Dahi ama Yavşak!

Ülke olarak  seviyenin dip yaptığı bir süreç yaşıyoruz. En azından ben bu yaşıma kadar seviyenin bu kadar düştüğü bir ortam hiç hatırlamıyorum.

Siyasette yaşanan seviye düşüklüğü sanata da sıçradı. Klasik müziğin dahi çocuğu olarak adlandırılan Fazıl Say’ın ‘yavşaklığından’ bahsediyorum. Zira bir insanın çıkıp yetmiş milyon insanı sırf arabesk müzik de dinlediği için yavşak ilan etmesi  ancak “müptezel bir yavşaklıkla” ifade edilebilir.

Toplumla kavgalı; arabesk müzik dinleyenlere yavşak diyor, sanatla kavgalı; Sezen Aksu da dahil bir çok sanatçıyı beğenmeyip hakaretler ediyor, sporla kavgalı; Fenerbahçe’ye de yavşak diyor, siyasetle kavgalı; arabesk müzik dinleyenlerin AK Partili olduğunu iddia ederek AK Parti’ye oy vermiş milyonlara yavşak diyor… Adam herkesle kavgalı…  Demek ki  insanın bir konuda dahi olması ahmak olmadığı anlamına gelmiyor.

“Türk halkının arabesk yavşaklığından utanıyorum” diyebilecek kadar ileri gidebilen Fazıl Say’ın bu ahmaklığı bana gazeteci Bekir Coşkun’un “Bidon kafalılar, Göbeğini kaşıyan adam” ve manken kız Aysun Kayacı’nın “dağdaki çobanla oyum eşit olamaz” çıkışlarını hatırlatıyor. Peki sorun ne? Başarılı bir piyano virtüözünün gündemin içine bu kadar dahl olması, toplumları galeyana getirecek son derece düzeysiz ve adi çıkışlar yapması neyle izah edilebilir?  Sadece ahmak olmasıyla değil tabii!

Bence bir tek açıklaması var; Türk halkını cahil, kimliksiz, vizyonsuz, niteliksiz gören malum elitlerin bakış açısı daha önce Bekir Coşkun ve Aysun Kayacı’nın temsil ettiği aydın (!) kesimde vücut bulmuştu. Fazıl Say’da aynı elitlerin sanatçı (!) ayağındaki tellallığı yapıyor sadece. Yani O’na verilen görev bu.

Yani Türk beceriksizdir, cahildir, ülkenin sevk ve idaresi ona bırakılamaz çünkü beceremez, zaten arabesk müzik dinliyor bidon kafalı göbeğini kaşıyan çobanlar.  Dört beş yılda bir sandığa gitsin, oyunu işaret ettiğimiz yere versin, beceremezse e-darbe, y-darbe hizaya sokalım. Askere gitsin cephede pisi pisine öldürülürken komutanı Antalya’da golf turnuvasında keyif çatsın. Arayanlara fırça atsın. Öldürüldükten sonra biz adına adına şehit diyelim, üç kuruş şehit maaşı bağlayalım, bir de madalya takıp ana-babaya vatan sağolsun dedirtelim sonra golfe devam.  

Kimse bana anayasa değişikliğine hayır diyenlerin sunduğu gerekçeleri kabul ettirmeye çalışmasın. Zira “hayır” diyenler anayasa değişikliğinin esasına ilişkin mantıklı hiçbir açıklama yapamazken, zaten neden “hayır” dediklerini kendileri de bilmiyor.

Evet demek için ise o kadar çok neden var ki! 

Vesselam…

Sinan KAVRAKOĞLU HAKKINDA

Sinan KAVRAKOĞLU... 1969 yılında Rize’de dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitimini İstanbul’da tamamladı. Yüksek öğrenimini İ.T.Ü SMF DMYO’nda yapan Kavrakoğlu eğitimini yarım bırakarak 1990 yılında Çin Halk Cumhuriyeti’ne gitti. Burada yaklaşık 1 yıl kalarak Photo-finishing sistemlerine yönelik teknik eğitim aldı. İyi derecede İngilizce bilen Kavrak aile şirketinde ithalat ve dış ilişkiler sorumlusu olarak görev aldı. Avrupa ve Uzakdoğu’da birçok uluslararası fuar organizasyonuna katılan Kavrak sık sık yurt dışı ziyaretlerde bulundu. 1995 yılında evlendi ve 1998 yılında Beykoz’a yerleşti. 2002 yılında Kader Gür’le tanıştı ve Dost Beykoz’un gazete formatında yayınlanmasına öncülük eden isimlerden oldu. Haber Müdürü olarak başladığı Dost Beykoz kariyerine şu an Sorumlu Yazıişleri Müdürü olarak devam ediyor. Kavrak’ın www.antoloji.com sitesinde yayınlanan bazı şiir denemelerinin yanı sıra “Yazmış Bulunduk” ve “Dost Yazılar” adlı iki kitapta derlenmiş makaleleri yer almaktadır.