Prof. Dr. İsmail KOCAÇALIŞKAN
  • 30/10/2020 Son günceleme: 30/10/2020 09:17
  • 6.013

 

“Şimdi bu iki konunun ne ilgisi var” dediğinizi duyar gibiyim. Geçen hafta 22-24 Ekim 2020 tarihleri arasında Kütahya Dumlupınar Üniversitesinde “IV. Uluslararası Bilimler Işığında Yaratılış Kongresi” düzenlendi. Burada ben de “Bitkilerde Cinsiyet ve Evrim Görüşünün Kritiği” başlıklı bir bildiri sundum. Bu yazımda okuyucularımızı bu kongreler hakkında bilgilendirmek istedim.

Uluslararası Yaratılış Kongrelerinin birincisi Harran ve Üsküdar Üniversiteleri tarafından ortaklaşa 2017 yılında Şanlıurfa’da, ikincisi Atatürk Üniversitesi tarafından 2018 yılında Erzurum’da, üçüncüsü 2019 yılında Iğdır Üniversitesi tarafından Iğdır’da gerçekleştirilmiştir.

Dumlupınar Üniversitesince gerçekleştirilen bu kongrede Moleküler Biyoloji, Genetik, Biyokimya, Fizik, Bilgisayar Mühendisliği, Matematik, Astrofizik, Sosyoloji, Dinler Tarihi, Sanat Tarihi, Uluslararası İlişkiler, Temel İslâm Bilimleri, Biyoloji, Jeoloji, Felsefe, Tıp, Ziraat, Eczacılık, Edebiyat, Antropoloji, Eğitim, Psikoloji, Sümeroloji bilim dallarında yurt içinden 34 üniversiteden, yurt dışından üç üniversiteden toplam 85 bildiri sunulmuştur.

Bu kongrelerin amacı; alanında uzman ve seçkin bilim insanlarının sundukları bildirilerle Allah’ın Kudret sıfatının eseri olan kâinat kitabının, tevhid inancı ve tevhid diliyle yorumlamak, Kainat kitabında tecelli eden Allah’ın sanatını yaratılış penceresinden nazara vermek, eğitim sistemimizin kendi öz değerlerimizle ve manevi dinamiklerimizle yeniden inşasına zemin hazırlamak ve katkı sağlamaktır.

Tanzimat’tan itibaren batılılaşma adına her türlü kültür ve ahlakî değerlerimizden büyük oranda uzaklaştık. Batıdaki fen ve tekniği kendi değerlerimizden uzaklaşarak elde edeceğimizi zannettik. Ya da bize öyle telkin edildi. Halbuki batının fen ve tekniğini alıp kendi manevi potamızda eriterek kullanmış olsaydık bugün ki manevi yozlaşma olmayabilirdi.

Kongrenin sonuç bildirgesi özet olarak şöyledir:

  1. İslam dini gerçek bilimle çatışmaz. “Din ayrı, bilim ayrıdır” düşüncesi materyalist felsefenin ürünüdür. Bilimle din, akılla vahiy arasındaki kavga, İslâm medeniyetinin kavgası değildir. Çünkü bilimlerin konusu olan kâinat kitabı Allah’ın Kudret sıfatından, kutsal kitabımız Kur’an da, Allah’ın Kelam sıfatından gelmiştir. Bunlar arasında çelişki ve çatışma olamaz. Çünkü her ikisi de Allah’ın kitabıdır. İslâm dini bilime ve bilim insanına büyük önem vermektedir.

 

  1. Bilim dünyası yaklaşık 200 yıldır ateizmin tesiri altındadır. Bu felsefe, kâinattaki bütün varlıkları tesadüf, sebepler ve tabiatın eseri olarak görmektedir. Hâlbuki kâinatın ve insanın yaratılışını anlamada sadece fizik, kimya ve biyoloji kanunları yeterli değildir. Bunun için bütüncül düşünceye ihtiyaç vardır. Yani maddenin yanında mananın da dikkate alınarak bilimin metotları çerçevesinde yaratılış hakikatinin değerlendirilmesi gerekir.

 

  1. Bilim, ‘Allah’ın kâinattaki eserlerini inceleme san’atı’ dır. Nobelle mükâfatlandırılan Pakistanlı fizikçi Prof. Dr. Muhammed Abdüsselam, ilimleri; “Allah’ın kâinattaki eserlerini inceleme san’atı” olarak tarif eder. Bilimler kâinattaki varlıkları inceler. Dolayısıyla bilimlerin ele aldığı konular kendi dilleriyle yaratıcılarının varlığını ve birliğini gösterirler. Günümüz bilim camiasında kâinattan elde edilen bilginin aktarımında Yaratıcının varlığı ve yaratma fiili adeta gizlenmekte ve onun yerine işi yapan fail olarak sadece maddi sebepler gösterilmektedir. Bu kongrelerde fiilde fâilin, sanatta sanatkârın, eserde ustanın ve nimette nimeti verenin nazara verilmesinin zarureti dile getirilmiştir.

 

  1. Yaratılış umumidir. Yani, Cenab-ı Hak varlıkları belli süreçler içinde yarattığı gibi, ani ve def’i olarak bir anda da yaratabilir. İlk yaratılışlar bu şekilde ani olmakla birlikte sonradan hikmetinin gereği olarak belli kanunlar çerçevesinde tedrici ve sebeplere bağlı olarak yaratılış devam etmektedir.

 

  1. Evrim ve yaratılış konusunda bir kavram kargaşası ve bilgi kirliliği vardır. Herkesin evrimden anladığı ve kastettiği farklı olmaktadır. Evrim kelimesi; tekâmül, gelişim, değişim ve varyasyon gibi birçok terim karşılığı olarak kullanılmaktadır. Oysa bunlar teori değil birer kanundur. Bir canlı türünden bir başka türün meydana geldiğini ifade eden evolüsyon manasındaki evrim ise henüz ispatlanmamış bir görüştür. Dolayısıyla evrimi ispatlanmış bir bilimsel gerçeklik olarak empoze etmek yanlıştır.

 

  1. Yaratılış Kongresi bildirilerinden üretilen kitaplar gençlerimizin eğitiminde kullanılmalıdır. Günümüzde bilhassa gençler arasında gittikçe artan Darwinizm, Sekülerizm ve Deizm gibi birtakım düşüncelerin gençlerde sebep olduğu inanç şüphelerinin giderilmesinde Bilimler Işığında Yaratılış kongrelerinde sunulan bildirilerin ciddi tesiri görülmüştür. Önceki kongrelerde sunulan tebliğlerden bazıları, ortaöğretim seviyesinde hazırlanarak “Bilimlerin Dilinden” kitap serisi olarak öğrencilerin hizmetine sunulmuştur. Bu çalışmalar devam ettirilecektir.

 

7. Kongrede sunulan bildirilerin hem video kayıtları hem de tam metin makaleleri   sanal ve basılı olarak yayınlanarak kamuoyunun istifadesine sunulacaktır.

Yazarın Yazıları