Ekrem TUNCER
  • 21/01/2018 Son günceleme: 21/01/2018 17:46
  • 13.547

Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, 15 Temmuz hain darbe girişinin ardından birçok konuşmasında; ‘at izi, it izine karışmış’ diyerek bu FETÖ’nün ne kadar sinsi bir örgüt olduğuna vurgu yapmıştı.

Geldiğimiz noktada, en son yaptıkları hileli yönlendirme neticesinde binlerce mor beyin mağduru ortaya çıktı. ByLock kullanıcısı olmadığı halde tutuklanan, işinden atılan masum insanların olduğunu öğrendik.

Bu tuzağı ortaya çıkaran ve ısrarlı bir şekilde gerçeklerin gün yüzüne çıkmasına vesile olan Avukat Ali Aktaş ağabeyimizi de tebrik etmek istiyorum. Böylesine sinsi bir oyunun bozulmasını sağlamış ve insanların mağduriyetlerinin giderilmesine vesile olmuştur. Bir dönem kendisiyle aynı kulvarda siyaset yapmış bir kişi olarak bu mücadelesini sosyal medya üzerinden takip ediyordum. Hatta bazı zamanlarda içimden ‘ya Ali ağabey bırak bu işleri, başına iş açacaksın’ şeklinde uyarmak ta geldi.

Ben uyarsam da onun inandığı bu mücadeleden geri durmayacak kadar kararlı bir yapısı olduğunu bildiğim için sessiz kalmayı tercih ettim. 

Şimdi Ali Aktaş’ta birçoğumuzun yaptığı gibi davranıp, bana mı kaldı bu işler mantığında hareket etseydi, mücadeleden geri dursaydı, eleştirmeseydi ve uyarmasaydı veya kabullenme psikolojisinde olsaydı... Bu kadar insan hala daha haksız bir şekilde cezaevinde kalıyor olacaktı. Böylelikle o binlerce kişi zamanla FETÖ’nün oyununun bir parçası haline gelecekler oluşturulan gerçek mağdurlar üzerinden hedef saptırılacaktı. 

Düşünebiliyor musunuz?

Darbeye direnen görüntüleri olan ve bu mücadelesi esnasında vurulan bir yüzbaşı bile FETÖ’cü çıkıyor. Bu örgütün PKK’dan bile tehlikeli olduğunu söylediğimizde "abartıyorsun" diyenler şimdi acaba ne düşünüyor?

FETÖ bukalemun gibi devamlı renk değiştirmekte, haklıyı/haksızı birbirine yumak yapmakta, toplumun psikolojisini alt/üst etmektedir. Mağdur diye düşündüğümüz insanlar hain, hain zannedilenler masum çıkıyor. 

Bir an önce normalleşmeliyiz. Toplumu soktukları bu paranoyadan çıkarmalıyız. Eleştiren insanlardan korkmayalım. Yanlışımızı ifade edenlere sırt çevirmeyelim. Birbirimizi dinleyeceğiz ki doğruyu bulalım. Yanlışlardan arınalım. Bir eksik gördüğümüzde; ‘ben bunu söylersem beni yanlış anlarlar’ tedirginliğinden insanları kurtaralım.

Millet konuşsun, tartışsın hatta yerine göre bağırsın, feryat etsin. Sessizlik kadar kötü bir keşmekeş olamaz. 

Unutulmamalıdır ki; hainler hiçbir zaman karşımızda durmazlar. Her zaman yanımızda hatta içimizdedirler!

Selametle.

 

Yazarın Yazıları