Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muharrem ERGÜL
Muharrem ERGÜL

Darbeler tarihinde Beykoz Korusu’nun yeri

Hemen hemen herkesin siyaset bilimci kesildiği günümüzde, siyaset yazmak, siyasetçileri yazmak moda oldu. Eline cep telefonu alan tableti alan ipe sapa gelmez lafları bir araya getirerek sözüm ona köşe yazısı yazıyor. Bu yazılanların kime ne faydası var? İşin o tarafını düşünen yok.

Darbeler tarihinde Beykoz Korusu’nun yeri

Hemen hemen herkesin siyaset bilimci kesildiği günümüzde, siyaset yazmak, siyasetçileri yazmak moda oldu. Eline cep telefonu alan tableti alan ipe sapa gelmez lafları bir araya getirerek sözüm ona köşe yazısı yazıyor. Bu yazılanların kime ne faydası var? İşin o tarafını düşünen yok.

Kerameti kendinden menkul birtakım insanların “artık ben oldum” edasıyla kasım kasım kasılarak sağda solda “unvan arayışları” topluma ne kazandıracak ki? Ayakların baş olma telaşı yaşadıkları böyle zamanlarda siyasi suskunluğu bir edep olarak görenlerin safındayım. Yoksa yazmaya kalksak ciltler dolar da bundan ders çıkarılır mı? Orası meçhul.

Neyse ben konuya gireyim. 1876 yılının ılık bir nisan günü İstanbul’u bir dedikodu kasıp kavurur. Fısıltı gazetesi kulaktan kulağa bu haberi İstanbul’un her tarafına yayar.

Haber şöyleydi:

“Beykoz’daki Abrahampaşa Korusundan Riva’ya bir yol yapılıyormuş. Genç Osmanlılardan korkan Sultan Aziz, Sadrazam Mahmut Nedim Paşa vasıtasıyla Rus Çar’ına rica etmiş, Ruslar deniz yoluyla Riva’ya asker indirecekmiş, sonra da yapılan bu yeni yoldan Beykoz’a gelip oradan da İstanbul’u işgal edeceklermiş.”

Haber bu ya, İstanbul halkı bu haberle dehşete kapılır. Çoluk çocuğa varana kadar herkes silah kuşanır. Silahçılarda ve çarşılarda eski, yeni tabanca, kılıç, bıçak, çakı bile kalmaz. İstanbullular ne pahasına olursa olsun Ruslara karşı koymaya hazırlanıyordu.

Yani sizin anlayacağınız Ermeni vezir Abrahampaşa’nın dillere destan korusu, İstanbul’un işgaline yataklık yapacak dedikodusuydu bu.

Oysa bir müddet sonra haberi yayanın Rus elçisi İgnatief’in para ile tuttuğu Sırplar, Karadağlılar ve Hırvatlar tarafından yapıldığı anlaşıldı.

Çok ilginçtir. Bu haberin yayılması ve kurmaca olduğunun anlaşılmasından bir ay sonra 30 Mayıs 1876’da bazı subaylar ve “Genç Osmanlılar” tarafından bir darbe ile Padişah Abdülaziz tahttan indirilip Feriye Sarayı’na hapsedilir. Yerine 5. Murat padişah olur.

Bir yalan haberin tetiklediği darbeyle tahttan indirilip hapsedilen koca cihan imparatorluğunun padişahı Sultan Abdulaziz’in 4 Haziran 1876’da hapsedildiği Feriye Sarayı’nda bilekleri kesilerek intihar ettiğine tarih nasıl inanacaktı?

Sonradan anlaşılacaktı ki, içeride ve dışarıda mihraklar Osmanlı’da bir saray darbesi yaparak imparatorluğu adım adım yıkıma götürecekti. Beykoz’daki Abrahampaşa ve korusu üzerinden çıkarılan bir dedikodunun ülkemizdeki ilk darbenin olacağını o gün planlayıcılarından başka hiç kimse bilmiyordu. Ne yazık ki, ülkemizdeki darbe tarihlerinin tamamında sudan sebepleri üreten darbe planlayıcıları hep aynıymış. Bugün bunu daha net görebiliyoruz.

Sultan Abdülaziz’in ölümü sonrasında çıkan dedikodular üzerine Abrahampaşa gözden düşer. Hatta zengin Ermeni vezirin bir kısım mallarına hazinece el konur.

5. Murat’tan kısa bir süre sonra tahtta geçen 2. Abdülhamit 1887’de dedikodulara sebep olan Abrahampaşa arazisinin satın alınmasını ve bu türlü entrikaların önünün kesilmesini uygun görür.

1908’de ilan edilen 2. Meşrutiyetten sonra da “Abrahampaşa Korusu”, “Hürriyet Bahçesi” adı verilen sahil kısmıyla birlikte Koru bir mesire alanı olarak halka açılır. Koru içinde havuzlar, çağlayanlar, yapay mağaralar halka büyük bir gezi ve eğlence aracı olur. İçindeki tiyatroda temsiller verilir.

Tarihimizdeki ilk darbeye sebep olan dedikoduyla tahttan indirilip intihar süsüyle ortadan kaldırılan Sultan Abdülaziz, onun gözden düşen veziri Abrahampaşa ve dillere destan “Abrahampaşa Korusu” bugün “Beykoz Korusu” olarak biliniyor da, darbe tarihimizdeki yerini de ben hatırlatmış olayım dedim.

Muharrem ERGÜL
Muharrem ERGÜL HAKKINDA

Aslen Kuzey Kafkas göçmeni. Aile Trabzon ve Ordu kökenli. Beykoz doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Beykoz’da yaptı. Yüksek öğrenimini Marmara Üniversitesinde tamamladı. Beykoz Paşabahçe Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmenliği yaptı. (1980-1982) Ardından aynı okulda Müdür Yardımcılığı yaptı. (1983) Daha sonra müdürlük sınavlarını kazanarak; Beykoz Anadoluhisarı Ortaokulu Müdürü oldu. (1984) 1987 yılında kamu görevinden ayrılarak özel sektöre geçti. Birleşik Yayın Dağıtım Şirketi Genel Müdürü oldu. İki yıl bu görevi sürdürdü. Aynı görevine paralel olarak, Türkiye’nin ilk ve saygın kitap dergilerinden biri olan “KİTAP DERGİSİ’NİN” editörlüğünü yaptı. 1989 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol’un davetiyle yeniden Kamu görevine döndü. Milli Eğitim Bakanlığı Müşavirliği yaptı. (1989-1991) Bakan değişiminden sonra Milli Eğitim Bakanlığı Devlet Kitapları Genel Müdür Yardımcılığına atandı. (1990-1993) 1993 yılında Beykoz Milli Eğitim Müdürü oldu. 1994 yerel seçimlerinden sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Özel Kalem Müdürü oldu. (1999) Ardından 2004 yılındaki yerel seçimlerde Ak Parti’den Beykoz Belediye Başkanlığı’na aday oldu. Yüksek oranda bir oy alarak “AK PARTİ’NİN” ilk Beykoz Belediye Başkanı seçildi. 2009 yerel seçimlerinde aday olamadı. 2010 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Müşavirliğine atandı. 2012 yılından itibaren İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Danışmanlığı görevini sürdürmüştür. Eğitimcilik ve yöneticilik dışında Uzun yıllar Kanlıca, Beykoz ve Anadoluhisarı kulüplerinde amatör ve profesyonel olarak futbol oynadı. Yine Beykoz’da birçok sivil toplum kuruluşunda kurucu olarak görev aldı. Yayınlanmış dört kitabı ve yüzlerce makalesi bulunmaktadır. Türkiye’de birçok belediyede yöneticilik dersleri verdi. Yurtiçi ve yurtdışında birçok seminer konferans ve panele katıldı. Halen Beykoz Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyeliği yapmaktadır. Evli ve üç çocuğu bulunan Muharrem Ergül orta derecede İngilizce bilmektedir. Yaşadığı yer olan Beykoz’dan ve sokağından hiç ayrılmamış olup, Beykoz ve Beykozluluğu İstanbul ve İstanbulluluğuyla özdeşleştirmiş bir Beykoz çocuğudur.

YORUMLAR

2 adet yorum var

  1. Sevgili ve AKP’NİN en bilgili siyasetçilerinden biri olan Sayın Muharrem Ergül; tabi ki bir öğretmen olarak donanımlı bir bireysiniz sizden ricam; bir de şu AKP darbelerini inceleseniz! 23 yılda kaplumbağalar gibi çaktırmadan Demokrasi ve insan haklarının nasıl gasp edildiğini, çalışanların, emeklilerin ve daha doğmamış ceninlerin kanlarının nasıl emildiğini araştırsanız; ki siz iyi bir gözlemcisiniz iyi de yazarsınız!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER