Sinan KAVRAKOĞLU
  • 05/11/2019 Son günceleme: 05/11/2019 17:41
  • 5.007

Elbette farkındasınızdır, yayın çizgimizde çok ciddi bir değişiklik var. Sebeplerini anlatmadan kısa bir flash-back yapalım efendim…

Malumunuz yerel gazeteler parayla satılmaz, reklam ve gönüllü desteğiyle ayakta durur. Bu neredeyse hepsi için geçerlidir.

Açık konuşacağım, kimi iktidara yakındır, iktidarın desteğini daha fazla görür. Kimi muhalefete yakındır, muhalefetin desteğini daha fazla görür. Yerel yayınların ayakta kalabilmesi için bu girift ilişkiler maalesef kaçınılmazdır. Objektif ve tarafsız haberciliğin önündeki en büyük engel de maalesef bu ilişkidir! Hele hele gazete sahibi geçimini bu işten sağlıyorsa, durum daha da zordur onun için.

Dost Beykoz’u farklı kılan en önemli ayrıntı gazetenin kurucuları olarak AK Partili olmamızdır. Bu 2001’de de böyleydi, bu gün de böyle. Biz hiç bir zaman AK Partili olduğumuzu saklamadık…

Bizi farklı kılan bir nokta daha var ki bu, Dost Beykoz’u Dost Beykoz yapan en önemli ayrıntıdır… Biz hep doğrunun, ilkelinin ve erdemli olanın yanında olmaya çalıştık. Yanlış giden bir şeyler olunca partili olmasına bakmaksızın muhataplarını direkt uyardık, yetmedi haberlerle ikaz ettik, o da yetmedi makalelerimizde ince dokundurmalarla yola getirmeye çalıştık. Peki, muhatapları durdu mu? Hayır, durmadılar! İşte bu günkü eleştirel yayın çizgimizin temel nedeni her şeyi kendine mubah gören, AK Parti’nin içine çökmüş olan bu çıkar çevrelerine karşı olan mücadelemizdir.

AK Partiyle siyaseti sevmiştim!

Yarım bıraktığım yüksek tahsilime 2004 yılında Kamu Yönetimi veya Siyasal Bilgiler okuyarak devam etmeye karar vermiştim. Zira yeni kurulan AK Parti bana siyasetin aslında güzel ve ahlaklı yapılabileceğini göstermişti. Bu yüzden bu bölümlerden birini okuyup siyaset yapmaya, ülkeme hizmet etmeye karar vermiştim. Düşünün ki ben 1969 doğumluyum ve 2002 seçimlerine kadar ülkemizi yöneten partilerin hiç birine oy dahi vermemiştim. 2002’ye kadar siyasete ve siyasetçilere karşı son derece mesafeli, kısaca apolitik biriydim. 2002’de son elli yılda bu ülkenin başına gelmiş en güzel insanı, Tayyip Erdoğan’ı tanıyınca AK Parti’yi ve siyaseti sevmiştim.

Uzatmayayım, Kamu Yönetimini kazandım, kaydımı yaptırdım ve üniversite eğitimim başladı… Maalesef büyük bir hayal kırıklığıyla ilk yılın sonunda kaydımı sildirdim. Daha ilk yıl benim gördüklerimi, yaşadıklarımı, tanık olduklarımı bilseniz kusarsınız. Maalesef her şeyi her yerde söyleyemiyoruz… Hele şimdi, öksürsek soluğu nöbetçi mahkemede alan kibir kuleleriyle uğraşıyoruz!

Geçen süreçte üslubumuz giderek sertleşti ya, işte bunun sebebi budur… Tayyip Erdoğan’ın sermayesini hoyratça tüketen, onun halkla olan koparılması güç bağını sonuna kadar sömürüp basamakları, mevkileri üçer beşer atlayan ve ardında kırgın, küskün, şaşkın yığınlar bırakan o şımarık kibir kulelerinin egemen olduğu bu günkü yapıya karşıdır eleştirilerimiz.

Bu arada Dost Beykoz’u Dost Beykoz yapan diğer bir ayrıntı da, her türlü mobing ve ambargonun uygulandığı en zor şartlarda dahi kendi öz kaynaklarıyla, yayın hayatına kolaylıkla devam edebilecek potansiyelinin olmasıdır. Yani “Dost Beykoz’a ilan verilmesin!” talimatları, yazarlarımıza “ayrılın oradan” şeklinde baskılar, hukukçularımıza “bırakın onları savunmayı” telkinleri bir işe yaramaz, velev ki yarasa bile bizi yolumuzdan çeviremez.

Geçelim efendim…

Beytaş’ta neler oluyor?

İsraf belediyeciliğinin en post modern örneklerini gördüğümüz şu günlerde Beytaş Tesisleri’ndeki yıkım haberimizi okumuşsunuzdur.

Neredeyse tamamen bitmiş olan tesisin projesini ve tavan yüksekliğini beğenmeyen Belediye Başkanı Murat Aydın, “yıkın yeniden yapın diye talimat vermiş.” Ne yıkım için, ne de yeniden yapım için ortada bir ihale bildiğimiz kadarıyla yok. Yıkımı belediyenin yapmadığını biliyoruz zira üzerinde firma ismi (bizde saklı) yazan formalar giyen işçiler içeride hummalı bir şekilde çalışıyor. Firma Zeytinburnu’dan mı yoksa Beykoz’dan mı onu da bilmiyoruz. Beykoz’un bazı mahallelerinde kentsel dönüşüm işine soyunmuş bir firma olduğuna dair spekülasyonlar dolaşıyor. Eğer bu doğruysa bu firmaya bu iş neye karşılık, hangi resmî prosedürle verildi? Bunu bilmek Beykoz’un hakkıdır diye düşünüyorum.

Duvarlar komple yıkılmış, elektrik panoları sökülmüş, kablolar yerlerde, tavanlar inmiş, kapılar, yer döşemeleri, doğramalar... Anlayacağınız yüz binlerce lira çöp! Ama bu nasıl ve hangi kaynakla gerçekleştiriliyor bunu da bilmiyoruz. Belediye Başkanı Murat Aydın bilgilendirirse yayınlamaya hazırız. Ana muhalefetin bu konudaki sessizliğini de anlamakta güçlük çekiyorum. Yücel Çelikbilek döneminde Beytaş’ı dilinden düşürmeyen, meclis kürsülerinde ateşli ateşli hesap soranların Murat Aydın karşısındaki bu suskunluğunun, ya da görmezden gelmesinin nedeni ne olabilir?

Son olarak, Beykoz’un hizmete bu kadar ihtiyaç duyduğu bu günlerde, nüfusunun azımsanmayacak bir bölümü sosyal dayanışmayla ayakta duruyor. Şunu da belirteyim Yücel Çelikbilek Başkanımızın döneminde, belediye olarak en parasız zamanlarda dahi bu yardımlar asla kesilmedi, bu insanlar muhtaç bırakılmadı. Bu insanların hayatlarına nazikçe dokunmak varkenyedi aydır bizi festivallere boğan, bir avuç bisikletli için yolların boyanması ve birkaç aylık bisiklet eğitimine 500 bin TL harcayan belediyenin, yardıma muhtaç insanların eğitim ve diğer yardımlarını tasarruf gerekçesiyle kesmesini koyacak bir yer bulamıyorum!

Affedersiniz ama siz bulabiliyor musunuz?

Yazarın Yazıları
Yorumlar (0 Yorum)

Bu içeriğe yorum yapılmadı, yorum yapmak ister misin?

Yorum Yaz