Metin AYDIN
  • 18/01/2021 Son günceleme: 18/01/2021 13:05
  • 3.927

Paranın değerinin kıymeti nasıl anlaşılır bunu en basitçe anlatalım.

Diyelim ki 1TL ile bir litre süt alınabiliyor. Eğer bir litre sütü 1TL yerine 1,5 TL ye almağa başladıysan para değer kaybediyor demektir. Yani 50 kuruş daha fakirleştiğinin göstergesidir. Bir litre süt 60 kuruşa düştüyse o zaman paranla 1 litre süt alıyorsun ve 40 kuruşta cebinde kalıyor yani paran 40 kuruş değer kazanmış oluyor. Yani paranın alım gücünü ve ekonomik döngünün içinde ki yaşam standardını ölçebilirsin.

Ülkenin kalkınması için önemli olan, tarım üretiminin ülke insanına yetebilmesidir. Şöyle de söyleyebiliriz. Ülkede ki yetişebilen ürünleri dışardan ithal etmeyip kendi ülkemizde yetiştirebilmek artan kısmını da ihraç edebilmek o ülkenin tarımının reel bir şekilde yönetilmesi ile olur.

Diyelim ki ülkemizin tarımdaki milli hâsılası takriben 420milyar TL’dir. Bunun 90 milyar TL’si çiftçinin eline geçen. Bankalara çiftçinin yılda ödeyeceği takribi miktar 35milyar, piyasaya ödeyeceği takriben 50 milyar TL, Tarım kredi kooperatifine de takriben 5 milyar TL. Toplam 90 milyar TL. Yani Çiftçinin eline geçen paranın hepsi borca gidiyor demektir. Bunun önüne geçmek için devlet mazot, gübre, tohum gibi girdilerde süspansiyon uygulayarak çiftçinin üretime devam etmesini sağlar.

Besicilikte de teşvikler vererek hayvancılığın gelişmesi sağlanır. Millette ucuz et yeme olanağına kavuşur, yani protein ihtiyacını ucuza karşılamış olur. Denizlerde de kontrolsüz avcılığı engelleyerek halkının ucuz balık tüketmesini sağlanır.

Eğer tarım ve hayvancılık o ülkede devletinde kontrolüyle bilimsel yapıldığında halk ucuz gıdaya ulaşma imkânına sahip olur. Bu da devletin gıda ithalatına ödeyeceği para ülke içinde kalarak devletin döviz stoklarının erimemesi ve bununla da sanayiye yatırım yapılması sağlanır.  Yeni fabrikalar istihdamın artması ve devletin kasasına daha çok para girmesi dolayısıyla insanların aldığı ücretlerde yoksulluk sınırının üzerine çıkarak insanların eğitime daha çok maddi imkân ayırmasına yarar.

Bu da ATATÜRK’ün dediği gibi fikri hür, vicdanı hür bireylerin yetişmesi demektir. Böyle bireylere sahip olan devlet de emperyalizmin oyunlarına karşı dirençli olur. Siyasi ve ekonomik krizler ülkede kendilerine ortam bulamazlar. Böyle bireylerin olması israfın devletin ve ülkenin her zerresinde mücadele edilmesini sağlar. Bu yapıldığında ülkede yoksulluk ve yoksulluk yüzünden oluşabilecek kargaşanın da minimuma kendiliğinden düşmesini sağlar.

Yazarın Yazıları