Bir müzisyenin Beykoz’daki ibretlik hikayesi

  • 0
  • 20525
Bir müzisyenin Beykoz’daki ibretlik hikayesi
Bir müzisyenin Beykoz’daki ibretlik hikayesi
Bir müzisyenin Beykoz’daki ibretlik hikayesi
Bir müzisyenin Beykoz’daki ibretlik hikayesi
Bir müzisyenin Beykoz’daki ibretlik hikayesi
Bir müzisyenin Beykoz’daki ibretlik hikayesi
Bir müzisyenin Beykoz’daki ibretlik hikayesi
Bir müzisyenin Beykoz’daki ibretlik hikayesi
Bir müzisyenin Beykoz’daki ibretlik hikayesi
Bir müzisyenin Beykoz’daki ibretlik hikayesi
Bir müzisyenin Beykoz’daki ibretlik hikayesi
Bir müzisyenin Beykoz’daki ibretlik hikayesi
Bir müzisyenin Beykoz’daki ibretlik hikayesi
Bir müzisyenin Beykoz’daki ibretlik hikayesi
Bir müzisyenin Beykoz’daki ibretlik hikayesi
Bir müzisyenin Beykoz’daki ibretlik hikayesi
Bir müzisyenin Beykoz’daki ibretlik hikayesi

Bir zamanlar Giresunluların göz bebeğiydi. Beykoz’da düğünden düğüne, eğlenceden eğlenceye koşardı.

Kendine yuva kurmak amacıyla Beykoz’da bir mağazadan almış olduğu eşyaların parasını ödeyemeyince hayatı karardı. Mahmut Uzunöner, iyi bir kemençe sanatçısıydı… Bir zamanlar onunda her şeyi vardı. Televizyonlarda klipleri dönerdi. Sıcak yuvasına her akşam elleri arabası dolu giderdi. Düğünlerin vazgeçilmez ismi, 16 yıllık sanat hayatının ardından ağır bir bedele mahkum oldu.

Şimdilerde ise inşaatlarda ekmek parası kazanmaya uğraşıyor, boya yapıyor, sokaklarda reklam broşürü dağıtıyor. İş buldukça çalışıyor, eşinin dostunun katkıları ile ayakta durma mücadelesi veren Mahmut Uzunöner dağılan yuvasını toparlamak için gece gündüz demiyor.

Herkesin ibretlik hayat hikâyesinden ders alması gereken bir zamanların kemençe sanatçısı Mahmut Uzunöner, her akşam farklı bir arkadaşının evinde kalıyor, olmadı fırıncı arkadaşlarının yanında sabahlayarak, retsi gün hayallerinin peşinden koşmaya devam ediyor.

Mahmut Uzunöner yaşadığı trajediyi şöyle anlatıyor:

Ben 2001 yılında Giresun Üniversitesi Konservatuar Bölümü’nde müzik eğitimi aldım. Oranın resmi öğrencisi değildim. Sanatseverler tarafından davet edilerek eğitim aldım. Normalde lise mezunuyum. O dönemlerde ailemin maddi durumları el vermediği için okuyamadım. İstanbul’a geldim.

İstanbul’da da çeşitli işlerde çalıştım. Askere gittim geldim ondan sonra kemençemle beraber çalışmaya başladım. O zamanlar bizim piyasa çok hareketliydi. Sanata da saygı vardı. 16 yıldır kemençe çalıyorum. Arkamızda kimse olmadığı için ilerleyemedik.

Ben çok iyi işler yapacağıma, başarılı olacağıma emindim. Ama hayat şarları bize olanak tanımadı. İlk programımı Mavi Karadeniz TV’de yaptım. Sağ olsun Fuat abinin hakkını ödeyemem. Maddi manevi çok yardımcı oldu bana. Bizi programlara gönderdi, kliplerimizi yaptı para almadı. Bize para kazandırdı.

Katip Şadi, ‘yoluna devam et’ dedi bana

Profesyonel olarak konserlere daha çok eğildim. Düğün nişan, kına gecesi, eğlencenin olduğu her yerde edebimle ekmeğimi kazanmaya çalıştım.

Birçok kemençe üstadıyla temasım oldu. Rahmetli Katip Şadi büyük ordinaryüs, bir kaç programda karşılaştık, sesim hoşuna giderdi, bana, ‘yolunda ilerle devam et… Kemençeyi herkes çalabilir ama türkü söylemek başka bir meziyet’ dedi bana.

Bizim sanat camiası çok vefasız… Siz bir şeyler yapmaya çalıştıkça, birileri sizin bir şey yapmanızı istemez. Hayatımın en güzel zamanları Beykoz’da geçti. Ben işlerimizin iyi olduğu zamanlarda birçok arkadaşıma iş olanağı sağladım ama onlar beni hiç aramadılar.

Pamdeminin başladığı gün bizim sorunlarımız başladı… Kısıtlamalar ve kapanmalar nedeniyle çok mağdur olduk. Bizim mesleğimiz bunları kaldırmadı. Eğlence mekânları bizim can damarımızdı. Bizde aile geçindiriyoruz. Benim gibi birçok arkadaşım mağdur oldu ama benim İstanbul’da hiç bir şeyim yoktu. Ne evim, ne destekçim, nede bana kazanç sağlayacak bir şeyim hiç olmadı.

Normalde mesleğim bahçe peyzaj düzenlemesidir

Ben o süreci insanların bana vermiş olduğu zekât ve fitreleriyle geçirdim. Bende iş buldukça boya yaptım, badana yaptım evimin kirasını çıkarmaya çalıştım. Üç çocuğumun nafakası için mücadele ettim. Ama hayat şartları bunun çok üstünde bir mücadele gerektirdiği için bizi alt etti.

Benim normalde mesleğim bahçe peyzaj düzenlemesidir. Ama pandemi döneminde insanlar evlerine dışarıdan kimseyi çağırmadıkları için o işten de ekmek yiyemedik. Ticarette her şey durdu. Biz neyiz ki.

Benim ailemin durumu da iyi değil. Ben İstanbul’a ekmek kazanmaya geldim. Evlenirken de kendi imkanlarımla evlendim. Hiç kimseden destek almadım. 2014 yılında evlendim.

2015 yılının sonunda kiracı olarak kaldığım evi yağmur nedeniyle su bastı. Eşyalarımın hepsini çöpe attım. Gittim Hedef Alışveriş mağazasından eşya aldım. Borcu ödeyemeyince beni icraya verdiler.  Evi taşımak zorunda kaldığım için ödeme yapamadım. Mağaza müdürünü aradım, müsaade istedim.

Tabii ki herkes borcunu ödeyecek, buna diyecek biz sözüm yok. Ama beni icraya vererek ocağımı yıktılar. Evim, barkım dağıldı. Kayınvalidemin bile bütün eşyalarını haciz ettiler. Ben borcuma yapılandırma yaparak taahhütname imzaladım. Yine ödeyemeyince beni hapse attılar. Evden gelip beni tutukladılar. O zaman iki çocuğum vardı. Bana o paranın iki katını ödettiler. Ben hakkımı helal etmiyorum. Hala toparlanamıyorum.

İnsanlar neden cezaevine girdiğimi soruyor… Mavi Karadeniz TV’nin sahibi Fuat Kuş ödedi parayı. Bu olayın ardından piyasada bitirdiler beni. Fuat Kuş, mağaza sahibi Murat beyi aradı, ‘bir yolunu bulalım’ diye ricada bulundu. Murat bey, ‘dosya bizden çıktı’ dedi.

Çocuklarımın boynu bükük kaldı

Benim çocuklarımın boynu bükük kaldı. Kesinlikle hakkımı helal etmiyorum. 2019’un 26 Şubatında cezaevine girdim. Ben çocuklarımla yurt dışına gidiyorum diyerek evimden çıktım. Pandemi nedeniyle çıkan aftan yaralandım. Benim dosyamı ikiye bölmüşler, bu kez diğer dosyayı işleme koyarak beni yine tutukladılar. Karakol nezaretine girmeden Fuat Beyi aradım. Dedim, Fuat Abi durum böyle. Ben zaten cezaevinden çıktıktan sonra beni ilk arayan Fuat Bey oldu. Karakoldan bizi savcılığa sevk ettiler. Savcılık bize 10 gün müddet verdi.

O 10 gün içinde Fuat Bey ödemeyi yaptı. Kendisinden Allah razı olsun. Bana büyük bir iyilik yaptı. Ben böyle bir şeyi yaşadım. Beni pandemi döneminde icraya verdikleri için savcılığa suç duyurusunda bulundum. O kadar ki, suç duyurularını geri çekmeden bizden parayı almadılar. Kendi suçlarını bizi hapisle korkutarak, ortadan kaldırdılar. Cezaevinde benim yanımda beş bin TL’yi ödeyemediği için cezaevine giren insanlar vardı.

Param olmadığı için hastanede sabahladım

Ben cezaevindeyken de kayınvalidemin evinin eşyalarını gelip aldılar. Hedef Alışveriş Merkezine hakkım helal etmeyeceğim. Allah’ın gücünün üstünde güç yoktur. Benim çocuklarımın biri bu sene okula başlayacaktı. Parasızlık yüzünden okula gidemedi. Ben memleketime gidemiyorum. Damgalanmış bir sanatçı olarak, itibarım düştü. İnsanlardan ekmek parası dilendim. Beykoz devlet Hastanesi’nde çocuğum doğdu. Taksi param olmadığı için, hastanede sabahlayıp, eşimi ertesi gün eve getirebildim. Ama ben Allah’ıma şükrediyorum.

Yeniden çoluk çocuğumu toparlamaya çalışıyorum

Bundan sonraki amacım adımı temize çıkarıp, çoluk çocuğumun dağınıklığını ortadan kaldırmaktır. Yeniden eski güzel günlerime dönmenin hayalleriyle mücadelemi sürdürüyorum.

Çocuklarımda eşimde, kayınvalidemde kalıyor. Ben sağda solda kalıyorum. Ben gidiyorum, iki saat çocuklarımı görüyorum. Varsa bir yemek yiyorum, yoksa dönüyorum.

Ben bir müzisyen olarak, iki gündür Kavacık’ta broşür dağıtıyorum. Kemençemde yok, bir program olursa arkadaşlarımdan kemençe alıp gidiyorum. Borç bizi mahvetti. Çevremdeki insanların sağır ve dilsiz olduğunu anladım.

Gidecek bir yerim yok. Bazen Müzisyenler Derneği’nde kalıyorum. Bazen Kavacık’ta fırıncı arkadaşlarım var onların yanında sabahlıyorum. Çocuklarıma dışarı giderken, işe gittiğimi söylüyorum. Kaymakamlık bana 300 TL yardım yapıyor, Büyükşehir çocuğuma süt veriyor.

Söylemek istediğim şudur milletimiz kimseye yargısız infaz yapmasınlar. Herkesin derdi sıkıntısı olabilir. Düşmez kalkmaz bir Allah’tır. Her şey insanlar için. Bende bir zamanlar takım elbisenin birini giyip, birini çıkarıyordum. Güzel ayakkabılarım vardı. Bir evim vardı. İnsanlar beni özel arabalarıyla kapıdan alıp, kapıya bırakıyorlardı. Ailelerinin içine giriyordum, namusumla, şerefimle işimi yapabiliyordum. Ama şimdi, isin, pasın, çamurun içinde gezen bir insan oldum.  

Dost Beykoz / Özel Haber 

Kıtalararası mutluluk
Önceki Kıtalararası mutluluk
Beykoz hentbolda sezonu galibiyetle kapattı
Sonraki Beykoz hentbolda sezonu galibiyetle kapattı