Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK

Biz kendi halimize ağlayalım

ÖNEMLİ BİR SORU: İslâm âlemi İKİ MİLYAR civarında. Yahudi ve Siyonistler ise tüm Dünyada sadece 20 MİLYON civarında ve azınlıkta (yani BİNDE bir) oldukları halde, niçin o azınlıklar galip gözüküyorlar?

CEVAP: Yahudi ve Siyonistler tahrif ettikleri bâtıl dinlerine rağmen, dinî prensiplerini tam bir samimiyetle ve ölesiye uyguladıkları için GÜÇLÜ oluyorlar.

İslâm âleminin liderleri ve yöneticileri ise HAK dinlerinin Âlemşümul olan Düstur ve Prensiplerine rağmen, GAFLET içinde olduklarından ve “mevcut saltanatlarına dokunmayan yılan bin yaşasın” havasında oldukları için güç birliği yapamıyorlar ve %01 azınlıklara mağlup oluyorlar. Kendi saltanat keyiflerini kaçırmamak için, tüm dünya zenginliklerine rağmen, hiçbir teknolojik atılımlara bile girişmediler. Tamamını yaslandıkları batıdan ve Yahudilerden beklediler.

Böylece batı ve Yahudiler, tüm teknolojik iletişim araçlarına sahip olup dünyaya hükmederken, 57 İslam ülkelerinin 56’sı, teknolojik güç bakımından yaya kaldılar.

Bu acı manzarada; yaklaşık 2 Milyon kenetlenmiş Yahudi ve Siyonistlerin karşısındaki, 1000 kat fazla olan 2 MİLYAR civarındaki İslâm âleminin ve Müslümanların, eşi ve benzeri görülmemiş zulümlere ve soykırımlara karşı ÖLÜ GİBİ ve SESSİZ kalmaları acınacak ve ağlanacak ahvalimizdir.

Üstelik “Bir de sakın zulmedenlere (zalimlere) meyletmeyin, sempati bile duymayın. Yoksa ateş (helâk ve Cehennem) size de dokunur.” (11.S. 113.Â.) İlahi emrine rağmen bu gafletleri hâlâ devam ediyor ve bu zulmü savunanlar bile maalesef var…

ON aydan beri süregelen Filistin, Gazze, Mescid-i Aksa ve Kudüs üzerinde devam eden asla savaş değil, bir SOYKIRIM ve KATİÂMDIR. Çünkü savaş kurallarında; çocuklar, kadınlar, çiftçiler, mukaddes yerler, hasta haneler, İbadethaneler, okullar vs. hariç tutulur. Böylesine vahşice bir soykırım devam ederken, 57 İslâm ülkelerin liderleri (Türkiye ve Güney Afrika Cumhuriyeti hariç) maalesef ölüler gibi suskundurlar.

Sadece suskun da değiller! Maalesef çoğunluğu zalim İsrail’den yana tavır takınıyorlar.

Hatta Kâbe’de “Filistin’in selâmeti için, İsrail zulmü hakkında duâ eden Türk imamlarını tutuklayacak kadar” da zalimlerden yanadırlar.

Bakınız asrımızda yaşayan Abdülhakim Arvâsî Hz. ne buyurmuş:

“Zalim kişileri âdil diye metheden kişi, (din)düşmanının (zalimlerin) ölüsüne veya dirisine dua ederse, ÎMANI GİDER…” Yani, bu gerçeklerin sadece Gazze ve Kudüs’e karşı olan zulümlerle sınırlandırılması eksiktir ve yanlıştır.

Diğer tüm zulümler de buna dâhildir.

Yetmiş küsur sene önceki İsrailin devlet başkanı, fanatik Yahudileri teşvik ettirerek, İslâm’ın ilk kıblesi olan Kudüs’ü, Mescid-i Aksâ’yı basan Yahudiler, ibadet eden Müslümanlara ve Mescid-i Aksaya ciddi zarar verdiler.

Bundan sonraki gelişmeleri, kendileri şöyle itiraf ettiler:

Bizler o geceyi, sabahlara kadar birbirilerimizi arayarak, diken üzerinde geçirdik. Bu Mescid-i Aksanın işgali olayını duyan İslâm ülkelerinin, yekvücut olup İsraili basarak kuşatmalarını bekledik. Ödlerimiz patlamıştı.”

“Sonraki günlerde de İslâm ülkelerini endişe ile gözlemleyerek çok tedirginlikler yaşadık. Fakat baktık ki her ülke kendi menfaatlerine dalmış. Birkaç cılız tepkiden başka bir şey olmadı. Bu durumdan cesaret alan bizim fanatiklerimiz, her fırsatta dozajı arttırarak Mescid-i Aksaya saldırılar düzenlediler. 

Her seferinde de birkaç cılız tepki gelmesi, İslâm Ülkelerinin gafletleri, bizim fanatiklerimize ve hatta Milletvekillerimize ve Bakanlarımıza cesaret verdiği için, bundan sonraki saldırılar, sadece Mescid-i Aksa ile sınırlı olmadı. Filistinlilerin kendi tapulu evlerini işgallere başlandı. İslâm ülkeleri bunları da normal kaşılar oldu.” 

  • Bu acı itiraflara göre, esas suçlu İslâm Ülkelerinin pısırık liderleri değil midir?..

İşte bu nedenledir ki bendeniz, “Biz kendi hâlimize ağlayalım” diyorum.

Acaba İslâm ülkelerinin o gâfil liderleri, Yüce Rabbimize ne cevap verecekler?..

Peki, BİZLERE DÜŞEN NEDİR?

Elimizden, dilimizden geldiğince, yetkilerimizin ve gücümüzün yettiğince her türlü zulmün karşısında tavır almaktır.

En azından, Yahudi mallarına ciddi boykotlar yapmaktır. Belki ve inşallah bizlere isabet edecek olan felâket, belâ ve musibetleri bir nebze de olsa hafifletmiş oluruz.

ÖNEMLİ NOT: Bu gerçekleri siz paylaşmazsanız, sevdikleriniz nereden öğrenecek?

Sevdikleriniz bunları öğrenmediği zaman (acaba) onlara kimler, neleri öğretecek? Sevdiklerimiz ve neslimiz başkalarının öğrettiklerine terk edilirse, ahvalimiz nice olur?

A. Raif ÖZTÜRK
A. Raif ÖZTÜRK HAKKINDA

A. Raif ÖZTÜRK... 20 Nisan 1950 yılında Tekirdağ Çorlu’da doğan Raif Öztürk, ilkokulu Çatalca’da okudu. O dönemin şartlarına göre eğitimini ve iş yaşantısını birlikte sürdürmeyi hedefleyen A. Raif Öztürk, Meslekî Ortaokulu Paşabahçe’de sürdürerek, Sultanahmet Meslek Lisesi’nde özel olarak Makine Yüksek Teknik Ressamlığa devam etti. Türkiye Şişe ve Cam fabrikalarında 26 sene ‘Robotik ve Tam Otomatik Makineler Üretim Hattı Makine Teknisyenliği’ & Fabrika Vardiya amirliği yaptı. ‘Özel Araştırma, Geliştirme ve Eğitmen’ (ARGE) görevlisi olarak 1980’de İngiltere’ye, 1986 yılında da Japonya’ya giden yazarımız, dönüşünde de Meslek Lisesi mezunlarına, (Üretim makinaları, Kalite çemberleri ve beyin fırtınası teknikleri hakkında) iş programlamaları, eğitmenlik, rehberlik ve liderlik dersleri verdi. 1990 yılında Türkiye Şişe Cam Fabrikalarından kendi isteğiyle emekli olan A. Raif Öztürk, Öz Emek Spor Ltd. Şt. Mağazalarını açarak, hâlen işletmeye devam etmektedir. 1990’lı yıllarda bir yıl Diksiyon, bir yıl Osmanlıca, iki yıl da Arapça eğitim alan Öztürk, Halen (1962’den beri) Beykoz, Kavacık’ta ikamet etmektedir. Hiç Kur’ân bilmeyen 30-40 kişiye; aynı anda ve 10 Saatte Kur’ân öğretme uzmanı olan yazarımız, 2014 yılında Sakarya Üniversitesinden “Eğitimciye Eğitim” adıyla eğitim aldıktan sonra, “DEĞERLER EĞİTİMİ UZMANI” sertifikası kazanarak, Beykoz Milli Eğitim Müdürlüğünde ve ülkenin çeşitli illerinde 6 yıldan beri konferanslar ve görsel seminerler vermektedir. Yazarımızın, 2002 yılından bu yana; ‘Fikir Bahçesinden BİR DEMET’, “Derdim bana DERMAN imiş”, ‘Biyoenerji ve Kozmik Bilimin ışığında ŞİFA OLAYI’ adlı Belgesel, tevhid ve tefekkür içerikli kitapları yayınlandı. Sn. Öztürk Ulusal ve Uluslararası Sempozyumlarda, 2015’te Kastamonu Üniversitesinde ve 2018’de Ukrayna Üniversitesindeki sunumlarda kürsü almış olup, hâlen köşe yazılarına ve Kitap çalışmalarına devam etmektedir. 2006 Yılından beri “Dost Beykoz Ailesi” mensubudur…

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER