Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Çok Acı Gerçekler bunlar!

Uluslararası NÜBÜVVET sempozyumunun afişini, camiimizin ilân panosuna asıyordum. Cemaatten birkaç meraklı kişi yanıma geldiler. Afişteki büyük yazıyı göstererek,“hocam bu NÜBÜVVET ne demek” dediler.

Ben de; “şaka etmeyin canım, siz caminin sürekli cemaatisiniz, her zaman verilen vaazlarda ve hutbelerde, hocalarımız hep söylüyorlar ya, bilirsiniz siz” dedim.

-“Hayır hocam, valla şaka yapmıyoruz” deyince, afişi panoya asmayı bıraktım.

Çünkü bu üç-dört kişi, benim her zaman camide gördüğüm kişilerdi.

Nübüvvet kelimesinin manasını bilmemelerine, hiç ihtimal veremiyordum.

·        Sakallı olana tekrar sordum.

-“Hacı ağabey, Nübüvvet kelimesi sana hiç bir şey hatırlatmıyor mu?” dedim.

-“Herhalde iyi bir şeydir hocam, hani bazen nübüvvetini gör falan derler yâ”..dedi.

-“Hacı ağabey, o kelime mürvettir, yani mürüvvetini gör derler, nübüvvetini değil! Bu kelime ise nübüvvet diye ısrar ettim.

-“Benden bu kadar hocam, biz cahil adamlarız, kusura bakma. Sen söyle de biz de öğrenelim bari” deyince, diğerlerine baktım. Onlar da benden cevap beklediklerini söyleyince, utanarak ve üzülerek (Arapça olan) nübüvvetin, (Farsça)“PEYGAMBERLİK” anlamında olduğunu söyledim. Bana teşekkür ederek camiye girdiler. Fakat ben bir nevî ŞOK olmuştum. Bir müddet bu acı tabloyu kabullenemedim “belki de ben bilmeyen kişilere rastlamışımdır, diğerleri bilirler” diye hüsn-ü zan yaptım. El broşürünü elime alarak, cami içinde müezzinlik önünden geçenlere tek tek sormaya başladım. İnanınız ki; 20 kişi içinden sadece 6 kişi bilebildi. Onlar da NÜBÜVVET MÜHRÜ kelimesinin çağrışımından yola çıkarak hatırladılar. 14 kişi bilemedi. Bendeniz hızımı alamadım, bir parkta yanıma oturan imam hatipli 11. Sınıf üç talebeye de sordum. Üçü de bilemediler. Daha çok üzüldüm…

 

Araştırmacı kişiliğimin iç dürtüsüyle ve bu acı tabloyu daha net görmek amacıyla, iki ayrı liste yaptım. Birisi cami cemaati için, diğeri ise sadece Cuma namazına gelenleriçindi. Ayrı semtlerdeki birkaç camide yaptığım ve 4 gün süren istatistik neticesinde, tablonun pek fazla değişmediğini gördüm. Utanarak ve üzülerek, sizlere de ifşâ ediyorum ki:

5 Vakit camiye gelen Müslüman’ların % 68’i Nübüvvet kelimesinin, Peygamberlik olduğunu maalesef bilmiyor. Yani, sadece % 32’si biliyordu.

Sadece cumaya gelen Müslüman’ların ise %10’u Nübüvveti biliyordu…

  •  

***

Ayrıca daha önce ciddi bir araştırma yaparak yazmıştım, hatırlayınız.

Yine cami cemaati içinde yaptığım başka bir araştırma neticesinde, cami cemaatinin % 55’inin Kur’ân okumasını bilmediğini ve bu konuda seferber olmak gerektiğini ilân etmiştim. Birçok imam ve Müftü arkadaşlarım beni arayarak, “hocam, belki de daha fazladır, çünkü hacı adaylarında yaptığımız istatistikler daha da vahim” demişlerdi.

  •  

Çünkü lâtin harfleriyle öğrenilen namaz sûreleri, yanlış telâffuz edilmektedir. Yanlışı olan sûrelerle kılınan namazlar, sadece ‘öğrenme gayretleri sırasında’ makbuldür. Bu bir fıkhî hükümdür. Bu acı tablo karşısında neler yapmak lâzım? Her Müslüman bunları çok ciddi düşünmelidir. Çünkü, en büyük musîbet, dîne gelen musîbettir…

***

  •  

1.     Müslüman bir toplum, acaba nasıl bu duruma düştü? (Veya nasıl düşürüldü?)

2.        Bu acı tablonun sorumluları kimler? (Diğer sebepler çok olsa da, esas sorumlu kendimiz değil miyiz?)

3.     Son yıllarda Kur’ân kursları ve katılımlar birkaç kat arttığına göre ve de dini eğitimdeki birçok yasaklar kalktığına göre, acaba 10 sene önceki tablo nasıldı?

4.     Aynı istatistikte, Türkiye’nin %89’u kendilerini “Müslüman” yazdırdığına göre, bu nasıl Müslümanlık? (Sonra da olumsuzluklar, İslâm’a yüklenmek isteniyor!)

5.      Bugün bu acı tablonun düzeltilmesi için, Diyanet İşleri Başkanlığı ve ilgili bakanlıklar tarafından yapılan gayretler, niçin sadece tek bir zihniyet tarafından AYM’de engellenmek isteniyor? Bunu her Müslüman düşünmelidir.

 

(Siyasi değil, lütfen Dînî açıdan düşününüz.)

 

8.     Kur’ânda Yüce Allah c.c., “İnneddîne, ındellâhil İslâm” yani, “Allah indinde, kabul edilen din sadece İslâm’dır” buyrulduğuna göre, Yüce dinimizi öğrenme ve öğretme gayretlerini, hatta dinimizi yaşamayı bile engellemeye çalışmak, Yüce Yaratıcıya meydan okumak değil de nedir?…

9.     Acaba Müslüman’lar, her şeye rağmen, bu kadar bilinçsizlikten nasıl kurtarılır?…

***

  •  

Ülkemizi dinsizleştirmeyi kafalarına koymuş olan ceberut bir zihniyet tarafından, 18 defa zehirlenmiş. Bediüzzaman Hz.’nin bu reçetelerinin neşrini önlemek için, devlet eliyle 28 sene hapis ve sürgün hayatı yaşatılmış. Yine de bu HAK çağlayanının önüne geçilememiştir. Müslüman Türk ve Kürt halkını, zorla düşürüldüğü bu acı gerçeklerden kurtarmak için, sunmuş olduğu Kur’ânî reçeteler, Türkiye sınırlarını bile aşmış. 45 Lisana tercüme edilerek, uluslar arası cihana hızla yayıldı. Yabancı üniversitelerde bu gerçekler ders kitabı olarak okutulmaya başlanmıştır.

Bizlere düşen ise bu bahtiyarlar kervanına katılarak, her türlü destekte bulunmaktır. Çünkü, karanlığa kızmak âcizlerin işi, karanlıkları aydınlatmak veNUR’landırmak ise sahabe-vâri fedakârlıklarla çalışan bahtiyarların işidir…

Şimdi hepimizin elinde, çok büyük bir fırsat var:

22 Eylül 2013 Pazar günü, İstanbul Sinan Erdem Spor Kompleksinde, uluslar arası bir NÜBÜVVET sempozyumu icra edilecektir. Üç gün sürecek olan bu seferberliğe, elimizden gelen her türlü desteği vermek zorundayız.

Malumdur ki; bu yukarıdaki acı tablolara üzülmek, hiçbir işe yaramıyor…

Sizleri; eşiniz, dostlarınız, yetişkin evlâtlarınız ve tüm sevdiklerinizle birlikte,

bu Pazar günü 09:00’da Ataköy-E/5 üzerindeki S.Erdem tesislerinde bekliyoruz.

Dünya çapında 500 yabancı bilim adamlarının, hazırladıkları bu konulardaki tebliğlerini, hayretler içinde izleyeceğiz, inşallah…

Açılış Kur’ânını dünyaca ünlü Mısır’lı hafız, Şeyh Muhammed Esseyd Eltoukhy okuyacak.

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER