Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Cemaatin acınacak hali ve din görevlilerin rolü…(II)

"Önceki yazımda ‘cami cemaatinin, vaiz ve imamları niçin dinlemediklerini’ anlatabilmek için şu örneği vermiştim. “Âmâların kullandığı Barille (1810) alfabesi çok kolay olduğu halde, gözleri görenler bu alfabeyi asla öğrenemezler. Acaba NİÇİN?… Çünkü İHTİYAÇ DUYMAZLAR. Yani, insan ihtiyaç duymadığı bir şeyi öğrenmek istemez ve öğrenemez. Daha açık bir ifadeyle; bir şeyi öğrenmek için, önce İHTİYAÇ DUYMAK, öğretmek için ise İHTİYAÇ DUYULMASINI SAĞLAMAK şarttır…” ..demiştim. Bugün de “Fakat NASIL?” sorusuna cevap aramaya devam ediyoruz. (Önceki yazıyı okumayanlar, bu linkten okuyabilirler)

>>..Devamı:

İşte bu konuda tüm Din görevlilerinin, imamların, vaizlerin ve tüm eğitimcilerin konu üzerine ciddiyetle eğilmeleri, ARGE yapmaları, yeni usul ve metotlar geliştirmeleri gerekiyor. Aksi halde, ‘eksik tartmayın’ âyetine toslamış olurlar. Bu usul, metod ve prensipler ise hiçbir zaman hazır lokma olarak önümüze gelmezler. Mutlak bir bedel, yani azamî gayret, üstün fedakârlıklar şarttır. Bu bahtiyar Din görevlileri bu işi kendilerine, sahabeler misali, Mus’ab bin Umeyr gibi DERT edinmekle elde edebilirler. İşte o zaman bu cami cemaati veya haftada bir Cuma namazına gelen bu halk, cami avlusunda oturmak (bir manada pineklemek) yerine, hocayı görür görmez camiye gireceklerdir. İmam veya vaiz, az konuştuğu zaman bile “hocam, ezan okundu ama şu konuyu da tamamlasaydınız, yarına kalmasın. Biz bekleriz” vs. şeklinde itiraz etmeye başlarlar. Şimdiki gibi “hoca amma da uzattı hâa” diye gıybet etmezler veya özellikle köy imamlarına, “ölü yıkayıcı” ve “isteyici” nazarıyla bakmazlar…

Her şeye rağmen bazı metod ve prensiplerden bir nebze bahsetmek istiyorum:

