Asım ÖZDEMİR
  • 01/01/1970 Son günceleme: 06/03/2014 23:11
  • 7.473

Çocuklarımız! Geleceğimizin teminatı, gözbebeklerimiz. Onlara sevgi, saygı ve hoşgörünün yoğun bir biçimde yaşandığı aile ortamları hazırlayarak, kimlik ve kişilik kazanmalarını sağlamak, fiziksel, ruhsal ve zihinsel gelişimlerini tamamlayarak, toplumsal yaşam alanları içerisinde, başarılı, sağlıklı ve mutlu bireyler olarak yer almalarını gerçekleştirmeliyiz.

Çocuğun eğitimi ve gelişimine gerekli özeni göstermeyen, uygun proje yatırımları yapmayan toplumların, her gün teknolojik gelişmelerle büyük bir hızla ilerleyen global dünyamızın çağdaş ülkeleri arasında yer alması asla mümkün olmayacaktır. Hatta bu toplumlar, geleceklerini karartmış, geri kalmış, ilkel damgasını yiyerek, ulus, ülke, millet, devlet gibi kavramlara bile layık görülmeyeceklerdir.

Bu durumda Çocuk ve onun Eğitimi, ailelerin, eğitim kurum ve kuruluşlarının, devletin, yerel yönetimlerin, sivil toplum kuruluşlarının, spor kulüplerinin ve diğer ilgili birimlerin en önemli yaşamsal görevidir. Tüm sayılan bu kişi, kurum ve kuruluşlar Çocuk ve onun eğitimi konusunda uzmanlaşmanın yanında, sürekli gelişmeleri izleyerek kendilerini güncelleştirmek ve Çocuk Eğitimi konusunda gerekli tüm yatırımları yerine getirmek zorundadırlar.

Son yıllarda, güzel ülkemiz ne yazık ki milli ve manevi değerlerinden hızla uzaklaşırken, Kutsal Dinimizden ve Atalarımızdan gelen hoşgörü kültürünü rafa kaldırmış, paylaşma, yardımlaşma, birlikte sevinip, birlikte üzülme gibi yüce değerleri terk ederek bireysel ve toplumsal şiddet gibi insanlığı felakete götüren duyguların esiri olmuş durumdadır.

Doğal olarak bu durumdan en çok değerli yavrularımız olumsuz etkilenmiş, ülke olarak yaşanılan ekonomik zorluklar ve işsizlik yoksulluğa varan boyutlara ulaşınca, aile içi iletişim kopmuş, yine aile içi şiddet gündemden düşmez hale gelmiş ve çocuklarımız korku ve dehşet içerisinde sığınacak bir liman ararken, ne yazık ki onu dışarıda bekleyen tüm tehlike ve risklerin kucağına düşmeye başlamışlardır.

Çocuklarımızın aile bağları kopup, okul başarıları sürekli düşerken, güvensiz sokak ortamında, suç örgütlerinin eline geçerek, onların adeta birer oyuncağı durumuna düşmelerini içimiz sızlayarak izlemek yerine, gerekli müdahalelerde bulunarak acil önlemler almak yolunda ulusça seferberlik ilan etmenin vakti geldi de geçiyor bile.

Bu konuda TBMM Araştırma Komisyonlarının bir raporu geleceğimizin güvenceleri olan çocuklarımızın durumunu içler acısı bir biçimde ortaya koymaktadır. Rapora göre Ülkemizde;

“Her 12 gençten birinin çete üyesi olduğu, her 10 gençten birinin delici-kesici alet ve her 20 gençten birinin ateşli silah taşıyor olması”,yer alıyor ki bu durum şiddetin ulaştığı noktayı gözler önüne sermekte bir tokat gibi patlıyor yüzümüzde.

Ayrıca, Ülkemizde sigara ve kumar gibi kötü alışkanlıkların gittikçe yaygınlaştığı tespit edilerek, saptanan rakamlara göre“gençlerin %6.2’ si kumar, %22.4’ ünün şans oyunları oynadığı, Orta öğretim okullarında okuyan gençlerin %15.6 sı sigara içerken, içki kullananların oranı ise % 16’ yı” bulduğu görülüyor.

İşte geleceğimizin güvencelerini toplumumuzun her kesimini ele geçiren ve tehdit eden şiddet sarmalından, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığından kurtarabilmek için, salt okul eğitimlerinin yeterli olmadığı gerçeğini kabullenerek gençlerimizin Sporun yanında, Kültürel ve Sanatsal etkinliklere de katılımlarının sağlanması artık olmazsa olmazımızdır.

Günümüzde gelişmiş ülkeler sporu, temel eğitimin ayrılmaz bir parçası olarak görmektedirler. Yine bu ülkeler, sporu, bireylerin günlük yaşam biçimini oluşturacak şekilde program ve yatırımlar yaparak, Spor Eğitimi ve Spor Kültürüyle ilgili bilimsel verileri çocuk ve gençlere aktarıp, sağlıklı, mutlu, hayat standardı yüksek uluslar ortaya çıkmasını sağlamaktadırlar.

Sporun sağlıklı bir toplum oluşturma konusunda önemini kavramış bulunan uluslarda, kişilerin ruhsal ve zihinsel sağlık düzeyleri yüksek olduğundan, bu ulusları oluşturan bireyler arasında saldırganlık, birbirlerine tahammülsüzlük, cinayet, intihar, bunalım ve suça eğilim yüzdeleri sporu bir yaşam tarzı olarak benimsememiş ülkelere oranla çok daha düşüktür. Yine gelişmiş bu toplumlarda, sağlık, güvenlik ve hukuksal açıdan kamu harcamaları azalacağından devletin maddi yükü azalacaktır. Bu paraların, toplumun mutluluk ve refahı için harcanması, sağlıklı işleyen üreten, satan ve kazanan bir ekonomik sistemin oluşmasına da olanak sağlayacaktır.

Aynı şekilde toplumların gelişmişlik ölçütlerini belirleyen kültür ve sanat etkinlikleri de yoğun bir biçimde çocuklarımızın ilgi duyacağı etkin katılımlarının sağlanacağı eğitsel faaliyetler kapsamında değerlendirilmelidir.

Biz büyükler bunları başarabilirsek, geleceğimizi güvenli nesillere teslim etmiş oluruz. Aksi halde, oturduğumuz yerden ahkâm kesmekle, onu bunu şikâyet ederek suçu başkalarına atmakla, elimizi taşın altına sokmaktan korkmakla, bir yere varmamız mümkün değildir. Hem unutmayalım ki“Korkunun ecele faydası olmaz”.

Toplumsal yaşam alanlarız içerisinde insan olarak sergileyeceğimiz tavır ve davranışlarımızda, nezaket ve zarafet kuralları çerçevesinde hareket ederken, asla hoşgörüden uzaklaşmadan, herkesin hakkına hukukuna saygı duyan bir yapıyla yer alarak çocuklarımıza iyi birer örnek olmalıyız. Hiç unutmayalım ki çocuklar büyüklerini örnek alırlar. Geçmişimizden gelen toplumsal kültür ve değer yargılarımıza uygun tavır ve davranışlar sergileyerek geleceğimizin güvencelerinin ilerleyen yaşımızda bizlerin güvencesi olmalarını sağlamalıyız.

Şirin ilçemizde ne yazıktır ki yeterince, halkımızın gereksinimlerini karşılayacak boyutta spor, kültür-sanat tesisleri bulunmamaktadır. Bu yüzden ilçemizin yeniden yapılanması çerçevesinde, kapalı, açık spor alanları, kültür-sanat merkezleri yapımına ağırlık verilmesini genel ve yerel yöneticilerimizden isterken, bu haklı ve gerekli talebimizin hayata geçirilerek projelendirilmesi ve uygulanmasını heyecanla bekliyoruz. Daha önce ilçemize bu türden tesis kazandıran ilgililere teşekkürlerimizi de bir borç bilmekteyiz.

Amatör spor kulüplerimizin toplumumuzda ve spor camiasında önemli bir yeri vardır. Profesyonellik taşları Amatör spor kulüplerimizin yollarında döşenir. Toplumun içinde gizli kalmış yetenekleri Amatör spor kulüpleri keşfeder ve ortaya çıkarır. Bu kulüplerimizde genç fidanlarımız gelişme ortamı bulup daha sonra profesyonelliğe geçiş yaparlar. Kulüplerimize gönül vererek, tamamen maddi, manevi özveriyle çalışan kulüp yöneticilerimiz büyük bir toplumsal sorumluluk yüklenmiş bulunmaktadırlar. Onların bu emekleri kutsaldır ve önünde saygıyla eğilmek gerekir Bu emekleri sayesinde gençlerimiz spor yaparak enerjilerini yararlı bir biçimde tüketerek, suç ve zararlı bağımlılıklar eğilimi gösteren davranışlardan kendilerini uzak tutabilmektedirler. Sayın kulüp başkanı ve yöneticilerimiz böylelikle üzerlerine düşen toplumsal sorumluluk projelerine de sonsuz destek vermektedirler. Tekrar teşekkürler.

Bugün için Beykoz’da 35 adet Amatör Spor Kulübümüz bulunmaktadır. Bunların sadece yirmi ikisi futbol ve diğer spor branşları ile faaliyetlerini sürdürmektedirler. Ayrıca iki kulübümüz Bayan voleybol, bir kulübümüz Kiks-Boks ve Tekwando, bir kulübümüz Tenis, bir Kulübümüz Atıcılık, bir kulübümüz Folklor branşlarında faaliyet göstermektedirler. Dört kulübümüz ise şu anda faaliyetlerine çeşitli nedenlerle devam edememektedirler. Tabi ki en kısa sürede sorunlarını giderir ve etkinliklerine kaldıkları yerden devam ederler.

Beykoz da mevcut stat ve sahalarımızın yeniden yapılandırılması ile sahası olmayan kulüplerimizin de bu olanaklara kavuşturulması zorunlu hale gelmiştir. Bunun için öncelikle Belediyemizin tüm amatör spor kulüplerimizin ortak olarak kullanabileceği bir çok amaçlı modern stat yapması artık kaçınılmaz oldu.

Yazarın Yazıları