Talip ERCAN
  • 01/01/1970 Son günceleme: 12/02/2012 23:11
  • 18.236

Bu sayıda değişik konulara değinip daldan dala konacağız. İlk paragrafı Beykozspor ile açıyoruz, kim ne derse desin Beykozspor’un gündemde olmadığı bir Beykoz gerçeği çok yavan kalacaktır.

Ancak hali hazırdaki durum hiç de iç açıcı değil. En son olarak takımın eski unutulmaz oyuncuları 1908 A.Ş.Yönetimine dâhil edilerek, zor günlerdeki çıkış noktası için yön tayin edici konumda değerlendirildiler. Bu da ilk etapta bazı değişimleri de beraberinde getirdi. Beykoz Belediyesi ve diğer kurum ve kişilerce geçilen temaslar neticesinde takımın sahipsizliğine az da olsa olumlu anlamda katkılar geldi. Örneğin Beykoz Belediyesi Araç teminine yeniden başladı, yiyecek ve içecek yardımı da keza öyle. Sarı-siyahlılar için iç sahada evinde seyircili olarak yapılacak 2 maç çok önemli bir hale geldi. Hiç olmaz ise şu geride kalan sayılı haftalarda takıma moral verelim, ilçedeki STK’lar, camianın hali vakti yerinde olanları birkaç öğünlük yemek verebilse bu gençlere
 
VEFA MI?
 
Bir süredir şahsi olarak Vefa olayına kafa yormaktayım… Şu iki hecelik kelimin sahip olduğu anlam değerinin ne yazık ki çoğumuz farkında değiliz. Vefa demek dostunu unutmamak
demek, vefa demek akrabaları unutmamak demek, vefa demek sen göster ki vefanı sana göstersinler vefayı demek. Her alanda vefasızlıkların en üst seviyeye çıktığı günümüzde Beykoz’daki vefasızlıkları da anmadan geçemeyeceğiz. Dedim ya bir süredir Vefa konusu ile yatıp kalkmaktayım. Sıklıkla Mezarlıklara düşmekte yolum, değişik ölüm yıldönümleri bana bu konuda ön ayak olmakta. Mesela Beykoz Spor Kulübü Kurucusu Ahmet Mithat Efendi’yi vefat yıldönümünde kabrinde ziyaret ederken, aklıma İlçemizin büyük din âlimlerinden Hacı Osman Efendi aklıma geldi aynı gün değişik bir adrese, Eyüp Mezarlığı’na giderek devam etti yolculuklarım ve oradan da ver elini Anadolukavaklı Büyük Komutan Fevzi Çakmak’ın kabri dedik.
 
Bir başka gün Recep Şahin Köktürk Hocanın vefat yıldönümü dolayısı ile gündemimize farklı bir adres düştü. Gazi Yunus mezarlığına gidilir de İbrahim Kelle’nin mezarı ziyaret edilip dua edilmez mi? gerçi birkaç gün sonra da o büyük insanın vefat yıldönümü idi. Dualarımızı edip aynı mezarlıkta başka tanınmış simaları aradık mezar taşlarında. Tabii ki gittiğimiz her yerde tüm mezarlık sakinlerine de toptan dualarımızı yolladık. Biz bu ziyaretleri yaparken adımız Mezarlık Bekçisine çıktı neredeyse. Olsun şahsen ben Beykoz’da iz bırakanlara karşı vefamı göstermeye çalışmaktayım ya sizler?
 
BEYKOZ KABUK DEĞİŞTİRMEKTE!
 
Bizim gibi iş-güç sahibi kişilerin hele ki biraz da tanınmışlık varsa meydanlarda-caddelerde turlamaları hiç de kolay olmamakta. İnanın her birkaç yüz metrede benden para istemeyen kişi görmek bile öylesine zor ki… Hayatta hiç tamı tamına tüketici mantığı gütmedim, hep bir şeyler üretme, hep yenilikler peşinde koştum. İnsan hayalleri ile ileriye dönük projeleri ile hayata tutunabilir demekteyiz. Kimi zaman Beykozspor tarihini içeren bir kitap projemize başlamışızdır, kimi zaman da bir şiir kitabı için şiirlerimiz derleyip toparlamaya. En son olarak da birkaç yıldır beni fazlası ile heyecanlandıran bir roman çalışmam var. 1.Dünya Savaşı sonrasında Beykoz’daki yaşam, direniş, Anadolu’ya silah kaçırma konularının geçtiği bir roman. Birçok kitap, tarihi yazılar, anılar, araştırma-inceleme kitapları okuyup gerçek boyuta taşımayı planladığım romanımda kısa süre içinde hatırı sayılır bir sayfa yazımı gerçekleştirdim. İnşallah Beykoz’a iyi bir eser bırakmaya niyetliyim.
 
Ha bu arada yine konuyu dağıttım. Evet Beykoz’da dolaşabilmek bir hayli güçleşti benim içim adım başı para isteyen dostlarımız, ilçenin kaderin savurduğu insanları ile muhatap olmak artık can sıkmaya başladı. Bir arkadaşım var adı bende kalsın. Özellikle aybaşının ilk günleri beni kolaçan eder ki Bankamatik’ten para çekersem yanımda bitiversin. Birkaç defa verdik de diğer günlerde selam sabah bile verme nezaketinde bulunmadı, ta ki diğer aybaşına kadar. Beykoz’a geçiyorum para isteyen isteyene. Allah’ım bu kadar mı aciz kullar olduk. İnanın ailesi için istese gam yemeyeceğim, ya gidip at yarışına yatıracak ya da şaraba. Ancak isteme anlarında hep bir ekmek parası diye istemekten geri durmazlar, karınları açtır, yani damardan girerler mevzuya. Eli kolu sağlam zımba gibi insanların tembelliklerini anlayamadım gitti. Bu Beykoz’da yaşamak zor mu zor, her geçen gün başka bir çile, dert, sıkıntıya şahit olunmakta. Allah bu Beykoz’un ve Beykozluların geleceklerini hayırlı kılsın demekten başka da bir dilek geçmiyor aklımdan.
Yazarın Yazıları