Elif ÇELİK
  • 11/12/2017 Son günceleme: 11/12/2017 12:16
  • 15.447

Geçtiğimiz 5 Aralık günü biz kadınlar için çok önemli bir gündü.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, günümüzün popüler ve gelişmiş ülkelerinden Fransa, İtalya, Belçika ve İsviçre gibi ülkelerinden onlarca yıl önce kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı tanınmasında öncülük etmişti. Bizler eğer bugün siyaset yapabiliyorsak, işte bu yasanın sayesindedir.

Partimiz CHP'de kongre sürecine giriyoruz ve yakın zamanda tüm ülkede olduğu gibi Beykoz'da da seçim gerçekleştirilecek. Ben de siyasete Gümüşsuyu'nda başlamış olan bir kardeşiniz olarak seçime gireceğim. Tabi tam da bu noktada bir durumun altını kalın çizgilerle çizmek isterim:

Bir kadın olarak, Beykoz'da yürütülen siyasetin ülkemiz için, partimiz için fayda sağlayacak bir olgunlukla yürütülmesi taraftarıyım. Partimiz bu seçimle önümüzdeki 2 yılı yönetecek lider kadroyu seçecek. Bu nedenle adayların kadro oluştururken partimizin vizyonu doğrultusunda 2019'u göğüsleyecek insanları bir araya getirmeleri çok önemli.

Şunu açık yüreklilikle söylüyorum bu seçimi kendi ikbalini düşünenler değil Beykozlunun geleceğini düşünen vizyonu ortaya koyan aday kazanacaktır.

Önce şuradan başlayayım: Siyaset yapan kişiler yalnızca kendileri olarak burada yer almazlar. Yani sözgelimi ben Elif Çelik olarak siyasetin içerisindeyim ancak yalnızca Elif değilim. Beykoz'da birçok düşünceden insan var. Kuşkusuz hepsi de partimizin iyi olmasını istiyorlar ancak bu konuda amaca farklı noktadan ulaşmak istiyorlar. İşte ben de burada sol ideolojinin  bir temsilcisi olarak CHP'de siyaset yapıyorum. Başka bir partide de bu temsili yapabilir miydim? Elbette yapabilirdim. Ancak içimden gelerek çalışmazdım. Çünkü burada temsil ettiğim düşünce aslında benim de düşündüklerimle örtüşüyor. Dolayısıyla aslında ben profesyonel bir siyasetçi de sayılmayabilirim. Siyaset benim bir mesleğim değil. Çünkü profesyonel insanlar her şartta ve koşulda mesleklerini icra edebilirler. Ben yapamam. CHP dışında bir partide ise belki profesyonel olurum ancak mutlu olmam.

Anlattıklarımdan hareketle, CHP'de gerçekleşecek olan kongre sürecinde takım arkadaşlarımın benim gibi inananlardan oluşmasını isterim. Yani sahada çalışan, üreten, maddi ve manevi emek veren partidaşlarımın amatör ancak mutlu olmasını tercih ederim.

Ancak lider olacak kişilerin kesinlikle profesyonel olması taraftarıyım. Yani ilçe başkanı, il başkanı dediğimiz ve adına 'başkan' sıfatını yakıştırdığımız kişiler profesyonel insanlar olmalı. Çünkü  diğer türlü olduğunda hepimiz mutlu oluruz ancak mutlu olmakla kalırız. Oysa bizim içinde bulunduğumuz yıllarda mutlu olmaktan daha fazlasına ihtiyacımız var.

Ben sürekli sahada olduğum için daha net gözlemleyebiliyorum: Beykozlunun kendisini değerli hissetmeye ihtiyacı var. Gerçekten de idareden memnun olmayan insanlar, geçmiş tercihlerini değiştirmek için haklı bir neden arayışındalar. Eğer korkularını CHP olarak giderebilirsek, bu insanlar hem kızıp hem oy verdiği partileri bırakarak, mührü CHP'nin 'altı okuna' basabilir.

Peki bizim yani lider etrafındaki kişilerin, partililerin, partidaşların görevi nedir? Çok basit: Emek vermek... Yani ben bir amatör olarak ne yapacağım? Sokak sokak dolaşmaya devam edeceğim. Ancak liderime de bu sırada güveneceğim: Emeklerimin boşuna gitmediğini bilmek isteyeceğim. Ne güzel demişler, 'kontrolsüz güç, güç değildir.' Ben her partiden insanımızın yaşadığı bazı zorlukları partim CHP'de yaşarken, omuz omuza yürüdüğüm kişilere hep bunu anlatmaya çalıştım: Ben Elif Çelik'im ancak benim gücüm asla kontrolsüz değildir ve olmayacaktır. Ben bir neferim. Bir damlayım sadece... Ancak günü ve zamanı gelince küçücük bir damla bile büyük okyanusları taşırmaya, denizleri köpürtmeye yeter.

Tüm yazdıklarımın gölgesinde, yazımın da sonuna gelirken, yaklaşan CHP kongrelerinde adaylara başarılar dilemek isterim. Ülkemde olduğu gibi de inşallah Beykoz'da da seçim sonuçları, 2019 yılı hedeflerimize bizleri biraz daha yaklaştırır. İnşallah Beykozlumuzun artık yüzü güler. İnşallah kendilerini mecbur hissetmeden ve gerçekten özgür iradeleriyle bizi; CHP'yi seçerler.

Yine belirtmek isterim ki, her ne olursa olsun... Ama her ne olursa olsun: Aslolan tek şey Türkiye Cumhuriyeti'dir. Yerelde ise aslolan tek şey Beykozlumuzun yüzünün gülmesidir.

Benim de görevim  (şimdilik) bu engin denizde küçük bir su damlası olarak, katkı vermeye, emek sunmaya devam etmektir.

Yazarın Yazıları