Çetin ÜNLÜ
  • 01/01/1970 Son günceleme: 18/07/2014 00:11
  • 9.441

Öncelikle; Beykoz’a hizmet etmiş, görev yapmış Emniyet Müdürü Temel Açmalı beye bundan sonraki görev yapacağı yerlerde,

birimlerde başarılar diler ve İlçemize yeni atanan Emniyet Müdürü Yüksel Toprak beye şahsım ve gazetemiz adına da hoş geldiniz diyorum.

 
Çağın virüsü olarak başı çeken bonzai, esrar, uyuşturucu ve bağımlılık yapan tüm zararlı maddeler dünya genelinde olduğu gibi, ilçemiz Beykoz için de aynı tehlikeyi çoktan oluşturmuş bile. Yapılan resmi araştırmalara göre uyuşturucu kullanım yaşının 14’lere kadar düşmesi yani ilköğretim okullarına kadar inmesi bu illetin vahamiyetini bir kez daha gözler önüne seriyor.
 
Sokaklarda genel olarak bonzai olarak adlandırılan uyuşturucu gerçekte sentetikCannabinoid ismi altındaki birçok maddeden oluşmaktadır. Tamamen kimyasal olan bu maddeler bazı bitkilerin kurutulmuş yapraklarına emdirilerek yapılmaktadır.
Tüm bunların yanında daha tehlikeli olan; Bonzai’yi satanların bir kısmının gerçektebonzai’nin temel etken maddesini "satmıyor" olması.
 
Bunun yerine, örümcek ilacını, sinek ilacını, cam sili ve daha başkaca kimyasalları ve içinde alkol olan maddeleri birbirine karıştırıyorlar.
Elde ettikleri zehirli sıvıyı bir bitkiye emdiriyorlar ve bonzai diye satıyorlar. En önemlisi de maddenin çok ucuz oluşu ve her bireyin rahatlıkla satın alabileceği bir öldürücü olması.
 
İlçemizde bonzai ve uyuşturucu ile mücadele noktasında emniyetin çabaları ebetteki önemli, burada, yeni atanan Emniyet Müdürümüz Sn: Yüksel Toprak beye ve çalışma arkadaşlarına bu manada çok görevler düşeceğini sanıyorum. Özellikle de bölge Milletvekilimiz olan, çok sevdiğim, fikirlerine ve şahsına saygı duyduğum Sn: Metin Külünk bey’den bu elim konuyu üst makamlara (TBMM) taşımasını istiyor ve diliyorum
 
Biz’de bu önem arz eden bu konuda Dost Beykoz Gazetesi olarak, yayıncılık adına desteklerimizi esirgemeyecek olduğumuzu, siz okurlarımıza buradan duyururuz.
 
Şahsımın, bu kötü şablon üzerindeki tasarımım ve Beykoz kamuoyu olarak asıl meselemizin “sinek yakalamak yerine bataklığı nasıl kurutabiliriz” düşüncesine yönelik adımlar atmamız olacaktır.
 
Bundan yaklaşık 15-20 yıl önce özellikle doğduğum, yaşadığım Beykoz’da esrar,uyuşturucu madde satımı ve kullanımı çok az duyulur, bu maddeleri satanlar ve kullananlar kamuoyunda dışlanırdı. Ancak şimdi özellikle gençler arasındaki özentiden, bunlarıkullanmayanlar neredeyse hayıflanır hale geldi.
 
Ne yazıktır ki; Bonzai, son zamanlarda Boğazın incisi Beykoz’umuz da adeta sigara içmek gibi doğal karşılanır hale gelmişti. Ta ki, geçtiğimiz haftalarda 20’li yaşlardaki Onur Karadenizadlı “Boğaziçi üniversitesi mezunu” olan bir gencimizin bu sebepten dolayı intihar edip yaşamını yitirmesi oluşu ve en dikkat çekeni de; bu maddeyi kullananların ‘sadece’ varoşveya cahil kişilerden oluşmadığını gözler önüne sermekte.
 
Bunun akabinde, bonzai kullanan diğer bir gencimizin Beykoz Devlet Hastanesi yoğun bakım ünitesinde, günlerdir yatarak tedavi görürken bir yandan da, Hastane’ye gelen bağımlı sayısının günden güne çoğalması ve bu illeti kullanan / satan kişilerin (torbacıların) İlçemizde hala hüküm sürmesi sebebiyle, geçtiğimiz haftalarda Beykoz Belediyesi Başkan Yardımcılarından Sn: Muharrem Kaşıtoğlu öncülüğünde yaklaşık 5000 kişinin katılımıylabonzai ve uyuşturucuya hayır yürüyüşü gerçekleştirildi.
 
Bu organizasyonda dikkatimi çeken Sn: Kaşıtoğlu’ nun konuşmasında öne çıkan şu cümleleri oldu: Artık herkesin, özellikle (yargı, emniyet birimleri) görevini eksiksiz yerine getirmesi, savcının veya hakimin karşısına bu suçlardan çıkartılan, suçlu adayının sıfır toleransla çıkması ve en yüksek ceza ile cezalandırılması talebi olduğunu, bununla ilgili yasanın da bir an önce yetkililerce gözden geçirilip, tekrardan düzenlenmesi gerektiğini ve devamında Kamu Kurumlarımız olsun Belediye’mizin ilgili birimleri olsun bu anlamda herkes taşın altına elini koyması gerektiğini kamuoyuna duyurdu.
 
Eğer; Millet, Devlet ve Beykoz’da nefes alanlar olarak insanlığımızı, gençliğimizi kuşatan bu zehirli sarmaşıktan kurtulmak için, elimizden gelenin üstünde bir mücadele vermez isek, daha çok hapishaneler ziyaret eder, dizler döveryoğun bakım ünitelerinin önünde gözleri yaşlı bekler ya da kuvvetle muhtemel, kabristanlar’ da Fatihalar okur oluruz.
 
Dolayısıyla yukarıdaki satırlarımda da bahsettiğim gibi, çözüm noktasında üstleneceğimiz sorumluluk anlamında, Kamu Kurum ve Kuruluşları’ndan da destek istemeliyiz. Başta;Beykoz Kaymakamlığıİlçe Belediyesi, İlçe Hastanemiz, İlçe Milli Eğitim olmak üzere bu konuda inisiyatif alabilecek sivil vatandaşlarımız ve STK’larımız ile istişareler edip neleryapılabiliri ortaklaşa beyin fırtınasını yaparak ortaya koymalıyız.
 
Tüm bunları birlikte başarabiliriz. O halde, karanlık gördüğümüz gelecek nesillerin aydınlatılması neden bizim ellerimizle olmasın? Bir düşünün! (çok geç olmadan.)
Yazarın Yazıları