  1. İnsanlar genellikle monotonluk değil, değişiklik, yenilik ve güler yüz ister. Bu nedenle imamlar, nazı geçen diğer imam ve vaiz arkadaşlarıyla, günlük hutbe ve vaaz yeri değişiklikleri yapmalıdır. Veya sık sık misafir konuşmacı getirebilir. Bunun için müftülüklerden izin veya protokol kolaylaştırılmalıdır.
  2. Vaaz veya hutbelerin daha canlı, daha etkili ve daha çekici olmaları için, ilginç, orijinal, vahdânî ve belgesel konular seçilerek, sinevizyon veya projeksiyon destekli sunumlar sağlanmalıdır. Ses tonu, mimikler ve cemaatle göz temaslarına dikkat edilmelidir.
  3. Abartılardan, Şeriat hükümlerindeki muvazeneleri bozmaktan zinhar kaçınılmalıdır. Meselâ; “ayakta bevl etmek, zinadan eşeddir” gibi. Bir güzel (prostattan ve necasetten) koruyucu metod ve sünneti abartarak, vacip veya Farzları gölgede bırakmak gibi.
  4. Bediüzzaman Hz. bu konuda: “Vaizlerimiz muhakkik âlimler olmalıdır. Meseleleri iyice derinlemesine ve delillerine göre tahlil etmelidirler ki, insanlara hakikatleri hem ispat etsinler, hem de onların akıllarını ikna etsinler. Onlar müdakkik olmalıdırlar. Tüm delileri inceden inceye tetkik ederek değerlendirmelidirler. Ta ki şeriatın muvazenesini, dengesini bozmasınlar. Yine onlar ‘beliği mukni’ olmalıdırlar.” Yani; ‘belâğat ile konuşan, açıkça ikna eden, zamanı ve şartları dikkate alan hatip’ olmalıdırlar. Bir de Nisa/136. Âyeti çok iyi idrak edilerek, İman hakikatlerine çok önem verilmelidir.
  5. Her cami görevlisi; daha güzel Kur’ân okuyabilmek için, kıraat, makam, dudak talimi, tashih-i hurûf derslerini zorunlu aldıkları gibi, güzel ve etkili konuşabilmek için de kendilerini, diksiyon ve şan dersleri almaya mecbur hissetmelidir.
  6. “..İki lisan bilen, iki kişi” Hadîs-i Şerifi uyarınca, İmam veya vaizlerin en azından ikinci lisanı Arapça olmalıdır. Hatta zaruridir. Daha fazlası nûrun alâ nûr olur…
  7. Her imam ve vaiz; herkesin öğrenmesi vacip olan “Îman hakikatleri”ni, Yüce Allahın cc ESMÂSINI, ZÂTINI ve SIFATLARINI, asrımızın idrakine en uygun biçimde anlatan ve bir nevi Kur’ân tefsiri olan Risale-i Nur eserlerinden azamî derecede istifade etmeleri lazımdır. En azından; Bediüzzaman Hz.’nin, “Ben nâsihlerin nasihatlerini dinledim. Kasâveti kalbimden başka 4 sebep buldum” ..diye başlayarak açıkladığı bu konuyu, çok iyi idrak etmeleri lâzımdır. (Bkz.: Divan-ı Harbi Örfî & İlk Dönem Eserleri, 431. Sayfa. Veya İNT.)
  8. Din görevlilerinin bunlara vakit ayırabilmeleri için, geçim sıkıntısı içinde olmamaları da çok önemlidir. Bu nedenle de maaşlarının mâkul düzeyde iyileştirilmesi lâzımdır. Aksi halde birçok bölgeden gelen şikâyetler gibi, kendilerini ikinci veya ek işler yapmaya mecbur hissederler. (Emlâkçılık, Galericilik, Rentecar vb.) İktisat risalesi bu maddeye İLÂÇ gibidir.
  9.  Din görevlileri, muhtarını ve varlıklı kimseleri sponsor olarak teşvik edip, cami cemaatinin gençlerini ve çocuklarını, gruplar halinde organizelerle, gezi, piknik, meşrû eğlence, spor, yüzme, yarışma ve bununla beraber, Kur’ân ve seçilmiş güzel kitapları okutma müsabakaları, çok önemli altyapılar sağlayacaktır. (Bu maddeye bazı imamlarımız, “müfettişlere anlatamama” endişelerinden bahsediliyor. Bu tür baskılar var ise esnetilmelidir.)
  10. Camilerde para toplama olayları da cemaati çok rahatsız ediyor. İmamları da “isteyen el” durumuna düşürüyor ve sözlerinin tesir kabiliyetini azaltıyor. Elbette camilerin de bakım onarıma ihtiyaçları var, ancak buna başka çözümler aranmalı veya çok seyrek başvurulmalıdır. Meselâ, dernek başkanları tarafından anons edilmeli, semt zenginleri onarıma teşvik edilmeli veya devlet desteği sağlanmalıdır…

Bu konuda, din görevlileri, STK, ve konu uzmanları ile ciddi istişareler yapmalılar. Sadece cami cemaatinin değil, tüm insanlık âleminin, zorunlu olarak sevk edileceğimiz o Kabir, Berzah, Haşir, Sırat, Mahkeme-i Kübra ve EBEDÎ Âhiret yolculukları konusundaki bilgilere, ne kadar çok MUHTÂÇ olduğumuzu anlatmak için, çok daha etkin çözümler bulmaları şarttır.

Öyle yâ, yukarıda Barille alfabesi örneğinde olduğu gibi; insan ihtiyaç duymadığı bir şeyi öğrenmek istemiyor! Oysa bizler, şu Ebedî hayat yolculuğumuz hakkında çoook bilgilere muhtâcız, fakat gafletimiz nedeniyle bunun farkında bile değiliz. Vesselâm…

NOT: 1. Ben bu konuda onlarca başarılı din görevlilerini “ÖRNEK” gösterebilirim. Sadece ilk akla Beykoz Müft. H.Demirtaş’tan başka iki örnek arz edeyim: Kavacık Y.Bayezid C. İ.Hatibi Muhammed Polat ve Topkapı, Merkez efendi Polis K. Yanındaki Teknik OTO SANAYİİ ‘ÇİNİLİ CAMİİ ve İ.Hatibi H.Ahmet Yüter…’ Tetkik için iletişim adresi: http://www.aydinlarcamide.org/  

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir adet yorum var

  1. S.A Mükemmel tesbitler… Uygulayacak gönül sahibi
    kardeşlerimizi bekliyor. Müsaadenizle bir hususu ilave
    edeyim… İşin başı: Yaptığınız görevi sevmektir.
    Muhabbet olmadan hizmet olmaz. Yapılmaz.
    Ayakları yürüten GÖNÜLDÜR…
    Hizmet olmadan Himmet ‘İlahi Yardım Yetişmez’
    Gönüller Allah’ın elindedir…
    Muhabbet,HİZMET’E, Hizmet,HİMMET’E (İlahi Yardıma)
    kavuşturur vesselam.
    Muvaffakiyet’in ANAHTARI: MUHABBETTİR…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER