Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Biz yoğun bakımdayız

Bendeniz hem Karaciğer nakilli ve açık kalp ameliyatlı, hem de 70 yaşın üzerinde (20.04.1950) olduğum için, savunma (immun) sistemim her gün iki kez PROGRAF adlı ilâç ile baskı altında tutuluyor.

 

İşte bu kritik sebeplerle; altı ayda bir, geniş kapsamlı KAN TAHLİLİ yaptırıyorum.

Kan tahlilimin neticesini her elime alışımda, derin düşünce ve tefekkür deryalarına dalıyorum. Bu feyizli hâleti Rûhiyemi, şu mübarek günlerde sizlere anlatıp TEFEKKÜR sevabı kazandırabilmem için, önce YOĞUN BAKIM olayını hatırlamamız gerekiyor.

YOĞUN: “Normale oranla daha kesif, çok daha fazla veya çok daha ciddi özen göstererek harcanan emekler” anlamları taşıyor.

BAKIM: “Bir cihazın veya kişi vücudunun iyi durumda kalması, iyi işlemesi ve iyi çalışması için gösterilen özen ve harcanan emek ve gayret” anlamına geliyor.

Sağlık bakımından YOĞUN BAKIM: Kişinin tüm kritik durumlarında, vücut cihazının sağlıklı kalması, tüm uzuv ve mekanizmalarının iyi işlemesi ve verimli çalışması için, özel cihaz destekleriyle ve çok yönlü bir ekip çalışmasıyla gösterilen özen, harcanan YOĞUN emek, BAKIM ve gayret” anlamlarına geliyor.

  • Bu özet YOĞUN BAKIM tanımlamasından sonra, gelelim ‘bizim yoğun bakımda’ oluşumuza:

Kan tahlilimin neticesini her elime alışımda, 5-6 sayfalık ve 200’den fazla konu hakkındaki o kan ve idrar değerlerini tek tek incelemek zorundayım. Çünkü her birinin, takdir edilen normal aralıklarında seyretmesi için, eksiklik veya fazlalık olan konularda, mutlaka ciddi tedbirler alınmalıdır.

Meselâ; KAN ŞEKERİM 90-125 mg/dL aralığında olmalıdır.

Düşük seviyeleri HİPOGLİSEMİ sebebi, yüksek seviyeleri ise DİYABET hastası olduğumuzu gösterir.

Şimdi düşünelim:

Ben, 74 seneden beri hiçbir müdahale etmediğim halde, sadece kan şekerimi, 90-125 mg/dL arasında tutulması ile KİM ilgileniyor ki, hiç bir sapma olmuyor?

BİR BAŞKA ÖRNEK:

Hücrelerimizin sağlıklı yaşayabilmesi için, kanımızdaki en ideal oksijen oranı, %94 ila 99 Aralığıdır. Vücudumuzun ihtiyaç duyduğu bu orandaki oksijen sayesinde, kalbimiz normal ritimde atar ve vücudumuz sağlıklı çalışır. Düşük olma hâli de, yüksek olma hâli de çok ciddi bir tıbbî müdahaleyi gerektirir.

Şimdi yine düşünelim:

74 seneden beri ben, hiçbir şekilde müdahale etmediğim halde, sadece kandaki OKSİJEN seviyemi %94 ile 99 arasında tutulması ile acaba KİM ilgileniyor ki, hiçbir sapma ve aksama olmuyor?

Saygıdeğer dostlarım.

Yaklaşık 200 küsur çeşit KAN ve idrar tahlilimden, biz burada sadece ikisini ele alarak düşündük. Yıllarca normal değerlerinde seyrettirilmesine, hayretler içinde kaldık.

Bu esrarengiz ve mucizevi durum, elbette ve asla tesadüfen olamaz.

Akılsız, şuursuz, kör ve bilinçsiz atomların ve moleküllerin işi, HİÇ olamaz.

  • Bu esrarengiz ve mucizevi durumun; sınırsız İlâhî bir İLİM ve KUDRETİN, bizim üzerimizdeki sürekli YOĞUN BAKIMI, yani bizimle sürekli ilgilenmesi neticesinde olduğu, çok NET olarak anlaşılmıyor mu?
  • Hele hele; diğer bütün kan değerlerimin, istenilen o küçücük aralıklarda tutulması, sonsuz ve sınırsız İlâhî İLİM ve KUDRETİN, her birimizle her ân, sürekli ilgilenmesi ve vücudumuza uyguladığı YOĞUN BAKIMI neticesinde olduğu, çok NET olarak anlaşılıyor, değil mi?

Demek ki bizler, hiç şüphesiz ve her ân; o Yüce Kudretin cc YOĞUN BAKIMI altındayız.

O Yüce Kudretin cc YOĞUN BAKIMI, yani her saniye, sürekli ilgisi ve Tecellileri olmasa idi, her bir hücrelerimizin yapıtaşı olan atomların elektronları, IŞIK HIZI ile dönemezdi. Çekirdek Gravitasyonları da dururdu. O anda da tüm hücrelerimiz tamamen dağılacağı için, HAYAT asla devam etmezdi.

  • YOĞUN BAKIMDA olduğumuzu kısaca hatırladıktan sonra, şimdi çok daha ciddi düşünelim:

Bizler bir hastanede, YOĞUN BAKIM altına alındığımızda, bizler veya devletimiz o hastaneye, elbette çok yüksek ücretler ve bedeller ödüyoruz.

Oysa bizler uzun yıllardan beri; Sınırsız İlâhî İLİM ve KUDRETİN bizimle her ân ve sürekli ilgilenmesi ve O’nun cc. YOĞUN BAKIMI ALTINDA olduğumuz halde, acaba o Yüce Kudrete ne kadar borçlu durumdayız?

O’na cc ne kadar çok saygı, sevgi ve minnet duymalıyız?

Bizimle böylesine çok yoğun ilgilenen o Yüce Allah’a, acaba günde 5 vakit namaz ile minnet borçlarımızı ödeyebiliyor muyuz? diye düşünmeliyiz.

Yüce Rabbimizin Kur’ân-ı Kerimde; “NE KADAR DA AZ ŞÜKREDİYORSUNUZ” anlamındaki ikaz ayetlerini, defalarca tekrar etmesinin hikmet ve sebebi ve Tevbe24. Ayetin ikazı (Hemen Google’dan bakınız) şimdi daha iyi anlaşıldıysa, O’na cc. Sonsuz Şükürler olsun… Vesselâm.

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER