Sinan KAVRAKOĞLU
  • 03/02/2017 Son günceleme: 03/02/2017 20:31
  • 7.303

Ülke olarak çok kritik bir süreçten geçiyoruz.

Aslında sadece ülkemiz değil, özünde tüm İslamdünyası çok kritik bir süreçten geçiyor. Zira topyekûn bir saldırı altındayız. ArapBaharı (!) aslında bu topyekûn saldırı öncesinde gerçekleştirilen, direnç gösterebilecek ülkeleri kendi içindeki hainler eliyle bitirme operasyonuydu. Libya’daKaddafi’yi katlettiler; Libya’nın artık esamesi okunmuyor. Mısır’daMursi’yi devirdiler, Sisi diye bir kukla geldi ve o güçlü Mısır’ın yerinde yeller esiyor. Irak kabinesine bakıyorsunuz; dörtte üçü ya İngiliz, ya Amerikalı ya da Kanadalı. Yani ülke çoktan ele geçirilmiş!

Türkiye’de de GeziKalkışmasıyla başlayan TürkBaharı operasyonu sırasıyla 17-25 Aralık, 6 Haziran seçimlerinde zorlanan koalisyon hükümeti denemesi ve son olarak 15 TemmuzKalkışması… Hamdolsun Allah fırsat vermedi ve hiç biri tutmadı, başaramadılar.

Türk Baharını başarabilselerdi ülkemiz ne halde olurdu hiç düşündünüz mü?

Dikkat edin her operasyonun ortak hedefi tek başına RecepTayyipErdoğan’dı.

Gezi Ayaklanmasında da, 17-25 Aralık’ta da, 15 Temmuz’da da hedef sadece Erdoğan’dı

ABD’nin de, AB’nin de, İsrail’in de Nato’nun da BM’nin de tek hedefi o; Erdoğan!

CHP’nin de, HDP’nin de, PKK’nın da PYD’nin de, FTÖ’nün de DEAŞ’ın da tek hedefi var Erdoğan!

AK Parti’yi sevmeyebilirsiniz! Hatta nefret dahi edebilirsiniz. Eşi AKPartiMilletvekili olup kocası AKParti’ye oy vermeyen insanlar tanıyorum yahu. Herkes aynı görüşü, düşünceyi paylaşmak zorunda değil ki! Kaldı ki 15 yıl boyunca kesintisiz ve çok güçlü bir şekilde iktidar olan bir siyasi hareketin bu süre zarfında yorulması, yıpranması, başarılı politikaların beklentileri yükseltmesi sonucunda memnuniyetsizlik oranlarının artması son derece doğal.

Hele hele Beykoz gibi bölgelerde, 15 yıllık iktidardan sonra halen BoğaziçiKanunu ve SİT’le uğraşmak ve bir arpa boyu dahi yol alamamış olmak, haliyle memnuniyetsizlikle beraber eleştirileri de getirecektir.

Ancak şu anda ülkemizin yaşadığı bu topyekûn saldırıya bakınca: Adeta isimsiz, aktörleriperde arkasında saklanan çok açık bir savaş içerisindeyiz.

Yani zaman particilik zamanı değil. Şucubucu olma zamanı hiç değil. Zaman bizleri bir arada tutan en önemli değere, bayrağa sahip çıkma zamanı. Onun için enerjimizi birbirimizi törpülemeye, tüketmeye değil; ülkemizin, bayrağımızın ve kutludinimizin ortak düşmanlarına yönlendirmeliyiz.

Bu konuyu,rüzgâra göre kendine zemin oluşturmaya çalışan anketçi HakanBayrakçı’nın gözüyle görmek nasıl bir kifayetsizliktir bilemiyorum; -ben ona anketçi diyeceğim, kamuoyu aydınlatma şirketleri lütfen alınmasın. 2011 seçimlerinde “AK Parti'nin oyu %30, CHP %35” demişti. AK Parti %50, CHP %26 aldı. 2014'te “AK Parti %35” dedi AK Parti %45 aldı. 1 Kasım’da “AK Parti %40'ı geçemez” dedi AK Parti %50 aldı.- Böyle bir adam! Hiçbir şekilde başarılı olamamış, işini iyi yapamamış. Ama ne hikmetse halen her seçim öncesinde ülkenin en önemli (!) TV kanallarında sürekli boy göstermeye ve başarılı (!) anket sonuçlarını millete anlatmaya devam ediyor. CNN de bu anketçiyi çok başarılı buluyor olmalı ki her seçim döneminde ekranlarını kendisine tahsis etmeye devam ediyor!

CNN Türk’te yayınlanan bir programda aynen şu cümleleri kullanıyor Bayrakçı; “bu referandum tamamen Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olduktan sonra başbakanları istediği gibi çıkmadığı zaman ülke kontrolü elimden gidiyor diye düşünmesiyle başkanlık olayını gündeme getirmesidir. Yani; Cumhurbaşkanı da ben olayım, yürütme de ben olayım, yöneten de ben olayım. Her şey ben olayım isteğidir. Bunun böyle olduğuna eminim.”

Bu kadar sığ, bu kadar gerçeklikten, siyaset biliminden ve iz’an’dan yoksun bir tanımlama olabilir mi? Ülkenin içinden geçtiği süreci, yaşanansavaşı, verilen mücadeleyi görmezden gelmek neyle izah edilebilir? Sadece “akılsızlık” diyebilir misiniz?

Bakın ülkemiz resmen işbirlikçiajanlar tarafından kuşatılmış durumda. Can Dündargibi deşifre olanlar, hangi ülkenin çomarıysa o ülkeye kaçıyor. Henüz deşifre olmayanlar ise TV kanallarından iplerini tutan ülkeler ve servislerin talimatları doğrultusunda dezenformasyon ve algıoperasyonlarına devam ediyor!

Düşünsenize ortada açık bir savaş var ve bu ülkenin düşmanlarına utanmazca destek veren siyaset, bürokrasi, akademisyen, hukuk veSTK’lar içimizde özgürce işbirliğine devam ediyor. Teröre, teröriste, ülkemizin düşmanı olan ülkelere açık açık destek veriyor. Ve buna rıza göstermeyen, sesini yükselten adama “diktatör” diyor.

Vallahi eğer dünyanın SüperGüç ve ÖzgürlüklerinÜlkesi diye adlandırdığı bir ülkesinde 5 yaşında bir çocuğa sadece ve sadece Müslüman olduğu için saatlerce kelepçe takılıyorsa ve buna açıklama olarak “tehdit olarak gördük” deniyorsa, dünyanın içinde bulunduğu bu cinnet halinin bir tek tanımı vardır:

Hilal ve Haçlı savaşı!..

Ve bizim bu savaştan zaferle çıkmamızın bir tek yolu vardır; sarsılmaz dağlar gibi bir arada ve dimdik durmak!

Bu savaşta başkomutanın kim olsun istersin?

Soru bu!

Selametle kalın…

Yazarın Yazıları