzün yettiği) kadar Allah'ın emir ve yasaklarına karşı gelmekten sakının. Emir ve yasaklarına kulak verip itâat edin; kendi hayrınız için bağışta bulunun. Kim nefsinin tutkularından korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir” Ayetine kararlılıkla uymanın, şart olduğunu anladım.

Çünkü Yüce Rabbimizin; ‘bu ayeti titizlikle uygulayanların kurtuluşa erdireceğine dair’, çok net bir vaadi var. Vesselâm…

***

BİLVESÎLE, Yüce Rabbimizden; “RAMAZAN BAYRAMINIZI, EN İÇTEN DİLEKLERİMLE TEBRİK ve TES’ÎD EDER, SİZE, SEVDİKLERİNİZE, ÜLKEMİZE, İSLÂM ÂLEMİNE ve TÜM İNSANLIK ÂLEMİNDE BARIŞ, HUZÛR, SAĞLIK ve ÂFİYETLERE VESİLE OLMASINI NİYÂZ EDİYORUM.”.

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

2 adet yorum var

  1. Ve Aleyna Aleyküm Selam
    Geçmiş bayram ve Cumanız hayırlara vesile olsun inşâallah
    Allah CC Razı olsun
    Abdullah Raif abi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER