Büşra ŞEN ÇOBAN
  • 26/08/2020 Son günceleme: 26/08/2020 22:46
  • 11.649

11-18 yaş grubunun bir hayli severek dinlediği hatta yaşam tarzı haline gelen bir müzik türü olan K-Pop' u daha önce duydunuz mu? Ünleri Güney Kore'den tüm dünyaya sıçrayan K-Pop üyeleri uluslararası bir hayran kitlesine sahiptir. İngilizcesi Korean Pop anlamına gelen K-Pop ilk baktığımızda, müzik yapan, yaptığı müzikle ün ve para kazanan, “eğlenceli” yaşam tarzları olan gençler ve genç hayran kitleleri görüyoruz. Görünenin ardındaki gerçeğe baktığımızda, tüm dünya gençliği için tehlike arz eden bir durum olduğu anlaşılıyor.  

BTS en yaygın gruplardan biridir.

K-pop müzik gençler arasında epey popülerdir. K-pop sadece bir müzik türü değil, aynı zamanda tarzlarıyla, davranışlarıyla, giyim kuşamlarıyla yaşam tarzıdır. Müzikleriyle olduğu kadar danslarıyla da ünlüdür. Neredeyse bütün şarkılarının dansı vardır.

 Son iki yıl içinde 5 grup üyesinin intiharı sosyal medya üzerinden “K-Pop yasaklansın” tartışmalarını su yüzüne çıkardı.  K-Pop üyeleri neden intihar ediyor? K-Pop müziği çocuklarımızı ne gibi durumlara sürüklüyor? Bu soruların cevaplarını vermeye çalışalım. 1 ay içerisinde 25- 28 yaşlarında olan 3 K-Pop üyesi, 2 yılda toplam 5 K-Pop üyesi intihar etti. Her yaptıkları gençler tarafından içselleştiren ve örnek alınan bu grubun üyelerinin kendi canlarına kıymış olması gençlerimiz adına bir tehlikenin habercisidir.

İntiharların altında muhtemeldir ki Sektörün acımasızlığı yatıyor.

K-Pop endüstrisinin, ülkenin çok güçlü isimlerinin elinde olduğu ( küreselciler olarak adlandırıyorum) ve bu kişilerin, kuruluşların, kız ve erkekleri küçük yaşlarda yanlarına alıp bir kukla haline getirip, üzerlerinden gençlere, çocuklara belirli şeyleri dikte etmeye çalıştığı gibi söylemler söz konusu. Aileler, K-Pop un gençleri dinsizliğe putperestliğe, Lgbt’ ye, intihara özendirmesi nedeniyle oldukça tedirgin durumda.

Mesela giyim tarzlarıyla, tavırlarıyla gençlerin bilinçaltında cinsiyetsizlik kavramının hoş ve iyi olduğunun yerleştirilmeye çalışıldığına inanıyorum. Erkeklerin renkli ve parlak giyimleri, aşırı makyajlı ve kusursuz yüzleri. Tabiri caizse babyface oluşları bunun bir örneğidir. Grup kız üyeleri de erkek üyeleri de kusursuz bir vücuda sahip olmak zorunda. Belli kalıpların içine sokulmuş bir güzellik algısının yaratıldığı gözler önündedir.

K-pop üyeleri çok ciddi ve çok ağır şartlarda insanlık dışı sözleşmelere imza atarak çalışıyor. Mesela fazla yemek yasak (kusursuz bir vücut için kilo almak yasak), aileler ile sürekli görüşmek yasak, sevgili yasak, evlilik yasak. Mesela BTS grubu 7 kişiden oluşuyor ve grup üyeleri aynı evde kalmak zorunda.

Çalışma saatleri oldukça fazla bu yüzden K-Pop üyelerinin sahnede yorgunluktan sürekli bayıldığını görebilirsiniz.

Araştırmalarım sonucunda gördüm ki özellikle ortaokul ve lise çağındaki K-pop dinleyen çocuklarımız arkadaş ortamlarında kabul görmek, daha havalı ve popüler görünebilmek için bu müzik türünü dinliyor.

K-Pop’ un küreselcilerin bir oyunu olduğuna bir işaret de geçenlerde Dünya Sağlık örgütü başkanı, en tanınmış K-pop müzik grubu olan Bts' ye kendi twitter hesabından açık açık teşekkür etti. Sistemin kölesi olan K-pop grup üyeleri ne denirse yapmak zorunda olan ağır sözleşmelerin altında ezilmiş gençlerdir. Fikirlerine değer verdiğim bir abim olan Said Ercan’ın bu konu ile ilgili şöyle bir yorumunu paylaşayım;

Deri altı çipleri çıktığında o çipi deri altına takan ilk gruplardan biri de bunlar olacak. Dünyayı göz göre göre bir yere sürüklüyorlar. İmam hatip liselerinin özellikle hedeflendiğini düşünüyorum. Tehlikenin batıdan gelmesine alışmışız ve bir direncimiz var. Fakat bu doğudan gelen bir tehlike. Güvenilir kurumların Kore dizilerini yayınlaması muhafazakâr ailelerin çocuklarının Kore kültürü ile büyümesine neden oluyor. Bu diziler aslında ailesiyle iletişim sorunları yaşayan, acılarını bir şekilde yenmeye çalışan insanlara hitap ediyor. Dinleyenlerin yüzde 90’ı 10-20 yaş arasındaki kızlar. Özellikle 25-26 yaşındaki fanlar, artık evliliğe sıcak bakmadıklarını ve bu gruplarla Kore’ye gitmek istediklerini söylüyor.

Neye ve kime hizmet eden, kimin kuklası olduğunu gördüğümüz bu sektör birçok değerimizi sömürüyor, yok ediyor. 

Çocuklarımıza “kendini sev, sen değerlisin” gibi mesajlar vererek yaklaşan ancak kendi canına kıyan üyeleri olan K-pop sektöründen gençlerimizi nasıl kurtaracağız. Onlara bunu nasıl anlatacağız?

Çocuklar kendilerini dijital ortamda daha bireysel hissediyor. Bu bireysellik yalnızlığa dönüşmeden harekete geçilmeli. Aileler çocuklarına zaman ayırmak zorunda.

Anne babalar çocukların karşısında olmak yerine yanlarında olarak onlara Kore dizilerinin ve müziklerde görünenin aslını yansıtmadığını anlatmak gerekiyor. Kız - erkek ilişkilerinde, eğitimde aşırı baskıcı bir sistem olduğu aşikârdır. Gençliğini, çocukluğunu baskıdan dolayı yaşayamayan bir nesle özenmek bir yalana inanmak gibidir.

 Nevzat Tarhan bu tarz bir durumda önlem almak için Milli değerlere dönmenin gerekli olduğunu söylüyor.

Gençlere, Batı'dan gelen ahlaksız değerlere karşı Çin, Kore ve Japonya gibi Doğu kültürü ahlaki bir değer olarak sunuluyor. Bizim Doğu'dan kastımız İslam dünyasıdır, İslam dünyasının ahlaki değerleridir.

 Evlatlarımıza kirli tezgâhlar ile yaklaşmaya çalışanların oyunu varsa. Tuzakları bozan Allah vardır. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.

Yazarın Yazıları