Talip ERCAN
  • 16/12/2020 Son günceleme: 16/12/2020 12:38
  • 4.669

Pandemi sürecinde eve kapanmış durumdayız… Özellikle kendimi de katarak söylemek isterim ki, emekli vatandaşlar mecbur kalmadıkça dışarı çıkmayalım. Bunun dışında çalışmak zorunda kalan hele ki günlük kazancı ile evlerine ekmek götürmek zorunda olanlara Yüce Allah güç kuvvet versin.

Bu günleri ancak toplum olarak el ele verirsek en az hasarla atlatabiliriz. Tabii ki Beykoz’da yaşayanların da maddi durumları ortada. 250 bin nüfuslu ilçemizde gerçekten de çok zor şartlarda yaşayan binler var…

Acaba bu vatandaşlara ne tür bir destek sağlanabilir ki hayatlarını idame edebilsinler. Beykoz’da herkesin bildiği bir konu var ki, ilçemiz yüksek kesimlerde bulunan varlıklı insanların özel siteleri, konakları ile sahile komşu yalılarda oturan zenginlerin arasında orta sınıf vatandaşların yaşadığı bir yer.

Diyeceğim o ki şu zorlu süreçte bu zengin kesim ihtiyaç sahibi, zor durumda olan vatandaşlara maddi anlamda yardımcı olabilseler… Evlere erzak yardımı ve diğer acil ödemeleri için yardımda bulunsalar varlıklarından bir şeyler eksilmez.

Bu düşünce ve önerimin gerçekleşebilmesi için ilçe yerel yönetimleri ile bir araya gelinebilir, ortak bir çalışma yürütülebilir. Gelin bir defa olsun Beykoz’da oturmanın karşılığını verin.

Bana ne? Ben bu varlığı Beykoz ilçesinden mi yaptım? Beykoz’da villam, sitede evim, konak da konutum varsa neden kendimi borçlu hissedeyim? Gibi yanıtlar gelecektir bu önerime. Ben insani ve vicdani bir tespit yapmaktayım.

Zengin kesimde hep şu mantık var, ben zaten kendi işyerimde, fabrikamda, işletmemde o kadar insana ekmek veriyorum yeter… Garip gurebaya devlet baksın… Paralarından eksilme olması en büyük korkuları… Aman biri, ya da yanımda çalışan bir para istemesin benden diye hep kaçarlar.

Zenginliğin alameti olarak üç kuruşluk tablolara müthiş paralar verirler… Aslında yürekleri de yanar ama sosyal statüleri gereği de çaktırmazlar. Bir kez olsun oturduğunuz ilçeye faydaları olsa ne kaybederler.

Bugün Türkiye ekonomisine yön veren nice zengin, varlıklı insan Beykoz ilçesinde ikamet etmekte. İsimlerini yazmaya kalksam bana ayrılan köşe yazı alanım dolar taşar. Türkiye’nin en anlı şanlı isimleri, markalarının sahibi bu kesim ile bir kere de olsa irtibata geçilmeye çalışılsa. Dediğim gibi ilçenin yerel yöneticileri bu buluşma için çabalasalar. Artık yeni bir oluşum ile mi olur, mesela Beykoz Vakfı kanalı ile mi olur bu buluşma kafa yoracak da onlar olsa gerek.

Spor sektöründe çalışanlarında hali perişan

Tabii ki bu yazıp çizdiklerimiz zor durumda olanlara spor alanında çalışanları da ilave etmememiz söz konusu olamaz. Kapanan zor durumda olan pek çok işletme çalışanları gibi bu kesim de çok zor durumda.

Yazımı yazmaya başladığım anlarda sosyal medyaya bir haber düştü… Eyüp Sultan Belediyesi ilçedeki spor kulüplerine bu süreçte yardım yapma kararı almış… Yanlış okumadı isem 3 aylık maaş ve erzak yardımında bulunma kararı almış.

Bizim ana branşımız spor olduğu için ben bu kesimin sıkıntılarını da yazmak zorunda hissediyorum kendimi… Değişik kulüplerde çeşitli işlerde çalışan insanlar inanın çok zor durumda. İşin sporcu boyutuna bakılacak ise anne-babaları da olmasa yandı gülüm keten helva misali bir durumları var.

Düşünün her hangi bir takımda görev yapan bir sporcu ya da futbolcu her ne kadar işin adı amatör de olsa çok acil bir ödemesi olduğunda en basitinden cep telefon faturasını ödemek için bile kulüp başkan ya da yöneticilerinin kapısını çalabilmekte idi.

Ya şimdi? Lise ya da Üniversiteye giden bir genç bunun için ailesine ıkına sıkıla gidip yardım istemekte… Evlerde zaten güç bela kaynayan tencereler varken bin bir sıkıntı çekilmekte 30 liralık cep telefonu faturası için….

Bu süreç hayatımızda köklü değişiklikler yaşatacak bir gerçek… Her sene cep telefonunu keyfinden değişen binlerce insan vardı… Evlerin hepsinde çalışır durumda sağa sola çekmecelere bırakılan inanın binlerce telefon çıkacaktır.

Giysi üzerine giysi alanlar artık bu günler atlatılınca kenara bir şeyler konmak gerektiğinin farkında… 3 durak öteye yürüyerek gitmek yerine otobüse, minibüse binen tembeller şimdi o 3 kuruşluk yol parası için cepte kalsın diye 10 duraklık yürüyüşler yapmakta.

Her şeyde bir hayır var denir… Çok büyük dersler çıkaracak bu zor günler bizlere… 3 gün eve kapanmak zorunda kalanlar, şu anda ceza evlerinde yaşayan (gerçek manada kader mahkumlarını kastederek söylüyorum) insanların halini bir düşünsünler.

Yollarda ambulans sirenlerine karşı araçlarında umursamazca yola devam edenler, yol vermeyenlerin bir çoğu şimdi o ambulanslar ile Coronovirüs tedavisi için hastanelere taşınmakta.

Yazacak çok şey var dostlar, son sözüm şu ki bu salgın ilk çıktığı günlerde artık sabaha marketler açılmadan tencere tava almaya gidenler olmayacak yorumunda bulunmuş idim… Maalesef yanıldım o kadar çok tüketim toplumu, gereksiz harcama hastası olmuş bir kesim var ki… Allah tez zamanda bu farklı hastalıktan onları kurtarsın… Ekmek almaktan önce tencere, tava, bardak almaya koşan nice hastalıklı ruhlar yaşamakta… Bu da psikoloji biliminin konusu bizim alanın dışında.

Bu süreçte hayatlarını kaybeden tüm vatandaşlarımıza Yüce Allah’tan Rahmet dilerken, tedavileri sürenlere acil şifalar diliyorum…

 

Yazarın Yazıları