Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Cennet vatanımız nasıl cinnet vatanı oldu?

Bir önceki köşe yazımız olan “Hani, bir okul açmak, bir Hapishane kapatmaktı?” başlıklı yazının devamı olduğundan, öncelikle o yazının tekrar açılarak okunmasını tavsiye ediyoruz.

Hele hele o yazıyı okumamış olanlar, mutlaka önce o yazıyı okumalıdırlar…

Olaylara ve gelişmelere objektif bakan ve akl-ı selim ile düşünen herkes görecek ve anlayacak ki, Cennet vatanımız, böylesine berbat ve önü alınamaz olaylarla çalkalanan “CİNNET VATANA” dönüşmesi, asla rast gele olmadı.

Gerçi, “bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur” atasözümüzün gereği olarak, gençlik ve yeni nesil sadece ihmal edilseydi, yine de bozulacaktı fakat bu kadar da bozulamazdı.

  • Maalesef gençlik ve yeni nesil, sadece ihmal edilmekle de bırakılmadı.

Öyle planlı desiselere, hilelere ve sinsi tuzaklara düşürüldü ki, bir takım ailelerin titiz davranmalarıyla, az bir kısmının bozulmaması mucize sayıldı.

Merhum Mahmud Efendi Hz.’nin tespitiyle, “Sinsi Din Düşmanları Çanakkale’den giremediler, fakat ÇANAK ANTENDEN girdiler” sözü aynen tahakkuk etti.

Bir önceki yazımıza, ek olarak devam edelim:

Milli Eğitim Müfredatımızda, Din, İman ve Ahlâk eğitiminden bir asır mahrum bırakılan nesil, deist ve ateistliğe hazır hâle getirildikten sonra, Televizyonlardan ta reklamlara kadar, internet, medya, sokak ve mahalle baskılarıyla, âdeta çökertildi.

Sözde Ahlâk dersi öğretmenleri bile, kendisine göre ahlâkı anlatırken, Yüce Dinimizce lânetlenmiş olan kollarındaki dövmelerle, gençliği özendirerek kötü örnek oluyordu.

Bazı bayan öğretmenler ise Nûr Süresi 31. Ayet ve Ahzab Süresi 59. Ayetleri fiilen çiğneyerek, nesillere yanlış örnek oluyorlar.

Dinden, İmandan ve Ahlâktan yoksun yetiştirilen nesil ise bir asır boyu erozyona uğratıldı. Deist ve ateistliğe hazır hâle getirildikten sonra, çilingirdeki yarı işlenmiş anahtarlar gibi, dileyen el atıp terörist yetiştirdi.

Dileyen el atıp din düşmanı siyasetçi yetiştirdi.

Dileyen el atıp din düşmanı öğretmen yetiştirdi.

Dileyen el atıp din düşmanı artist ve oyuncu yetiştirdi.

Dileyen el atıp LGBT ve IRZ düşmanı nesil yetiştirdi.

Dileyen el atıp Hakka, hukuka, yasalara ve insanlara asi nesil yetiştirdi.

Sonra da “nereden çıktı bu sabırsız, âsi, kavgacı, anaya-babaya isyan eden, döven, hatta basit menfaatlerine dokunduğu için katleden insanlar?” diye acı feryatlar başladı.

Atasözlerimiz bizleri “Rüzgâr eken, FIRTINA biçer” diye ikaz etmemişler miydi?

Mademki gerçekler böyle; Ya hak ettiğimiz acıklı ahvâle razı olup, şikâyetlere ve feryatlara devam edeceğiz. Veya her problemin bir çözümü olduğunun bilinciyle, tam bir kararlılıkla KESİN ÇÖZÜME odaklanacağız…

KESİN ÇÖZÜM:

Hangi değerler ihmâl edildiyse, engellendiyse veya kaybettirildiyse; o değerler ÂCİLEN ve tam bir kararlılıkla imar ve inşa edilmelidir. Yani tüm okullarımızda çok ciddi biçimde, ÎMANLI NESİLLER YETİŞTİRMEK için, çok kararlı adımlar atılmalıdır…

Aksi halde bunun vebali, bu acı tablo ile ve CİNNET Vatanı ile de kalmayacak!

Artarak devam edeceği gibi, Dünyamızı da Ahiretimizi de Cehenneme çevirecektir.

Tüm okullarımızda çok ciddi biçimde ÎMANLI NESİLLER YETİŞTİRMEK için, çok kararlı adımlar atıldığında ise birkaç sene sonra, birbirilerine güvenen, yardım eden, Hakka, hukuka, yasalara ve insanlara saygılı bir nesil yetişmeye başlayacaktır.

Bu asla bir hayal veya yorum değil; bu çözüm prensipleriyle, ASR-I SAÂDET yaşandı. 

Bu çözüm prensipleriyle, SADAKA TAŞLARI güvencesi asırlarca yaşandı.

Bu çözüm prensipleriyle Fatih Sultanın halkı gibi; “kendisi siftah ettikten sonra, müşterilerini diğer esnafa yollayan” yardımlaşmalı ve dayanışmalı bir asır yaşandı. 

En önemlisi de bu çözüm prensipleriyle; üç günlük dünya hayatının câzibesine kapılmayan, SONSUZ ÂHİRET Hayatı için Azami eğitimler alıp uygulayan, huzurlu asırlar yaşandı.

İŞTE İLÂHİ MÜJDELER:

O iman edip salih amel işleyenler var ya; işte DÜNYADA HUZURLU BİR HAYAT, ahirette de varılacak yerlerin en güzeli olan cennet, onları beklemektedir. (Ra'd Süresi, 29. Ayet.)

Onlar için DÜNYA HAYATINDA DA, ahirette de müjdeler vardır. Allah’ın verdiği sözlerde ve hükümlerinde asla değişme olmaz. İşte en büyük başarı ve kurtuluş budur. (Yunus Süresi, 64. Ayet.)

Yüce Rabbim bizleri de, ülkemizi de o huzura ve mutluluklara kavuştursun.

Yani, yazı başlığındaki acı tablo ÎMÂR ve İNŞÂ edilmiş olarak, CİNNET VATAN, yeniden CENNET VATAN Hâline gelsin. Âmin, Âmin Âmin, Elfü elfi ÂMÎİİİN…       

Vesselâm.

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir adet yorum var

  1. Allah Razı olsun. Bir ara malum olan kişilerden bazıları bir okuyucu hocalardan birini sıkıştırmaya başladı. Neymiş efendim 18 . Lemâdan bahsediyor bak kitaba yok diyor. Merak ettim araştırdım. Mahrem diye geçiyor herkesi bilmesi gereken bir lemaâ değilmiş.
    Okudum baktım. Sanki herşey çok güzel bir şekilde yazdırılmış. Baktım okudum.
    Zamane insanları kayıt altında tutmak zor. Allah CC yâr ve yardımcımız olsun inşâallah

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER