CHP’nin tepe yönetimi Türkiye’ye ait değildir

  • 0
  • 6573
CHP’nin tepe yönetimi Türkiye’ye ait değildir
CHP’nin tepe yönetimi Türkiye’ye ait değildir
CHP’nin tepe yönetimi Türkiye’ye ait değildir
CHP’nin tepe yönetimi Türkiye’ye ait değildir
CHP’nin tepe yönetimi Türkiye’ye ait değildir
CHP’nin tepe yönetimi Türkiye’ye ait değildir

Beykoz halkının yakından tanıdığı AK Parti bölge milletvekili Metin Külünk, Ana Muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu hakkında suç duyurusunda bulundu.

AK Parti milletvekili Metin Külünk, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında, "silahlı terör örgütünün amaçları ve prensipleri doğrultusunda faaliyet yürüttüğü" iddiasıyla suç duyurusunda bulundu

Külünk: "CHP tabanının Anadolu topraklarına sadakati şüphesiz tartışılmaz. Ama maalesef oy verdikleri tepe yönetimi Türkiye'ye ait değil"

AK Parti İstanbul Milletvekili Metin Külünk, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında, "silahlı terör örgütünün amaçları ve prensipleri doğrultusunda faaliyet yürüttüğü" iddiasıyla suç duyurusunda bulundu.

Çağlayan'daki İstanbul Adalet Sarayına gelen Külünk, 69 sayfalık suç duyurusu dilekçesini İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına sundu.  

Müsnet suç olarak, "silahlı terör örgütünün amaçları ve faaliyetleri doğrultusunda faaliyet yürütmek suretiyle Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs etmek, Cumhurbaşkanına hakaret ve iftira" suçlarının gösterildiği dilekçede, "suç tarihi" olarak da 13 Aralık 2013 ile 28 Kasım 2017 tarihleri arası belirtildi. 

"Türkiye içinde 40 yıldır çok kritik noktalara konuşlanan dış mihrakların taşeronu Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) hedefi, Türkiye Cumhuriyeti devletini ele geçirmektir." denilen dilekçede, uzunca bir süredir örgütün hedefinin onlara boyun eğmeyen ve mücadele eden Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğu, Erdoğan'ın 2011 yılında yapı dahilindeki dershanelerin kapatılacağını açıkladığı ve Başbakan olduğu o dönem bu yapıya açıkça savaş açtığı ifade edildi.

Türkiye'ye yönelik kronolojik olarak, 17/25 Aralık soruşturmaları, ABD Senatosu'na İran-Halkbank mektubu gönderilmesi, Azerbaycan'a FETÖ ve senatörlerin geziye gitmesi, Gezi olayları, Hatay ve Adana'da MİT tırlarının durdurulması, ABD Senatosu'na ikinci Türkiye şikayet mektubunun gönderilmesi, Rıza Sarraf'ın ABD'ye gitmesi ve tutuklanması, 15 Temmuz darbe girişimi ve ABD'de açılan Halkbank davası olaylarının gerçekleştiği bilgisi verilen dilekçede, "Olayların Türkiye'de vuku bulan bölümlerinin neredeyse tamamında CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun ya bir şekilde dahli ya da bir şekilde provokasyon mevcuttur." ifadesi kullandı. 

Dilekçede, şunları kaydedildi:

"Aslında direkt ülkemizin bekasına yapılan bu tür eylemleri şüpheli, siyasi arenada argüman olarak kullanma bahanesine sığınmış, ancak asıl saikinin örgütün amaçlarına hizmet etmek suretiyle Türkiye Cumhuriyeti devletinin görevini yapmasını kısmen veya tamamen engellemek olduğu bu süreçte anlaşılmıştır. Devamlı suretle halkı hükümete karşı kışkırtma çabasıyla ülkede kaos ortamını tetiklemeye çalışan şüphelinin siyasi arenada yapmış olduğu her hareket aslında siyaset için değil FETÖ'nün amaçları doğrultusunda olduğu anlaşılmıştır.

Yapmış olduğumuz araştırmalar sonucu ülkemizde meydana gelen olaylar öncesi izahı mümkün olmayan bir şekilde ve birçok noktada Kılıçdaroğlu ve beraberinde bulunan kişilerin, ülkemize yönelik eylem gerçekleştiren kişilerle öncesinde bir araya geldikleri, şüphelinin bu kişilerle bir araya gelmesinden sonra ülkemize yönelik FETÖ'nün her seferinde yeni bir eyleme kalkıştığı gözlemlenmiştir. Son olarak Kılıçdaroğlu'nun sahte belge operasyonuyla sadece ülkemizin cumhurbaşkanına değil, aynı zamanda ülkemizin huzur ve sükunetine karşı yürütülen uluslararası operasyonun işbirlikçisi durumunda olduğu anlaşılmıştır. Özellikle 28 Kasım'da sahte belgelere dayanarak FETÖ'nün amaçları doğrultusunda yapmış olduğu açıklamaların, eş zamanlı olarak ABD New York'ta açılan ve 17/25 kumpas operasyonunun yurtdışındaki ayağı ile aynı anda olması bahsi geçen örgütle irtibatlı ve iltisaklı şekilde hareket ettiğinin en açık göstergesidir."

"Belgeleri teslim etmezse ev ve iş yerinde arama yapılsın"

Kılıçdaroğlu'nun Türkiye'ye karşı terör örgütleri başta olmak üzere yabancı istihbarat kurumları tarafından da ülke güvenliğine yönelik yürütülen operasyonların açık işbirlikçisi haline geldiği önü sürülen dilekçede, "Şüphelinin parti grup toplantısında, kamuoyuna gerçekmiş algısı yaratmak ve ülkede kaos ortamı yaratmak için elinde gösterdiği ve konuşmasına dayanak yapmış olduğu belgelerin savcılık makamınca kendisinden istenmesi, bu belgeleri makamınıza teslim etmediği takdirde evinde, iş yerinde ve CHP parti binasında arama yapılarak sahte evraklara el konulması gerekmektedir." denildi. 

Kemal Kılıçdaroğlu'nun 17/25 Aralık 2013 tarihinden 13 gün önce ABD'ye giderek eski CIA Ortadoğulu bölge şefi Graham Fuller ve üst düzey FETÖ mensuplarıyla yüz yüze, özel olarak görüştüğü, MIT tırlarının görüntüleri servis edilmeden önce Ekrem Dumanlı ve Enis Berberoğlu ile birlikte görüşme yaptığı ve 15 Temmuz 2016 öncesi 'Tarihi çıkış gerekli' şeklinde karar alınan toplantıyı yönettiği öne sürülen dilekçede, Kılıçdaroğlu ile birlikte hareket kişilerin tamamının cep telefonu HTS kayıtlarının ve hareket dökümlerinin getirtilerek çapraz karşılaştırmasının yapılması talep edildi. 

Talepler

Dilekçede, Kemal Kılıçdaroğlu'ndan öncelikli olarak grup toplantısında gösterdiği fakat gerçeği yansıtmayan belgelerin savcılık tarafından istenilmesi ve bu belgeler dosyaya ibraz edilmediği takdirde ev, iş yeri ve CHP Genel Merkezinde arama yapılarak belgelere el konulması talep edilirken, Kılıçdaroğlu'nun 17/25 kumpasıyla yapılmaya çalışılan darbe girişimiyle ilgili bağlantıları ve kumpastaki rolüyle ilgili gerekli araştırmaların yapılması istendi. 

Kılıçdaroğlu'nun MİT tırlarının durdurulmasındaki rolünün ortaya çıkarılması için gerekli çalışmanın yapılması ve 15 Temmuz darbe girişiminden önce yaptığı toplantılar ile görüştüğü kişilerin süreçteki rolleri göz önüne alınarak darbe girişimindeki rolünün de ayrıca araştırılması istenen dilekçede, Kılıçdaroğlu'nun 2013 yılı ocak ayından bu yana yurtdışına çıkış kayıtlarının ve diğer delil niteliğindeki kayıtlarının da getirtilerek araştırılması talep edildi. 

Suç duyurusu dilekçesinin bir örneğinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı Suçlar Soruşturma Bürosu'na da yollanması istenen dilekçede, Kılıçdaroğlu hakkında Türk Ceza Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu'nun ilgili maddeleri gereğince kamu  davası açılması ve cezalandırma yoluna gidilmesi de talep edildi. 

Külünk'ün açıklaması 

Külünk, suç duyurusunda bulunmasının ardından adliye önünde bir açıklama yaptı.

Türkiye'nin sıkıntılı zamanlardan geçtiğini ancak milli birlik ve beraberlik sayesinde bu sıkıntıların da aşılacağını belirten Metin Külünk, "Ama üzücü olan şu, Türkiye'ye saldıranlarla işbirliği yapan bir ana muhalefet partisinin yönetimiyle karşı karşıyayız. Terör örgütlerinin işini kolaylaştıran ana muhalefet partisinin genel başkanı ile karşı karşıyayız." dedi.

Kılıçdaroğlu'nu PKK, DEAŞ ve FETÖ adlı terör örgütlerinin söylemlerini kolaylaştırmakla da suçlayan Külünk, "CHP tabanının Anadolu topraklarına sadakati şüphesiz tartışılmaz. Ama maalesef oy verdikleri tepe yönetimi Türkiye'ye ait değil." ifadesini kullandı.

Yaptıkları araştırmalar sonucu ana muhalefet partisi liderinin 15 Temmuz ve 17-25 Aralık'ın arkasındaki güçlerle bir arada olduğuna dair kanıtlara ulaştıklarını ileri süren Külünk, sözlerini, "Ortaya çıkan bu kanıtlar, bizde suç duyurusu oluşturmamıza dair kanaati ortaya koymuştur." diye tamamladı.

Haber Merkezi

Aydın Düzgün ertelemeye rağmen açıkladı
Önceki Aydın Düzgün ertelemeye rağmen açıkladı
Beykoz'un öğretmeni kutlamalarda kriz geçirip öldü
Sonraki Beykoz'un öğretmeni kutlamalarda kriz geçirip öldü