Devletlerin ömrü insan ömrü gibidir... 19 Mayıs 1919 yılında Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Samsuna çıkmasıyla, peşinden Amasya tamimi Erzurum, Sivas kongresi doğumu müjdeleme niteliğindeydi. Mustafa Kemal Ankara’da 23 Nisan 1920 günü TBMM’ni o gün arkadaşlarıyla ve yurdun dört bir yanından gelen bağımsızlık aşıklarıyla açar. Bu Türkiye Cumhuriyeti’nin doğuşu olur. Bu kuruluş, bayram olarak Türk çocuklarına armağan edilir. Bu çocuklara armağan edilen dünya tarihindeki ilk ve tek bayramdır.
Kurtuluş savaşının kazanılmasıyla devlet yavaş yavaş şekillenmeye başlar. Ve 29 Ekim 1920 devletin şekli belirlenir. CUMHURİYET.
Ve asıl savaş cahillikle, işsizlikle ve yabancıların elinde olan bankacılık ve finans sektörüyle başlatılmalıydı. Ve yeni devlet Atatürk ve arkadaşlarıyla Aziz Türk milletini de yanlarına alarak teknolojide, ekonomide, tarımda, Türk kültüründe gelişmeyi başlatmışlardı.
1923 yılında 4112 km olan demiryolu, 1938 e kadar 6927 km ye ulaşmıştı. O günkü teknolojiyle mükemmel bir iş başarılmıştı.
1923 yılında 34 bin ton olan deniz taşıma gücü 1927de 130 bin tona çıkarıldı.
Ülke kurulduğunda köylü nüfusu kentlerde yaşayanlardan fazlaydı. Anadolu insanı kendi tohumuyla ekip biçiyor, Anadolu ırkı yerli hayvanlarla da hayvancılık yapıyor kendi ihtiyacını karşılayıp üretim fazlasını satıyorlardı. Yani ülkemiz kendi karnını kendi üretimiyle doyuruyordu. Tarım ürünleri ithal etmediği gibi incir, üzüm vb tarım ürünlerini ihraç edebiliyordu.
1924 yılında bütçe fazla verince, 1925 yılında aşar vergisi kaldırılıyor ve bütçe açık veriyor 1924- 1925 bütçesi denkleştiriliyor. 1926 bütçesi denk hale getiriliyor. 1927 de dış borçlanma yapılmaz, denk bütçe yapılır para istikrarının devam etmesi bakımından önemli görülür. Yabancı sermaye imtiyazlar isteyerek gelmek ister lakin reddedilir. Ülke yasaları altında gelmek isteyen dış sermayeye ülkeye giriş açılır. 1923 yılından 1938 arası geçen 16 yılın 6 yılında bütçe açığı, 10 yılında ise bütçe fazlası vardır.
Adı Osmanlı ama kendi Fransız bankası olan, Osmanlının merkez bankası gibi çalışan Osmanlı bankasının görevlerini normal banka konumuna getirilmesi sağlanmıştır. Kurtuluş savaşının Galip hocasına (Celal Bayar) İş Bankasını kurma görevi verilir ve başarıyla bu banka kurulur.
Ve fabrikalar. Türk Olan Fabrikaların bacası tütmeye başlar.
Atatürk döneminde açılan ve temeli atılan fabrikalar bunlar ve bu dönemde Osmanlının borçları ödenmesi, 1928 yılında antlaşmayla 167 milyonluk borcun 107 milyon lirasının ödenmesini kabul edilmiş. Antlaşma gereği borç 99 yıla yayılmıştır. 1929 yılındaki ekonomik kriz yüzünden borçlarla ilgili yeni bir antlaşma imzalanmış 0/0 20 daha borçlar düşürülmüştür. Ve bu borçlar 1980 yılında bitirilmiştir.
Yani Türkiye Cumhuriyetinin bebeklik dönemini bu şekilde özetleyebiliriz.
Anahtar Kelimeler: