Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muharrem ERGÜL
Muharrem ERGÜL

Caddemiz nasıl kaybolmuş?

Meşhurdur. Meraklısı bilir. Kemal Tahir'in o yaman, o jilet gibi “kuşkucu” özelliğini vurgulamak için çok anlatılır.

Bir sohbet esnasında, ‘bakın çocuklar’ demiş. “Oturduğumuz sokağın ismi, kapı numarası değişebilir. Kontrol edin. Bakın gece değiştirilmiş olabilir.”

Meğer Kemal Tahir ne kadar haklıymış. Evinde otururken, sokağının adı, caddesinin adı, hatta kapı numarası değiştirilen o kadar çok insan tanıdım ki!

1934 yılında İstanbul Belediyesi'nin yayınladığı “Şehir Rehberindeki” yüzlerce sokak ve caddenin adının değiştirildiğini görünce Kemal Tahir'in kulaklarını çınlatmadan edemedim.

Hani bu sokakların isimleri yabancı isimler olsa anlarım da, Türkçe olan bu isimleri değiştirmenin nasıl bir mantığı olur anlaşılır gibi değildir. Sonra kendi kendime diyorum ki, siyasi bir yaklaşımla sokak adlarını değiştirerek geçmişle bağımızı koparmayı mı amaçlıyoruz? Amaç buysa vay halimize.

Gelelim Beykoz'a.

1960’lı yıllarda Beykoz’un en hareketli caddesi ve Beykoz ekonomisinin canlandırdığı cadde “Kavakdere” Caddesi'ydi.

Beykoz'un köyleriyle bağlantısı bu caddeyle kurulur. Ticaretin kalbi bu caddede atardı.

Askerlik Şubesi, Jandarma Karakolu, İtfaiye Müfrezesi, Ortaokul bu cadde üzerindeydi. Beykoz'un efsane yazlık bahar sineması da bu caddedeydi. Eski Beykozluların anlatımıyla “Kavakdere Caddesi'nde” iğne atsan yere düşmezdi.

Ayrıca bu caddenin sakinlerinin büyük çoğunluğu Ermeni yurttaşlarımızdı. Dolayısıyla Ermeni, “Surp Nigogoyas Kilisesi de” bu cadde üzerindeydi. Caddenin adı her ne kadar Kavakdere Caddesi ise de, sakinlerin çoğunluğunu teşkil eden Ermeni yurttaşlarımızdan dolayı Ermeni Mahallesi olarak adlandırılır ve öyle bilinirdi. Benim de okul arkadaşlarım Varujan ve Seta da bu mahallede otururlardı.

Tabii ki caddenin adı kayıtlarda Kavakdere Caddesi'ydi. Hatta kimileri de caddenin adını Kavaklıdere olarak telaffuz ederlerdi.

Bu caddenin adı niye “Kavakdere'ydi.” Gerçi caddenin iki yanı kavak ağaçlarıyla donatılmıştı. Bir kilometreden fazla olan bu caddenin iki yanı kavak ağaçlarıyla muhteşem bir görüntüye sahipti. Ama dere neredeydi? Öğreniyoruz ki bugünkü o cadde geçmişte büyük bir dereymiş. Yıllar içinde derenin üzerine yol yapılarak cadde haline gelmiş ve adına da “Kavakdere Caddesi” denmişti.

Çünkü bizim kültürümüzde bir yere bir isim verileceği zaman verilen isimle yerin bir ilgisi aranırdı.

İşte Göksu Deresi, işte Küçüksu Deresi, İşte Rüzgarlıbahçe, işte Çamlıbahçe, anlam kurulmadan bir yere isim verilmezdi. Eskilerin deyimiyle “İsmiyle Müsemma” olurdu.

Yani sizin anlayacağınız “Kavakdere Caddesi” adı o caddeye “cuk oturmuş” derler ya öyle yakışmıştı.

Yıllar yılı bu adla tanınan caddemizin adı ne yazık ki 1970’li yıllarda birden kaybolmuştu.

Bu caddede oturanlara gelen mektuplar, çekilen telgraflar uzun zaman sahiplerine ulaştırılamamıştı.

Mektupların geriye gittiği, telgrafların yerini bulmadığı dilden dile anlatılır, durulur.

Çünkü bir akıl, o caddenin adını ani bir kararla “Mehmet Yavuz Caddesi” yapıvermişti. Caddeye adı verilen Mehmet Yavuz Beykozlularca sevilen bir insandı. Siyasi kimliği onun herkesin tarafından saygı ve sevgiyle anılmasına mani değildi. Keşke Mehmet Yavuz'un adı yeni açılan bir caddeye verilseydi de. Kavakdere Caddesi ismi hala yaşasaydı.

Oysa bir yerin adının değiştirilmesi kelimenin tam anlamıyla kültürel erozyondu. Hatta bazen cehalet, adı konulmamış düşmanlıktı.

Yani sizin anlayacağınız, koskoca Kavakdere caddemiz bir acayip, bir garabet anlayışla kaybolmuş. Onu kaybedenlerin bugün hala adları anılmıyorsa da “Kavakdere Caddesi'nin” adı “İstanbul Şehir Rehberi'nde” var olmaya devam ediyor. Onu kaybeden zihniyetin yerinde yeller esiyor. Bilmem onlar bunun farkındalar mı?

Muharrem ERGÜL
Muharrem ERGÜL HAKKINDA

Aslen Kuzey Kafkas göçmeni. Aile Trabzon ve Ordu kökenli. Beykoz doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Beykoz’da yaptı. Yüksek öğrenimini Marmara Üniversitesinde tamamladı. Beykoz Paşabahçe Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmenliği yaptı. (1980-1982) Ardından aynı okulda Müdür Yardımcılığı yaptı. (1983) Daha sonra müdürlük sınavlarını kazanarak; Beykoz Anadoluhisarı Ortaokulu Müdürü oldu. (1984) 1987 yılında kamu görevinden ayrılarak özel sektöre geçti. Birleşik Yayın Dağıtım Şirketi Genel Müdürü oldu. İki yıl bu görevi sürdürdü. Aynı görevine paralel olarak, Türkiye’nin ilk ve saygın kitap dergilerinden biri olan “KİTAP DERGİSİ’NİN” editörlüğünü yaptı. 1989 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol’un davetiyle yeniden Kamu görevine döndü. Milli Eğitim Bakanlığı Müşavirliği yaptı. (1989-1991) Bakan değişiminden sonra Milli Eğitim Bakanlığı Devlet Kitapları Genel Müdür Yardımcılığına atandı. (1990-1993) 1993 yılında Beykoz Milli Eğitim Müdürü oldu. 1994 yerel seçimlerinden sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Özel Kalem Müdürü oldu. (1999) Ardından 2004 yılındaki yerel seçimlerde Ak Parti’den Beykoz Belediye Başkanlığı’na aday oldu. Yüksek oranda bir oy alarak “AK PARTİ’NİN” ilk Beykoz Belediye Başkanı seçildi. 2009 yerel seçimlerinde aday olamadı. 2010 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Müşavirliğine atandı. 2012 yılından itibaren İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Danışmanlığı görevini sürdürmüştür. Eğitimcilik ve yöneticilik dışında Uzun yıllar Kanlıca, Beykoz ve Anadoluhisarı kulüplerinde amatör ve profesyonel olarak futbol oynadı. Yine Beykoz’da birçok sivil toplum kuruluşunda kurucu olarak görev aldı. Yayınlanmış dört kitabı ve yüzlerce makalesi bulunmaktadır. Türkiye’de birçok belediyede yöneticilik dersleri verdi. Yurtiçi ve yurtdışında birçok seminer konferans ve panele katıldı. Halen Beykoz Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyeliği yapmaktadır. Evli ve üç çocuğu bulunan Muharrem Ergül orta derecede İngilizce bilmektedir. Yaşadığı yer olan Beykoz’dan ve sokağından hiç ayrılmamış olup, Beykoz ve Beykozluluğu İstanbul ve İstanbulluluğuyla özdeşleştirmiş bir Beykoz çocuğudur.

YORUMLAR

Bir adet yorum var

  1. Beykozdaki sokak isimleri gözden geçirilse neler var neler sanki birileri kalemi eline almış,kendi adını veya soyadını isim olarak vermiş.Kimsede mani olmamış,niye
    Saçma bir durum,Sanki Beykozda iz bırakmışlar.
    Halbuki Ne isimler var Beykoza hizmet eden
    Kimsenin aklına gelmemiş,.Onların yaptıklarını görmemişler,
    Devlet hastanesinin yapılması in o yıllarda nasıl mücadele etmişler..
    Beykoz Camcılığına çok büyük emekleri geçmiş,, Avrupa ülkelerinin kıymetini bilmiş davetler etmiş ustalara vefa nerede?
    Halbuki Belediye Başkanlarının misafirlerine hediye ettiği o meşhur Çeşm-iBülbüllerinin hikayesini hiç merek etmedilermi?Osmanlı'nın kaybolan bu güzellik Cumhuriyet döneminde kim tarafından nasıl tekrar canlandırılmış
    Bunca emek harcanmış.
    Kültür Bakanlığı hikayesini yapmış
    Ama kendi Beykozunda vefa görmemiş.
    Bu büyük ustamı ve diğerlerini rahmetle anıyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER