Prof. Dr. Faruk ŞEN
  • 01/01/1970 Son günceleme: 09/10/2013 00:11
  • 10.185

Beykoz yurtdışında ciddi bir marka olabilir. İstanbul’un 39 ilçesi arasında Beykoz’un ayrı bir yeri vardır.

Doğasıyla, güzelliğiyle ve elbette ki tarihi ve çok kültürlülüğüyle Beykoz İstanbul’un incisi ve ciddi bir markasıdır. Bu marka niye yurtdışında da bir marka olarak gelişip gündeme gelmesin?  Bu yönde düşünürsek eğer, bize düşen bazı görevlerin olduğunun farkına varırız.

İlk olarak Beykoz’un Muharrem Ergül’ün Belediye Başkanlığını yaptığı dönemlerde birçok yabancı ülke deki kentlerle kardeş şehir anlaşmalarının olduğunu görüyoruz. Bu kardeş şehirler ile olan ilişkiler arttırılmalı ve buralara daha fazla öğrenci getirilirken, aynı zamanda bu bölgelerin gazetelerine ilgi gösterilmeli ve haberlerimizin çıkması sağlanmalıdır. Bunun için Beykoz’daki Basın bürosu ciddi bir çalışmanın içerisine girebilir.

2. Gerçek şu ki Beykoz hakikaten dünyada az tanınan bir ilçe. Bunun değişmesi için Beykoz ve çevresini anlatan ve içeriği İngilizce olan güzel bir tanıtım kitabının çıkması lazım. Ancak bu şekilde düzenlenmiş bir prestij kitabıyla Beykoz yurtdışına da isminin duyurabilir. Ciddi bir şekilde hazırlanacak olan bu görsel tanıtım kitabının daha sonra Almancası da düşünülebilir.

3. Beykoz tarih açısından mahalleleriyle çok kültürlülüğünde bir simgesidir. Rum, Ermeni, Musevi ve Süryani vatandaşlara ev sahipliği yapmış olan Beykoz’un bu çok kültürlülüğü AB’nin Brüksel’deki fonlarından yararlanılarak tanıtılması ve ayrıca bunların tekrar yaşatılması AB’nin 28 ülkesinin ’de dikkatini çekebilir.

4. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü olarak bilinen, UNESCO, bugüne kadar Türkiye’ye yeteri kadar ilgi göstermemiştir. Yaşamış olduğum Almanya’da toplamında 54 bölge ve bina dünya kültür mirası olarak tanıtılmaktayken, Türkiye’den günümüze kadar dünya kültür mirası olarak tanınan yerlerin sayısı 9’u geçmemektedir. Beykoz’un belirli bölgeleri araştırılarak dünya kültür mirası olarak tanıtılmasına yönelik adımlar atılabilir.

5. UNESCO’nun bütçesi küçük de olsa belirli tarihi yerlerin yeniden yapılanması ve onarılması için farklı fonlara ayrılmıştır. Bu konuda en fazla yararlanacak bölge Yoros kalesidir. Hazırlanılacak olan bir ön raporla UNESCO’ya müracaat edildiği takdirde Yoros kalesinin düzenlenmesine bugün UNESCO kaynaklarından 2,5 Milyon Dolara yakın destek almamız mümkündür.

6. Paşabahçe cam fabrikası, Paşabahçe’deki eski Rakı fabrikası ve Beykoz’daki eski kundura fabrikalarının birinin içeriğini müze ve kültür merkezine dönüştürmek için AB’nin fonlarından yararlanmamız mümkündür. Bunlar arasında Paşabahçe Rakı fabrikası satıldığı için İş Bankası ile temasa geçilerek Paşabahçe Cam fabrikasının da bu konuyla bir işlenmesi mümkün olabilir.

7. Beykoz’un tanıtılması çerçevesinde AB üye ülkelerinin Üniversitelerin de bir mimarı yarışması düzenlenebilir ve Beykoz’un yalılarından tutun, tarihi eserlerine ve eski fabrikalarına kadar bu yarışma çerçevesinde Üniversitelerden projeler istenilebilir. En iyi projeyi sunan üniversiteye belirli bir ekonomik yardım yapılarak yurtdışındaki üniversiteler tanıtım açısından faaliyete geçirilebilir.

 

Önümüzdeki yıl 30. Martta ülkemizde Belediye seçimleri yapılacak. Bu seçimlere hazırlanan tüm aday adayları ciddi bir çalışma sürecine girmiş bulunuyorlar. Adaylar bu gibi konulara el atıp fikir üretip ve programlarına alırlarsa Türkiye’nin mimari ve kültürel geleceği açısından da yararlı olacağının kanısındayım. Beykoz daha iyi yerleri ve daha iyi tanıtımları hak ediyor. Bizler bunun için daha çok çalışmamız lazım. 

Yazarın Yazıları