CHP'de bir kan değişimi lazım!

  • 0
  • 11049
CHP'de bir kan değişimi lazım!
CHP'de bir kan değişimi lazım!
CHP'de bir kan değişimi lazım!
CHP'de bir kan değişimi lazım!
CHP'de bir kan değişimi lazım!
CHP'de bir kan değişimi lazım!
CHP'de bir kan değişimi lazım!

Aydın Düzgün… Cumhuriyet Halk Partisi’nin Belediye Meclis Üyesi… Önce CHP Beykoz Belediye Başkan Aday Adaylığı ile başlayan süreçte, Hızır Yılmaz’ın aday olarak gösterilmesi sonrası yine onun listesinden Meclis Üyesi Adayı oldu ve seçildi.

Aynı zamanda Beykoz Belediye Meclisi’nde partisinin Grup Başkanı olarak İlçe Başkanı’nın yardımcısı konumunda duran, CHP Beykoz’un ‘2 Numaralı Adamı’ Aydın Düzgün ile hem CHP hem de Beykozlunun geleceği üzerine söyleştik. Konuşmasında genel olarak ‘siyasi ahlak’ vurgusu yapan DüzgünDost Beykoz Haber Müdürü Ferdi Güngör’ün sorduğu soruları yine de içtenlikle yanıtlamaya çalıştı.

CHP’nin mevcut bir yönetimi olduğu için parti içi toplantılarda yapacağı eleştirileri kamuoyuna açık bir şekilde dile getirmeyi uygun bulmadığını söyledi Aydın Düzgün… Geçmiş döneme dairCHP’li Belediye Meclis Üyeleri’ni ise yine aynı gerekçeyle ve hararetle savundu. “Hepsi dostum, arkadaşım” dedi. Ancak yine de geleceğe dair CHP Beykoz Teşkilatı için yasal süreçte gelişecek seçimlerde, olası bir değişikliğin yarar getirebileceği yönünde görüş belirtti.Aydın Düzgün“Bir kan değişimi de lazım” dedi.

Beykoz Belediye Başkanı Yücel Çelikbilek ve AK Parti ile ilgili düşüncelerini de dile getirdiAydın Düzgün. Özellikle seçim öncesi Başkan Çelikbilek’in dağıttığı tapular konusunda çarpıcı açıklamalar yaptı. “Tapunun AKP’si CHP’si olmaz!” diyerek, önemli mesajlar verdi.

İşte Dost Beykoz’un özel haberi ve CHP’nin Beykoz’daki “2 numaralı adamı” olan Aydın Düzgün’ün çarpıcı açıklamaları: 

Aydın Düzgün'ü kısaca tanıyarak başlayalım mı?

“Aydın Düzgün 1958 yılında Konya'da doğdum. Babamın Karabük Demir Çelik Fabrikası'nda çalışmasından dolayı annemin de ilkokul öğretmeni olması nedeniyle Karabük'te büyüdüm. İlkokul, ortaokul ve liseyi Karabük'te bitirdim. Daha sonra üniversite imtihanlarında Yıldız Üniversitesi Harita ve Kadastro Mühendisliğini okuma hakkını kazanmam İstanbul maceramı başlattı.”

Yıl kaçtı?

“1976... O dönemler Türkiye'nin zor dönemleriydi. Ülkenin içinden geçtiği o sıkıntılı dönemde, üzerimize düşen pek çok mücadelenin içerisinde olmaktan onur ve gurur duyuyorum.”

Siyasetin içinde miydiniz üniversitede o dönem?

“Aydın Düzgün, çok tarafsız kalabilen bir insan değildir. Yolda iki kişi kavga ederken bunu oturup seyretme gibi bir lüksüm hiç olmadı. Nerede bir mücadele varsa, Aydın Düzgün her zaman haklıdan yana, zayıftan yana, güçsüzden yana tavır koyar. Koymaya da devam edecektir. Bu süreç zor bir süreçti. Daha sonra 1980 yılında annem ve babam emekli oldu. Onların İstanbul'a gelmesi sonrası bu kez Anadoluhisarı ve Beykoz maceram başladı. Akrabalarımızın olması da buna etkendi. O günden bugüne hep Anadoluhisarı'ndaydım.”

2001 yılında babamızı kaybettik, 2010'da da validemizi kaybettik. Onlar da şu anda Beykoz Yenimahalle mezarlığındalar.

“Siyaset derken de siyasetten asla bir beklentim olmadı. Öyle almak gibi bir düşüncem yoktur. Ancak bu geçtiğimiz süreçte konjonktür ve üyelerimizin baskısı neticesinde hepinizin de bildiği gibi Belediye Başkanlığı Aday Adaylığı mücadelemiz oldu. Çok uzun, çok yorucu ve hatta maalesef eleştiriyorum, eleştirmeye de devam edeceğim, bence çok yanlış bir süreç Cumhuriyet Halk Partisi adına yürütüldü.”

CHP adına bir fırsat kaçtı diyebilir miyiz?

“Evet diyebiliriz ve hatta onu ben şöyle teyit edeyim. Belediye Başkanı bundan 4 ay önce bizzat kendisi CHP'nin 6 puan önde olduğunu söylüyordu. AK Partililer de bunu biliyordu. Yani AK Parti Beykoz'da kaybettiğini neredeyse kabullenmişti. Ancak gerek Genel Başkan Yardımcılarımızın gerek parti üst düzey yöneticilerimizin, 'Adaylarımızı 6 ay önceden belirleyeceğiz!' söylemi bizler için umut ışığı iken, 45 gün kalıncaya kadar açıklanmadı. Başkan adayının açıklanma tarihi 18 Şubat oldu. Takdir edersiniz ki, bu kadar kısa sürede partiyi toparlayabilmek, 12 aday adayı açıklanmışken bunu başarabilmek pek mümkün değildi. 'Niye böyle oldu?' sorusuna verilecek yanıtları da bizler, partinin toplantılarında, kurultaylarında tabi ki dile getireceğiz.”

12 Aday adayı dediniz. Bizler 45 günlük süreç içerisinde hiçbir zaman hepsini bir arada göremedik. Opr. Dr. Devrim Altıntaş vardı zaman zaman toplantılarda fark ettiğimiz, bir de siz vardınız. Siz, Meclis Üyesi adayıydınız. Neden aday adaylığından sonra Meclis Üyesi adayı oldunuz ve bu 12 Aday Adayı neden bir türlü bir araya gelemedi?

“Ben Aday Adaylığımdan da önce şunu söylemiştim: Partim kimi aday olarak çıkarırsa çıkarsın,  Aydın Düzgün olarak üzerime düşen görevi yapacağımı ve siyasi ahlakım etrafında destek vereceğimi belirtmiştim. Netice itibariyle Hızır arkadaşımız aday oldu ve ertesi günü ben, kendisini destekleyeceğimi deklare ettim. Bu, parti kamuoyunda da hiç sürpriz bir şey değildi. Hızır Yılmaz değil bir başka arkadaşımız olsaydı da ben yine yanında olacaktım.

Diğer aday adaylarıyla bir arada olmak konusundaki sorunuza gelince... Aydın Düzgün bunu çok istedi, çok söyledi. Hızır Yılmaz'a da bunu çok söyledim. Ama sanırım iyi anlatamadım veya anlamak istemedi. Sonuç olarak da görünen tabloda o bütünlük sağlanamadı. Aday adaylarıyla Hızır Yılmaz'ın birlikteliği olmadı bir türlü. Ben, bu birlikteliğin olmamasının büyük sıkıntılar yaratacağını Hızır Bey'e defalarca söyledim. Ama anlatamadık herhalde. Geldiğimiz bu kötü noktada, hiç hak etmediğimiz sonuçlar aldık. Bu seçim sonuçlarının bana, Aydın Düzgün'e çok ciddi bir öğretisi var: Solda 'örgüt' sağda ise 'teşkilat' denilen bu çatıda, başarıya ulaşmak için örgütün kendi içinde birleşip bütünleşerek tek bir hedefe doğru yürümesinin çok önemli bir payı var. Diyebilirim ki bu yüzde 25 ila yüzde 50 arasında bir etki yapıyor. Ben bu seçimlerde bunu öğrendim. Bunu sağlayamayan hiçbir hareket asla başarılı olamaz.

Ben yalnızca aday adaylarımızın değil, tüm üyelerimizin, tüm örgütümüzün çok ciddi kırılıp döküldüğünü gördüm. Bu da benim seçim öncesi kaygılarımı yükseltti. Parti içinde yıllarca emek vermiş olan kişilerin morallerinin bozuk olması, kırgın olması... İkinci sırada çıkan diğer adayımızın da aday olarak çıkan arkadaşımızla karşılıklı husumet içinde olması... Yine ikinci sıradaki adayımızın kabul edilemez bir biçimde 'O kazanmasın!' anlayışıyla bir başka partiden aday olarak çıkması, çok ciddi bir karmaşa yarattı. Parti üyelerimizde bu gidişat huzursuzluk yarattı. Ben, ikinci sırada çıkan adayımızın yaptığı bu davranışın, siyasi ahlak içinde olmadığını en başından söylemiştim. Tabi bu ikinci sırada olan adayımızı bu duruma iten diğer aday adayımızın tutumunun da yanlış olduğunu düşünüyorum. Bunu kendisine de söyledim. Kamuoyuna da söyledim. Ben aday olan arkadaşımıza, diğer aday adaylarını dolaşmasını, kısa bir süre de olsa kırgınlıkları gidermesi gerektiğini defalarca söyledim. Sanırım bunda da etkili olamadım.”

Aydın Düzgün, özellikle Aday Adaylığı sürecinde tapu konusunda hep bir partili gibi konuştu. Şimdi artık seçimler bitti ve Aydın Düzgün Meclis Üyesi oldu. CHP'den bağımsız olarak, nesnel bir gözle Aydın Düzgün, Yücel Çelikbilek'i ve AK Parti'yi nasıl değerlendiriyor? Eleştiri yapmak kabul edilebilinir ancak hiç mi doğru işler yapmadı size göre Yücel Çelikbilek?

“Meclis açıldığı ilk gün Grup Başkan Vekili olarak şu konuşmayı yaptım: Bize oy veren 52 bin seçmenin ve AKP'ye oy vermeyen kişilerin sözcüsüyüm ben. O yüzden, Beykoz Belediyesi'nin o insanlar adına doğru işler yapması, Beykozlunun yararına işler yapması benim de isteyeceğim bir sonuç Bu tutanaklarda da var. Hatta şu örneği vereyim: Belediye Başkanı seçim öncesi 20 gün kala tapu vermeye başladı. Birçok partili arkadaşımız yanıma geldi: 'Başkan ne yapacağız, alalım mı almayalım mı?'diye. Hiç düşünmeden 'Tapunun AKP'si CHP'si olmaz, hemen gidin tapunuzu alın' dedim. Birçok partili arkadaşımız da gidip tapularını aldılar. İyi ki de aldılar. Yıllardır süren ve Beykoz'a cehennem hayatı yaşatan, Beykoz’un gelişiminin önünde engel olan mülkiyet ve imar sorununun çok net çözülmesini isteyen birisiyim. Bunu Yücel Çelikbilek'in çözmesi için her türlü desteği vereceğim. Hatta öngörünüm dahil... Kendisine 'Sayın Başkan, gelin şu öngörünüm problemini de çözelim' dedim. İster teklifi siz verin biz destekleyelim, ister biz verelim siz destekleyin, dedim. Yani burada kimin hanesine artı yazıldığı hiç umurumda değil. Beykozlunun sorunu çözülsün istiyorum.

Sorunuzun yanıtını aslında tapu örneğiyle verdim. Beykoz'da planlamaların yapılması, tapu verilmesi tabi ki doğru işlerdir. O yüzden, 'Belediye Başkanı bizden değil, biz kaybettik' diyerek yapılan doğruları asla görmezden gelmeyeceğiz. Her yapılan doğruyu da 'iyi ki yaptılar' diyeceğiz. Hatta eksik kalan noktalarda, 'Şunu da yapın, bunu da yapın' diye sürekli zorlayacağız. Akıl vereceğiz. Yanlış yaparsa uyaracağız.”

Geçmiş dönemde Beykoz'daki CHP'li Meclis Üyelerine yönelik eleştiriler olmuştu. Özellikle öneri getirmek ve yapılan doğrulara sahip çıkıp desteklemek konularında eksik kaldıkları yönünde eleştirilmişlerdi. Aydın Düzgün'ün Grup Başkanvekili olduğu CHP'li yeni Meclis üyeleri bu kaygıları giderecek mi? Önerileriniz bu dönemde olacak mı?

“Şimdi, öncelikle şunu söyleyeyim. Parti içerisinde bir devamlılık söz konusu. Bu anlamda ben geçmiş dönemdeki arkadaşlarımızı da saygı ve sevgiyle anmak istiyorum. Hepsine selamlarımı gönderiyorum. Aynı bu sorunda anlattıklarına benzer şeyleri geçende Belediye Başkanımız söylemeye çalıştı. Bir önceki meclis üyelerine yönelik söylediği sözler üzerine ben de 'Sayın Başkan, ben sana soruyor muyum Birzat Mermer niye burada yok diye?' dedim. Eski dönem meclis üyelerinin bizim arkadaşlarımız olduğunu, dostlarımız olduğunu ve her zaman her koşulda onları savunacağımızdan da kimsenin şüphesinin olmaması gerektiğini belirtmek istiyorum. Ama şunu da söylemek yanlış olmaz: Geçen dönemde daha iyi işler yapılabilirdi, daha fazla öneri verilebilirdi. Şimdi biz gideceğiz, yarın bir gün bir başkası meclise geldiğinde onlar da bizim arkamızda duracak. Öyle olmalı. Biz bu tür konuları kendi içimizde tartışırız ancak kamuoyunda asla bir CHP'li arkadaşımızla ilgili konuşmamalıyız.

Bizler sosyal demokrat bir partisiyiz. Eleştiriye açık bir partiyiz. Biat kültüründe bir parti değiliz. Ancak şunun da altını çizerek söylüyorum: Demokrasi aslında karmaşık bir yapı değil. Sosyal demokratız ama her konunun kamuya açık tartışılması konusunda da dikkatli olunması gerektiğini düşünen bir insanım. Bunu yapmayan arkadaşlar, bu bilinçte olmayan kişilerdir ve maalesef partimize da zarar veren arkadaşlar.

Aydın Düzgün'ün öneri getirmesi konusuna gelince... Ben Sayın Başkana da söyledim: ‘Gelin bu öngörünüm konusunu çözelim, bu yıl planlar bitsin, 18 uygulaması bitsin’ dedim. Eğer bu yıl Beykoz'da bu mülkiyet sorunu çözülürse, ben inanıyorum ki beraberinde en önemsediğim konulardan birisi olan Beykoz'un turizme açılması sağlanacak. Bir önerimi şimdiden de söyleyeyim, bunu Mecliste de dile getireceğim: Tamamen ön görünümü turizm amaçlı imar planlarıyla yapıp, bu şekilde değiştirelim. Hem orada yaşayan insanlarımızın yarınları garanti olur. Hem Beykoz'a yakışan, dünyanın incisi olan Boğazımızın harikulade bir yer haline gelmesini sağlar. Ama burada çözümle ilgili noktada sanki bir AKP zihniyeti buna engel oluyor. Şunu da artık böyle düşünsünler istemiyorum: 'Herkes ayran içsin, limonata içsin'. Böyle bir şey yok. Beykoz turizmden binde 1 pay alacağına, binde 300-500 pay alsa olmaz mı? Dünyada turizmin nasıl geliştiğini, gerçeklikleri Beykoz Belediyesi'nin dikkate alması gerekir diye düşünüyorum.”

Son günlerde CHP içerisinde bir hareketlilik başladı. Mevcut yönetimin yerine yeni bir yönetim getirilmesi için çalışmalar var. Aydın Düzgün bu çalışmaları destekliyor mu, şartlı mı destekliyor yoksa hiç mi desteklemiyor?

“Bu çok zor bir soru. Hep söylüyorum, kamuoyuyla bir siyasi mesele konusunda paylaşımda bulunurken çok dikkatli olmamız gerekiyor. Şu an İlçe Başkanımız bizim Başkanımız. Ben Grup Başkan Vekiliyim, onun yardımcısıyım. İlçe Başkanımızla ilgili eleştiri getirmeyi, kamuoyu önünde 'Şöyleydi, böyleydi' demeyi doğru bulmuyorum. Ancak şunu da çok rahat görüyorum: Bir kan değişimi de lazım. Bunu ben gerek Genel Merkezimizin gerek il yönetimimizin ve gerekse ilçe yönetimimizin değerlendireceğine inanıyorum. Genel seçime, yenilenen, güçlenen kadrolarla çıkılması gerektiğini düşünüyorum.”

CHP içerisinde kaç üye var Aydın Bey?

“4 bin üye var”

Peki, bu 4 bin üye içerisinde gerçekten siyasete vizyon getirecek, CHP'nin geçmiş dönemde yaşadığı 6 kez üst üste İlçe Başkanı değişimi gibi göze batan sorunlara çözüm getirebilecek, ilçede istikrarı sağlamayı ve kimseyi partiye küstürmeden tek çatı altında toplamayı başarabilecek kime yok mu? Varsa da neredeler?

“Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde siyaset yapmak gerçekten zor bir iş. Bunu bu şekilde söylemeyi uygun görüyorum. Gerçekten çok değerli, çok kaliteli, çok iyi partililerimiz var. Neden bunlar pratiğin içerisinde değiller? Maalesef, her dönem ve her süreçte siyaseti kendi kişisel çıkarları, hırsları için yapan partililerimiz de var. Bu da bir gerçek. Öte yandan 30 yıldır bu parti içerisinde İlçe Başkanlığı yapmış olan yöneticiler, partiyi tabana yaymak istemediler. Bunun altında da şunu görüyorum: Kendi çıkarları için siyaset yapan insanlarımız var. Seçimlerle ilgili yanlış hesapların yapıldığını görüyorum. İlçe Başkanlığı'nı bir sıçrama tahtası olarak gören bir zihniyet de var. Ben Aydın Düzgün olarak artık bunların karşısında olacağım. Bunu çok net söylüyorum. Şunu istiyor ve diliyorum ki, bunun da arkasında duracağım: Bu partinin artık gerçek emekçilere, gerçek iyi niyetlilere; kafasının arka tarafında çıkar hesapları olmayan insanlara ihtiyacı var. Ben artık, çıkar amaçlı siyasete giren insanların Beykoz'un yakasından düşmesini istiyorum. Bunlar artık gitsinler yazlıklarında dursunlar istiyorum. İşlerine, güçlerine baksınlar. Partimizi, yıllarca buraya emek vermiş olan kişilerin yönetmesini istiyorum. Ben sonuna kadar onların arkasında olacağım.

Şunu da söyleyeyim: AKP, her gittiği yerde stant kurdu, pazar açtı. İnanıyorum ki bizden çok daha fazla üyesi var. Ama ben bunu Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde sürekli söylememe rağmen bugüne kadar uygulatamadım. En büyük isteklerimden birisi de üyeliği halka açmak. Halkın yanına kadar giderek üye olmalarını sağlamak. Hedeflerimizden birisi de bu olmalı diye düşünüyorum. Bizde maalesef, 'Küçük olsun benim olsun' mantığı var. Ben Cumhuriyet Halk Partisi'nin bu konuya önem vermesini ve üye sayısını 4-5 misline çıkarmayı hedeflemesini istiyorum.

İstikrar tabi çok önemli. Biz bunu kendi içimizde de tartışıyoruz. Biz, 5 yılda 6 ilçe başkanı değiştirdik. Bunun maalesef zararlarını, ziyanlarını çok kötü bir biçimde görüyoruz, yaşıyoruz. Asla olmamalı. Tabi ki temennimiz isteğimiz, Cumhuriyet Halk Partisi Beykoz İlçe teşkilatının istikrar içerisinde yönetilmesi.”

CHP Beykoz İlçe Teşkilatı'nda İlçe Başkanı ve Yönetim Kurulu'nun kimlerden oluşmasının daha iyi olacağı konusunda her CHP'linin bir fikri vardır. Aydın Düzgün'ün de bir fikri vardır. Ancak ben burada isim söylemeyeceğinizin bilinciyle şunu sorgulamak istiyorum: Aydın Düzgün'ün hayalindeki İlçe Başkanı ve Yönetim Kurulu 'nasıl' insanlardan oluşmalı? Parası mı olsun, nüfuzu mu olsun, tahsili mi olsun, genç mi olsun, yaşlı mı olsun? İsimden çok özellikleri merak ediyorum. Aydın Düzgün için 'nasıl bir özellikte' olmalıdır ilçe teşkilat yönetimi?

“Şu an bir mevcut yönetim var. Bu noktada bir şey demem ne kadar doğru olur, bilemiyorum. Ama şöyle düşünürsek; yarın bir gün yasal kongreler olursa, bir yönetim gelirse diye düşünerek hareket edersek, bir şeyler ifade etmeye çalışırım. Jakoben, narsist, tamamen çıkar hedefi olan, 30 yıldır 40 yıldır bu partinin sırtından düşmeyen insanların olmasını asla istemiyorum. Bu son seçim çalışmalarında emek sarf etmeyen, çaba sarf etmeyen, hayatın-pratiğin içinde olmayan, bu partiye emek sarf etmeyen, kazanması için çaba sarf etmeyen kişiler asla olmamalıdır diye düşünüyorum. Parti içerisinde uğraşan didinen insanların yönetimde yer almasını istiyorum. Böyle partililerimizim olduğunu da görüyor ve biliyorum.

Yönetim konusunda her mahalleden partililerin bir araya gelerek, 'Biz buradan kimi yönetime verelim' diye düşünerek bir sonuca varmasını ve o kişiyi görevlendirmesini arzu ediyorum. Tüm bu söylediklerimin gerçekleşmesinin zor olduğunu da biliyorum. Ancak mutlaka başaracağız, buna da inanıyorum. Partinin sırtından düşmesi gerekenler var ve bunlar da düşecek. Bunlar artık evlerinde, yazlıklarında işlerine güçlerine bakacaklar. Nerde ne iş yapacaklarsa yapsınlar, Allah yollarını açık etsin ancak Cumhuriyet Halk Partisi'nin de sırtından düşsünler diyorum”

Aydın Düzgün'ün kişilerden bağımsız olarak işleyecek bir sistem hayali var mı? CHP'ye kim gelirse gelsin, sistemin her zaman tıkır tıkır işleyeceği bir geleceği öngörüyor mu? Bu konuda çalışma yaptı mı yapacak mı?

“Türkiye adına özlenen bir isteği dile getirdiniz. Partimiz için de ivedilikle yapılması gereken bir konuya değindiniz. Cevabı çok basit ama Türkiye'de yok. Ancak tümüyle Avrupa bunu uyguluyor. Yani 1 yıl önceden insanlar aidatlarını ödüyorlar, partinin kimseye parayla ilgili bir bağımlılığı kalmıyor. Kendi içinde idare eder hale geliyor. Üyeler kendi içlerinde seçimlerini yapıp, adaylarını 1 yıl önceden belirliyorlar ve sahaya iniyorlar. Bu tür hataların da önüne geçilmiş oluyor. Türkiye'de böyle değil! 40 gün kala başkan belirleniyor. Bu sistemde doğruyu bulmak mümkün değil.

Ben evrensel sosyal demokrat kurallarının partimizde artık mutlaka uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Bunun sadece CHP Beykoz İlçe Teşkilatı için değil, tüm partiyi genel olarak kapsaması gerektiğine inanıyorum.”

Dost Beykoz / Özel Röportaj

AK Parti zaferinin gizli kahramanı
Önceki AK Parti zaferinin gizli kahramanı
Beykoz'un öğretmeni kutlamalarda kriz geçirip öldü
Sonraki Beykoz'un öğretmeni kutlamalarda kriz geçirip öldü