Sinan KAVRAKOĞLU
  • 12/04/2018 Son günceleme: 12/04/2018 14:10
  • 14.463

Beykoz her ne kadar 250 bin nüfusu da olsa aslında genişçe bir aile gibidir.

Yıllardır söylerim; Göksu Deresi’ne attığın taşın sıçrattığı su Çayağzı’na karışır. Böylesine yakın, böylesine iç içedir Beykoz. Tıpkı sırtını yasladığı ormanlar ve yüzünü döndüğü engin mavilikler gibi…

Dolayısıyla duygusu yoğundur Beykoz’un; öfkesi keskin. Kızdı mı pek hesabını yapmaz olasılıkların. Kendi gibi görür seçtiğini. O yüzden sahiplendi mi tabanca gibi sahiplenir. Sildi mi de kazan kazanabilirsen. Belki de tarihte aynı partinin iki defa üst üste seçim kazanamamasının sebebidir bu. Zira çok sıkıntılıdır Beykoz. Ve Beykozlu kendini hep biraz sahipsiz, dışlanmış hisseder. Devlet pek baba yüzünü göstermemiştir Beykoz’a

Ta ki 2002’ye kadar…

2002 ve ardından 2004’te yapılan yerel seçimlerle Beykozlu, Tayyip Erdoğan’a duyduğu bitmez sevgi ve güveni sandığa yansıttı ve o gün bu gündür Beykoz’u AK Parti yönetiyor. Çok önemli, başarılı çalışmalar yapıldı, çok yanlışlar yapıldığı gibi. İBB Parselleri ve 2B konusunda yapılan çalışmalar başlı başına tarihe geçer. Ancak Beykozluya sorsan yine ve halen sahipsiz hisseder. Yine ve halen öfkeli, kırgın…

Kimi Beykoz 1908 AŞ’ye takılmıştır. Haklıdır da. Ancak hiç kimse 110 yıllık bu çınarın yöneticilerini hesaba çekmez nedense. Varsa yoksa başkan para ver.

Kimi siyasetten, güçten rol kapma derdine düşmüş, STK’lar ya da demografik söylemler üzerinden mikro milliyetçiliğe soyunur, parti basar, tehdit eder; “biz EN’iz! Bizim olmadığımız hiçbir siyasi senaryo tutmaz!” diyebilecek kadar narsizmin zirvelerinde dolanır durur!

Kimi imar planlarına takılmıştır ki bence son derece haklı. Zira masa başında ve Beykoz’u tanımayan ekiplerle yapılacak imar planları belli ki Beykoz’a küçük geliyor.

Kimi SİT’e takılmıştır, kimi Boğaziçi İmar Yasası’na

Ve bazıları dışında (tabi bana göre), hepsi de kendince sonuna kadar haklıdır…

Hele hele yıllarca, “Ankara bizde, İBB bizde, Beykoz’u da bize verin bütün sorunları çözelim” sloganıyla Beykozlulardan oy istediğimizi düşünürsek, 15 yıldır halen çözüm bekleyen ciddi sorunların el değmeden duruyor olması işimizi zorlaştırıyor.

Elbette bu sorunlar TBMM’nin işidir. Ve elbette bunları çözmek hiç de kolay değildir. Ancak 15 yıl oldu yahu. Artık Ankara’nın gündemine Beykoz bir şekilde oturmalı ya da oturtulmalıdır… Bunu sağlayacak olan yerel siyasi iradenin liderliğinde istisnasız Beykoz’daki tüm dinamiklerdir.   

Sözün özü şu; temelde Beykoz’da yaşayan on binlerce Beykozlunun ortak sorunu barınma ihtiyacının kaliteli ve yasal bir zemine oturtulmasıdır… Konu bu kadar basit ve kısa. Ve insanın, ailenin en temel hakkından bahsediyoruz. Barınma hakkı!

Ancak gelin görün ki bunun sağlanması için Boğaziçi İmar Yasası ve SİT gibi iki devasa garabetin kaldırılmasa bile –ki bence kalkmamalı- en azından ihtiyaçlara cevap verecek düzeyde güncellenmesi gerekiyor.

Bu konuda yaşanan mutsuzluk –yukarıda nasıl algılanıyor bilmiyorum?- en kısa sürede olumlu adımlar atılması gerektiğinin sinyallerini veriyor. Zira bu geniş ailenin birçok ferdi dişlerini sıkmış, biraz da bilenmiş 2019’u bekliyor.

Tabi konu dönüyor dolaşıyor seçilmiş iradede, yani Belediye Başkanımız Yücel Çelikbilek ve ekibinde kilitleniyor. Ekip derken sadece meclis üyeleri ve bürokratlardan ibaret değil elbette –zaten çoğunu ortalıkta görmek pek mümkün değil. Olanların bazılarını da hep birlikte görüyor, ibretle izliyoruz-. Merkezi siyasi iradeyle, hükümetle iletişimi sağlayan ilçe teşkilatı da bu işin hem de çok önemli bir parçası. Ancak birlikte çok güçlü bir sinerji oluşturulabilir.

Yenilenen AK Parti İlçe Yönetimine bu konuda önemli sorumluluklar düşmektedir. Ancak önceki yazılarımda da ifade ettiğim gibi, bu yük sadece belediye başkanı ve/veya ilçe başkanının taşıyabileceği bir yük değildir. Bu yük topyekûn, tüm teşkilatların sırtlayıp taşıyabileceği bir yüktür. O yüzden ekip çok önemlidir…

Peş peşe yaşanacak ve Türkiye’nin gelecek elli yılını belirleyecek seçimlerin başarıyla atlatılabilmesi Beykoz’da sağlanacak bu uyum ve birliktelikle mümkün olabilir.

Eski hatalara düşmeden, kişisel hesaplar peşinde koşmadan…

Hesabi değil, hasbi olarak…

Vesselam…    

Yazarın Yazıları