Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Muharrem ERGÜL
Muharrem ERGÜL

Bir sürgün yeri hikayesi

Malta, Bodrum, Rodos, Bozcaada, Midilli...

Bunlar, bir zamanlar "beni de sürsünler" diyeceğiniz Osmanlı'nın beş ünlü sürgün yeri.

Bugün herkesin tatil yapmak için can attığı dünya cennetleri diyebileceğimiz yerler.

Geçmişte çeşitli suçlardan hüküm giymiş kimseler cezalarının bitiminde "nefy" denilen sürgün cezalarına çarptırılırlardı.

Ne demekti sürgün?

Yönetimler, hapis cezaları bitenleri topluma entegre olsun diye sınırlı bir yerde zorunlu ikamete tabi tutarlardı.

Geçmişte yönetimle ters düşen devlet insanları, bilim insanları, şair ve yazarlar da bu sürgünlerden nasiplerini alırlardı.

Sürgün yerleri mahkumların evlerine çok uzak yerler olurdu.

Tabiri caizse, kuş uçmaz kervan geçmez, sarp dağların geçit vermediği yerler ya da uzak adalar olurdu.

Yukarıda saydığım beş sürgün yerinin dışında Yemen ve Fizan çölleri de sürgünlerin korkulu rüyasıydı. Oralara sürgüne gidenler bir daha geri dönme umudu taşımazlardı.

İşte bu sürgün yerleri içinde, Anadolu'da çokça sürgüne kucak açmış olan "Bodrum" hep ilgimi çekmişti.

Sonra gördüğüm şuydu. 1900'lü yılların başında Bodrum küçük bir balıkçı köyüydü ve kara yoluyla Bodrum'dan çıkış yoktu. Yolu yoktu. Üç bir yanı geçiş vermez Toros Dağları'nın uzantılarıyla çevrilmişti.

İmkanları kıt ve ıssız bir yer olduğu için sürgün yeri olarak kullanılmaya uygun olduğunu o zaman anlamıştım.

İşte bu küçük sürgün yeri Bodrum nasıl olmuştu da dünyaca ünlü bir tatil yerine dönmüştü.

Ne olduysa köye gelen bir sürgün köyün kaderini değiştirmişti.

Köyün kaderinin değişmesi iyi mi oldu kötü mü? İşte orası meçhul.

Bodrum'a gelen bu sürgünün adı Cevat Şakir Kabaağaçlı nam-ı diğer "Halikarnas Balıkçısı"

Osmanlı'nın son köklü ailelerinden Şakir Paşa ailesine mensup.

1890 Girit doğumlu.

Cevat Şakir çok iyi bir eğitim aldı. Oxford Üniversitesi'nde bilim tarihi okudu. Okul biter. İstanbul'a döner.

Gazete ve dergilerde yazılar yazdı.

Aile 1914 yılında maddi sıkıntıya girer Baba Mahmut Şahir Paşa, tüm ailesiyle birlikte Afyon'daki Kabaağaçlı Çiftliği'ne yerleşir.

İşte ne olduysa o çiftlikte olur. Cevat Şakir bir tartışma sonucu babası Mahmut Şakir Paşa'yı tabancasından çıkan tek kurşunla öldürür.

Cevat Şakir cinayetten 15 yıl kürek cezasına çarptırılır.

Cezasının yedi yılını çektikten sonra vereme yakalandığı için tahliye edilir. Tahliyeden sonra haftalık dergilerde yazılar yazmaya başlar.

Babasını kaza ile mi yoksa kasten mi öldürdüğü hem Cevat Şakir'de hem de Cevat Şakir'i okuyanlarda hala gizemini koruyan bir konu olduğunu da belirtelim.

Cevat Şakir dergilerde yazdığı bir yazıda askeri isyana teşvikten önce idam cezasına sonra da cezası sürgüne dönüştürülerek kaçması en zor kuş uçmaz kervan geçmez Bodrum köyüne sürgüne gönderilir.

Antik çağda adı Halikarnasos olan Bodrum'un eski adını kendine mahlas olarak benimseyen Cevat Şakir burada geçimini sağlamak için balıkçılık yapar.

Balıkçılığın yanında "Halikarnas Balıkçısı" mahlasıyla sürekli yazılar yazar.

Çiçeklerin düğünü
Aganta Burina Burinata
Merhaba Akdeniz
Parmak damgası
Anadolu'nun sesi
Bulamaç
Mavi sürgün

ve onlarca eser yaşadıkları ve sürgün yıllarının öyküleri ve hatıralarından süzülmüş kitaplarıdır.

Cevat Şakir eser verdikçe "Halikarnas Balıkçısı" ve Bodrum hem ülke içinde hem de kitapları başka dillere çevrildikçe ülke dışında tanınmaya başlar.

Kelimenin tam anlamıyla Halikarnas Balıkçısı Bodrum'un kaderini değiştiriyordu.

Zaman içinde denizin ve yeşilin zambakların ve zakkumların köyü Bodrum beyaz beton evlere teslim oluyordu.

Bodrum sakinliğini kaybediyor eski sürgün köyü günlerini hasretle yad ediyordu.

Bugün eski güzelliğinden eser kalmayan Bodrum ruh sürgünlerinin mekanı artık.

Kendinden kaçan, statü atlamaya çalışan, desinler olsun diye "ah Bodrum" "Vah Bodrum" şarkılarıyla seranat yapan ruh sürgünleri acaba bugünkü Bodrum size ne anlatıyor?

Kim bilir, Cevat Şakir böyle olacağını bilse bunca kitabı yazıp Bodrum'un ruh sürgünlerinin mekanı olduğunu görseydi, işte o zaman Şakir Paşababamı ben vurdum der miydi?

Muharrem ERGÜL
Muharrem ERGÜL HAKKINDA

Aslen Kuzey Kafkas göçmeni. Aile Trabzon ve Ordu kökenli. Beykoz doğumlu. İlk, orta ve lise öğrenimini Beykoz’da yaptı. Yüksek öğrenimini Marmara Üniversitesinde tamamladı. Beykoz Paşabahçe Ortaokulu’nda Türkçe Öğretmenliği yaptı. (1980-1982) Ardından aynı okulda Müdür Yardımcılığı yaptı. (1983) Daha sonra müdürlük sınavlarını kazanarak; Beykoz Anadoluhisarı Ortaokulu Müdürü oldu. (1984) 1987 yılında kamu görevinden ayrılarak özel sektöre geçti. Birleşik Yayın Dağıtım Şirketi Genel Müdürü oldu. İki yıl bu görevi sürdürdü. Aynı görevine paralel olarak, Türkiye’nin ilk ve saygın kitap dergilerinden biri olan “KİTAP DERGİSİ’NİN” editörlüğünü yaptı. 1989 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Avni Akyol’un davetiyle yeniden Kamu görevine döndü. Milli Eğitim Bakanlığı Müşavirliği yaptı. (1989-1991) Bakan değişiminden sonra Milli Eğitim Bakanlığı Devlet Kitapları Genel Müdür Yardımcılığına atandı. (1990-1993) 1993 yılında Beykoz Milli Eğitim Müdürü oldu. 1994 yerel seçimlerinden sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Özel Kalem Müdürü oldu. (1999) Ardından 2004 yılındaki yerel seçimlerde Ak Parti’den Beykoz Belediye Başkanlığı’na aday oldu. Yüksek oranda bir oy alarak “AK PARTİ’NİN” ilk Beykoz Belediye Başkanı seçildi. 2009 yerel seçimlerinde aday olamadı. 2010 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı Müşavirliğine atandı. 2012 yılından itibaren İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık Danışmanlığı görevini sürdürmüştür. Eğitimcilik ve yöneticilik dışında Uzun yıllar Kanlıca, Beykoz ve Anadoluhisarı kulüplerinde amatör ve profesyonel olarak futbol oynadı. Yine Beykoz’da birçok sivil toplum kuruluşunda kurucu olarak görev aldı. Yayınlanmış dört kitabı ve yüzlerce makalesi bulunmaktadır. Türkiye’de birçok belediyede yöneticilik dersleri verdi. Yurtiçi ve yurtdışında birçok seminer konferans ve panele katıldı. Halen Beykoz Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyeliği yapmaktadır. Evli ve üç çocuğu bulunan Muharrem Ergül orta derecede İngilizce bilmektedir. Yaşadığı yer olan Beykoz’dan ve sokağından hiç ayrılmamış olup, Beykoz ve Beykozluluğu İstanbul ve İstanbulluluğuyla özdeşleştirmiş bir Beykoz çocuğudur.

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER