Prof. Dr. Faruk ŞEN
  • 01/01/1970 Son günceleme: 12/01/2014 23:11
  • 9.141

Türkiye tarihten bu yana çok kültürlülüğün bir sembolüdür.

Osmanlı Devleti döneminde 72 ayrı inanç ve etnik gruplara mensup insanların aynı sınırlar içinde yaşadığı 623 senelik İmparatorluktan bugün Türkiye Cumhuriyeti çatısının altında 47 farklı etnik ve dini grup hayatlarını sürdürüyor. Bu anlamda İstanbul Türkiye’nin bir minyatürüdür diyebiliriz.

Baktığımız zaman bu kadar çok kültürün aynı yelpaze altında yaşadığını 28 ülkeden oluşan Avrupa Birliği’nde bile bunun olmadığını görüyoruz. Türkiye bu açıdan AB ve diğer ülkelere örnek gösterilebilecek bir ülke. Çok kültürlülüğü isteyip de bir türlü gerçekleştiremeyen başta Almanya olmak üzere, diğer Avrupa Birliği ülkeleri de Türkiye’den çok şey öğrenebilirler.

Türkiye’nin diğer bir algısı da bugün tüm dünya devletleri; kendi ülkelerinde yaşayan göçmenleri, ‘nasıl sınır dışı edebilirim’ diye düşünürken, Türkiye’de 2,5 Milyon kaçak göçmen yaşamaktadır. Bunların 1,9 Milyonu birçok farklı ülkeden gelenleri yansıtırken, en az 600 binlik bir kitlesi de Suriye’den gelen ve ülkemizde yaşam sağlamaya çalışan göçmenler ve başka bir deyimle misafirlerdir.   

İç göç Beykoz’a canlılık getirmiştir

Beykoz ilçe olarak çok kültürlülüğün yanında iç göçle çok çeşitliliği ortaya çıkaran bir ilçedir. Bugün Beykoz sınırları içinde Kuzey Anadolu’dan tutun Orta Anadolu’ya varana kadar Türkiye’nin farklı bölgelerinden gelen insanlarımız yaşamaktadır. İç göçün dışındaBeykoz’da Osmanlı Devleti’nden miras Rum, Ermeni, Musevi ve Süryanivatandaşlarımızda hayatlarını sürdürmektedir. 1840 yıllarında Polonya’dan kaçıp Osmanlıya sığınan Polonyalıların yaşadığı Polonezköy de bir diğer örnek olarak gösterebiliriz.

Polonezköy yapılaştırılmamalı

Son günlerde ortaya çıkan bir diğer gelişme Polonezköy’ün yapılaştırılması konusunda yer alan gelişmeler. Belirli çevreler bu güzel mekâna göz dikmiş ve buraya yapı izni vermek istenmektedir. İlk önce yumuşak bir geçişle az yapılanma diye nitelendireceğimiz bir yapılanma istenmektedir, yalnız bunun daha sonra genişletileceğini hepimiz bilmekteyiz. Bugüne kadar İstanbul kentine aday olan hiçbir Belediye Başkanı bunun önüne geçeceğine yönelik bir açıklamada bulunmamıştır. Mustafa Sarıgül İstanbul’da interneti bedava yapacağım ve her noktada özgür internet olacak sözleriyle popülizm yaparken, kendi Şişli bölgesindeki yapılaşmaya yakın bir yapılaşmanın bir boyutunu Polonezköye’de uygulanmasına yönelik herhangi bir açıklamada bulunmamaktadır. Aynı gelişmeyi İBBBaşkanı Kadir Topbaş’da da görmekteyiz. Bu açıdan Beykoz’daki yerel seçimlere ciddi bir şekilde göz atmamızda yarar vardır.

30 Mart Belediye Seçimlerinde Beykoz

30 Mart’ta yapılacak Genel Belediye seçimlerine artık çok az bir zaman kalmasına rağmen Beykoz’da iki partide henüz adaylarını açıklamamış bulunmaktadırlar. AK Parti’deBaşbakan’ın desteklediği adayla Kadir Topbaş’ın desteklediği aday arasında ciddi bir çekişme varken, CHP için de aynı gelişme göze çarpmaktadır. Sarıgül’ün desteklediği adayla eğilim yoklamasında birinci sırada gelen aday arasında ciddi bir çekişme vardır. Bu adaylardan da Polonez’e yönelik bir açıklama gelmemiştir. AK Parti’nin adaylarından biriBoğaziçi İmarda Zabıta Müdürlüğü yapmış ve Boğaziçi İmarın her zaman da kanuni olmayan olaylarına adı karışmış bir adaydır.

Tüm bu gelişmelere bakarak Beykoz’da yeni seçilecek Belediye Başkanının kültür faktörünü ve çok kültürlülüğü ön plana çıkararak Yuşa Hazretleri mezarının biraz ilerisinde bulunan Yoros Kalesi’ne de sahip çıkacak ve bunun gibi kültürel miraslar için UNESCOnezdinde harekete geçecek, bundan öte Polonez’in tabii dokusunu koruyacak bir isim gereklidir.

Beykozluların seçimde buna dikkat edeceğini hepimiz ümit ediyoruz. Tanrı Beykoz’u korusun.

Yazarın Yazıları