A. Raif ÖZTÜRK
  • 30/03/2023 Son günceleme: 30/03/2023 13:10
  • 3.397

Binlerce yıllardan beri İstanbul’da yaşanan en büyük depremin, KIYAMET adı verilen ve 8-9 Ms şiddetindeki “1509 İstanbul depremi” olduğu biliniyor.

Bazı kayıtlara göre bu depremde; en az 4000, diğer kaynaklara göre de 13000'den çok insan öldüğü bildirilmiş.

1509’da; İstanbul nüfusunun 160 bin-200 BİN kişi olduğu tahmin edildiğine göre, bu nüfusun ortalamasıyla, İstanbul’un yaklaşık %10'unun depremde öldüğü naklediliyor. Bugünkü nüfusa göre mukayese edersek, 16 500 000’ün %10’u= 1 650 000 kişi demektir. Yani bu durum; İstanbul’da BİR BUÇUK MİLYONUN üstünde ölüm demektir.

Konu uzmanlarının tespitlerine göre, İstanbul’da “KIYAMET” denilen 8-9 Ms şiddetindeki depremlerin aralıklarının, M.Ö. bile 500 seneyi geçmemiş olmasıdır. Kıyamet denilen 1509 depreminden bu yana 514 sene geçmesine rağmen, İstanbul merkezli 8 Ms şiddetli bir depremin henüz yaşanmamış olması, bazı deprem uzmanlarını endişelendirmektedir.

Ayrıca bu konuda Manevi otorite olan İbn-i Arabî Hz.nin ve Nâzım Kıbrısî Hz’nin de 2023-2024 tarihleri arasında, “KIYAMET” addedilen çok şiddetli bir depreme dikkat çekmeleri de asla göz ardı edilmemelidir. 

Bizim maksadımız kesinlikle sizleri korkutmak değil, hem dünya hayatımız için, hem de Ahret hayatımız için ön hazırlıklı olmamızı sağlamaktır. Bunu, bir önceki “Ölüm korkusundan bin kat daha beter bir belâ” başlıklı yazımda, bu belânın “ölüme ansızın ve hazırlıksız yakalanmak” olduğunu, belgeleriyle ve detaylarıyla takdim etmiştim.

Bu itibarla: 1509’dan bugüne kadar İstanbul merkezli olmayan, fakat İstanbul’un da etkilendiği 4 büyük deprem olmuş. Bunlar 1766, 1894 ve 1999 Marmara depremleridir. 

1509 Depreminin 500’üncü senesi olarak işaret edilen, hatta 14 sene de geciktiği hesaplanan büyük İstanbul depremine, her birimiz, her yönden hazırlıklı olmalıyız.

Bugünkü Devlet Ricâli 2012 Yılından beri KENTSEL DÖNÜŞÜM adı altında, ülkemizi depremlere hazırlamak için çok ciddi mücadele verdiği halde, özellikle muhalefetin, bazı kurumların ve Yargının engelleriyle karşılaşmıştır. Araştırmalara göre; 2015-2023 yılları arasında KENTSEL DÖNÜŞÜME KARŞI, Türkiye genelinde tüzel kişilerce 768, gerçek kişilerce 6 bin 438 adet olmak üzere, toplam 7 bin 206 dava açıldı. Bu davaların 146'sını Meslek Odaları ile Belediyeler oluşturdu. Sadece İstanbul’da 541 dava açıldı. Onlarca, Kentsel Dönüşüme karşı mitingler yapıldı. Bu engellemeleri ve itirafları, ana haber bültenlerinde tüm belgeleriyle, çeşitli ses ve görüntü kayıtlarıyla defalarca izledik.

Eğer bu engellemeler olmasaydı, son 10 seneden beri İstanbul’umuza da, diğer il ve ilçelerimize de, 6 Şubat 2023 depreminde hiç zarar görmeyen TOKİ evlerinden, KENTSEL DÖNÜŞÜM kapsamında gerekli sayıda binalar yapılmış olacaktı. Hatta 11 ilimizdeki büyük depremde, asla bu kadar yıkım olmayacaktı. Malum muhalefetin bu durumda bile iktidarı suçlaması; ancak “yavuz hırsız, ev sahibini bastırır” pişkinliği ile izah edilebilir…

Nihayet 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş merkezli depremlerden sonra, devletin haklılığı çok net görüldüğünden, bu engellemeler kısmen de olsa ortadan kalktı. Devletimizin bu konudaki çalışmaları, yeniden hız kazanmıştır. Bu hız aslâ kesilmemelidir, hatta hükümete taze GÜÇ verilmelidir. Çünkü depremlerin hiç şakası yok!

Benim esas vurgulamak istediğim; herkesin bireysel olarak, depremlere hem Ruhen ve fizikken, hem de ansızın ölümlere, yani SONSUZ Ahret hayatımız için gerekli tüm hazırlıkları yapmaya titizlikle başlamamızdır.

İnansak ta inanmasak ta, hepimiz ÂHİRET YOLCULARIYIZ.

İnanmıyor olmak, bu süreci asla değiştirmeyecek. Düşen uçakta ateist kalmadığı gibi, ölüm ânında da her şey ayan beyan ortaya çıkacak ve BİN pişmanlıklar yaşanacak. Fakat hazırlanmak için, iş işten geçmiş olacak. Çünkü bu pişmanlıkların, asla geri dönüşü de olmayacak.

Bakınız, hâlen sınavda olduğumuz halde; bu acıklı hallere düşmememiz için, Yüce Rabbimiz bizleri önceden nasıl uyarıyor?

Secde Suresi, 12. Ayet: (Ey Resulüm!) Rablerinin huzurunda başlarını öne eğen kimseler olduklarında o günahkârları bir görsen! (Onlar,) “Rabbimiz! Gördük, işittik; şimdi bizi (dünyaya bir daha) döndür de sahih bir amel işleyelim; doğrusu biz (artık) kesin olarak inanan kimseleriz” (diyecekler).

Aynı konu şu sure ve ayetlerde de vurgulanmaktadır:

6. Sure, 27. 28. 29. Ayetler. 19.S. 38. Â. 67. S. 10. Ayet. (6. Yani, En, am Suresi, 27. 28. 29. Ayetleri mutlaka internetten veya meallerden açıp okuyunuz.)

Onlara şöyle cevap verilecek. Aynı surenin 14. Ayeti:

“Öyleyse, siz nasıl bugünkü buluşmayı (dünyadayken) unuttunuz ve bu unutmayı ömür boyu sürdürdüyseniz, Biz de bugün sizi unuttuk. (Unutmuş gibi yapacağız.) Yaptıklarınızdan ötürü, tadın bakalım SÜREKLİ (Cehennem) azabı!”nı, denilecek.

TÖVBE edenler için ise onlarca müjde ayetlerinden sadece birisi, Tövbe S. 112 Ayet:
“O tövbe edenler, o ibadet edenler, o hamd edenler, Allah'ın rızası için sefer edenler, o rükû edenler, o secdeye kapananlar, iyilikleri yayanlar, kötülükleri önleyenler ve Allah'ın hudutlarını bekleyip koruyanlar yok mu? İşte o müminleri müjdele!”

İşte benim özellikle vurgulamak istediğim konu budur. Vesselâm.

Yazarın Yazıları